Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

telâkî / telâkki

Resim
telâkî isim / Arapça birbirine kavuşma, mülâki olma: Her telâkide bir hayal-i firak telâkî-i ahbab (Bu kelime, aşağıda gelecek olan “telâkki” ile karıştırılmamalıdır.)   telâkki isim/Arapça anlayış, kabul, görüş: zamanın telâkkisi.   telâkki etmek fiil kabul etmek, saymak: Bunu bir mecburiyet telâkki ediyorum   (Her iki kelimede de “k” sesi kalın okunur.)     BİR ATASÖZÜ Geçinmeyene dokuz koca, okumayana dokuz hoca az gelir.   BİR DEYİM Boynu hırsız kedi boynuna dönmek: semirmek.

Ağaç Kasidesi

Resim
Halil Nihad Boztepe   Şeker konuştum, efendim, inan, şeker yazdım. Fakat inan yine, bazan da tuz biber yazdım!   Bu ömr içinde neler geldi, geçti, ibrettir. Olup bitenleri gördüm, duyup keder yazdım.   Bakınca dünküne gördüm bugünkü hali fena Yarınki hali de tahmin edip beter yazdım   Elimdebir kalemim vardı, yani KÂTİP’tim. A dilci, sanma ki oldum da SEKRETER, yazdım.   Hem ağlatan bir eser, hem de güldüren bir eser Demek yerinde olur, öyle bir eser yazdım!   Arapça, Farsça eserdir, desen de sen ne kadar O türlü sözlere hiç vermeyip değer, yazdım.   Biraz sizin gibiydim, serde dilcilik vardır. Siz Er dedikçe dövündüm, dedim NEFER yazdım.   Siz dedikçe GENERAL, arttı hasretim PAŞA’ya! Kebap olup ateşinden yanan ciğer yazdım.   Görpü sizin elinizden dilin ne çektiğini Ben oldum en sonu çılgınca dilsever, yazdım. …… Şu Türkçedir, bu değildir deyip dururken siz, Dedim: KAZA, ne yaparsın dedim, KADER yazdım.   Ne sağ, ne sol diye birşey düşünmedim, başıma Belâ gelir demedim, etmedim hazer,

Camiler ihtiyaç için yapılmaz

Resim
Camiler ihtiyaç için yapılmaz. Camiler İslâm’ın alâmetleridir. Bulundukları yerin bir İslâm beldesi olduğunu âleme ilân ederler. Onun için, Müslümanlar, bulundukları her yerde cami yaparlar. Minarelerle ve kubbelerle oraya İslâm’ın mührünü vururlar. Hergün, her ezan vakti, Yer ve Gökler Rabbinin birliği ve yüceliği, Âhirzaman Peygamberinin hakkaniyeti göklere ve yere ilân edilir o minarelerden. Yeryüzü onlarla iftihar eder, göklerin ahalisi onları imrenerek seyreder. Camilerin ihtiyaç için yapıldığını zannedenler bile, bir yere cami yapmak için, civardaki diğer camilerin dolup dolmadığına bakmazlar. Üç beş sokak öteye gitmekte zorlanacak hasta ve yaşlıların bulunabileceğini düşünürler. Tabii ki, bütün bu mülâhazalar, Müslüman olan ve Müslümanlığıyla iftihar eden topluluklar için geçerlidir. “Şeair” adı verilen İslâm alâmetlerinin bir işlevi de, böyle olanları olmayanlardan ayırmaktır.

Makul şüphe yerine soyut kol alır mıydınız?

Resim
Somut delil mi, makul şüphe mi? Aslında her iki şıkkın da kendisine göre riskleri var. Yerine göre, her ikisi de vatandaş aleyhine sounçlar doğurabiliyor. Yeni yasal düzenlemelerin bazı durumlarda somut delil yerine makul şüphe şartını getirmesini vatandaş aleyhine sonuçlar doğuracak bir adım olarak yorumlayanlara, vatandaşın “somut delil” şartından da neler çekebildiğini hatırlatmak istedik. 2000 yılında Burdur Cezaevindeki mahkûmlara yönelik olarak düzenlenen bir operasyonda, Veli Saçılık adlı bir mahkûmun kolu iş makinesiyle koparılmış, birçok mahkûm da yaralanmıştı. Ancak operasyonu gerçekleştirilen jandarma hakkında hiçbir işlem yapılamamıştı. Çünkü zamanın Valisi, “operasyon sırasında hükümlülere kötü muamele ve işkence yapıldığı ve bunlara göz yumulduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğu,  iddiaların soyut sözden ibaret olduğu  ve kanıtlayıcı herhangi bir belge ve bilgiye rastlanmadığı” gerekçesiyle soruşturma izni vermemişti. Milliyet gazetesi de 7 Nisan 2001 tarihli nüshası

Nâfile

Resim
  isim / sıfat Arapça. Çoğulu: nevâfil Mecburî olmadan yapılan şey.  Nâfile ibadet : Yapılması mecburî olmayan, ancak yapana sevap kazandıran ibadet. ( Bu mânâ, 2. maddede gelecek anlam ile karıştırılmamalıdır. ) Boşuna, beyhude, faydasız. “ Nâfile yorulma .”

Kış bahçeleri

Resim
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta, Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı… Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta, Mevsim gibi sislenmiş Emirgân, Çınaraltı.   Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden, Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda. Üstündeki son dallar ağarmış diye birden, Pas tuttu bu akşam suların rengi havuzda.   Yerlerde gezen hâtıralar var korulukta: Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir. Mehtâba çalan sapsarı benziyle, ufukta, Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir!   İçlenme tabiattaki yekpâre kederden, Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler: Onlar dönecektir yine gittikleri yerden, Onlarla giden günlerimiz dönmeyecekler. — Faruk Nafiz Çamlıbel  

Mimarî okumalarına nereden başlayalım

Resim
Konuğumuz, Mimar   Necip Dinç . Dinç sorularımızı cevaplandırdı ve   Nuraniyat   okuyucuları için Osmanlı mimarisi üzerine okunabilecek bir kitap listesi hazırladı. Nuraniyat : Mimarlık nedir? Bu sanatın kültür tarihimiz açısından önemi nedir? Necip Dinç : Mimarlık güzel sanatların plastik bölümüne dahildir. Plastik sanatları vücuda getiren öğeler, form, ışık, gölge ve renktir. Güzel sanat eserleri muhataplarının ruhlarında bedii heyecanlar uyandırdıkları gibi aynı zamanda, onlara beyanda bulunurlar, dinî, tarihî, kültürel mesajlar verirler. Bir milletin diğer sanatları gibi mimarlık sanatı da onun seciyesinden, manevî ve ruhî yapısından örülmekte, o milletin mensup olduğu medeniyet ve kültür zümresinden gelen unsurları barındırmaktadır. Mimarlık sanatı, bizim kültür birikimimizin temel esaslarındandır. Dolayısıyla bizim mimarlık sanatımıza da, inanç esaslarımız, değer sistemimiz ve zihniyetimiz hayat vermektedir. Aynı zamanda dünya görüşümüz, günlük yaşayışımız, çevre anlayışımız, tem

Rehber Ansiklopedisinde Mehmet Akif'e hakaretler

Resim
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve büyük müfessir Elmalılı ile birlikte Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine saldıran ehliyetsiz fetvacının cemaati tarafından yayınlanan Rehber Ansiklopedisi, Mehmet Akif için tahkir ve tezyif eden ifadeler içeriyor. Ansiklopedinin “Mehmet Akif Ersoy” maddesinde, millî şairimiz hakkında  “rastgele din bilgileri edinmek,” “iftira atmak,” “ilmî kifayetsizlik,” “masonları övmek,” “dinde reformculuk”  gibi ithamlar yer alıyor. “Doğrudan doğruya Kur’ân-ı Kerimden ilham almak”  da Rehber Ansiklopedisinin Mehmet Akif’e yönelttiği suçlamalar arasında. Ansiklopedinin Mehmet Akif Ersoy hakkındaki ifadelerinden bazıları aynen şöyle: “Rastgele edindiği din bilgileriyle, zamânının ve çağın dertlerine şahsî fikirleriyle çâre aramaya kalkışması bâzı hatâlara düşmesine sebep olmuştur.” “Bunun yanında Sultan İknci Abdülhamîd Hanın memleket için yaptıklarını anlamayıp onun şanına yakışmayacak iftiralarda bulunması; sic

Bu resimde Kâbe'yi görebilen var mı?

Resim
  Geleceğin Mekke kartpostallarında Kâbe olmayacak. Kâinatın kalbi ve mü’minlerin kıblesi Kâbe, civarında yapılan tadilâtlar bittiğinde iyice görünmez hale gelecek. Mekke Belediyesinden verilen bilgiye göre, bugün Kâbe’nin etrafını çevreleyen yapılar, bu arada Kâbe’nin üzerine kâbus gibi çökmüş bulunan çirkinlik âbidesi kule de yıkılacak; ancak bu çirkinliklerin yerini başka çirkinlikler alacak ve Kâbe bütün bütün gözlerden kaybolacak. Kâbe’yi görünmez kılacak olan projenin talimatı, Mısır’da Müslümanlara karşı girişilen darbenin sponsorluğunu yapan Hâinü’l-Haremeyn Abdullah bin Abdülaziz tarafından verildi. Osmanlı zamanında nasıldı? Oysa kendilerini Hâdimü’l-Haremeyn (İki Harem-i Şerif’in Hizmetkârı) olarak vasıflandıran Osmanlı Padişahlarının zamanında, başka binaların Kâbe ile yarışmasına müsaade edilmez ve sadece Kâbe civarında değil, ülkenin başka herhangi bir yerinde dahi hiçbir camiin minare sayısı bakımından Kâbe ile eşit hale gelmesine izin verilmezdi. Osmanlı, Kâbe bir yana

Kur'an Buluşmalarında yeni döneme girdik

Resim
  UTESAV organizasyonuyla düzenlenen Kur’ân Buluşmalarında yeni döneme bugün (27 Eylül) girdik. Her zamanki gibi bu Cumartesi de sabah 07:00’den itibaren Sütlüce’deki MÜSİAD Genel Merkezinde simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltımızın başındaydık. 07:30-09:00 arasında da dersimizi yaptık. Konumuz, Bakara sûresi 152. âyetinde yer alan “zikir” kavramıydı. Bu kavram etrafında, âyet-i kerime ve hadis-i şerifler arasında bir bir buçuk saat boyunca dolaştık. Katılımcılar arasında hanım kardeşlerimiz de vardı. Her ne kadar duyurularımızda toplantıların bay ve bayan herkese açık olduğunu duyuruyor isek de, fotoğraflarda hanım katılımcı göremeyince tereddüde düşmüşler ve “kapıdan geri çevrilme” endişesiyle gelmişler. Cesaretlerini tebrik ile beraber, bu vesileyle konuyu bir daha açıklayalım ve Kur’ân Buluşmalarının da, onu takiben aynı yerde gerçekleşen Osmanlıca derslerinin de, MÜSİAD üyesi olan veya olmayan, bay veya bayan herkese açık olduğunu hatırlatalım.