Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şimdi Kur'an Buluşmaları zamanı

K ur’an Buluşmaları 8 Eylül sabahı 200’üncü bölümle yeni döneme başlıyor. UTESAV organizasyonuyla Erdemli İş Adamı projesi kapsamında cereyan eden Kur’an Buluşmaları, Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Sütlüce’deki genel merkezinde gerçekleşiyor. Sabah 7:00’de simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramıyla başlayan Kur’an Buluşmaları, 7:30-9:00 arasında sunumlu olarak cereyan ediyor. 2013 başından bu yana devam etmekte olan bu derslerde, âyet-i kerimeler tertip sırasına göre ele alınıyor ve zamanımıza bakan yönleri üzerinde özellikle duruluyor. Yeni dönemin Kur’an Buluşmaları, Âl-i İmrân sûresinin 160’ıncı âyeti ile başlayacak. Kur’an Buluşmalarında hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.

Google'ı suçüstü yakaladım

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK G oogle’ın beni adım adım takip ettiğini biliyordum, ama bu kadar ayrıntılı bir şekilde izlediğini öğrenmek, hem de izleme yöntemini tesbit etmek yine de büyük bir sürpriz oldu. Geçenlerde her nasılsa https://www.google.com/maps/timeline adresine yolum düşecek oldu. Bir de gördüm ki, Büyük Birader işi bayağı ciddîye almış. Dakika dakika nereden çıkıp nereye gittiğimi, nerede yürüyüp nerede arabaya bindiğimi, üşenmeyip tek tek not etmiş. İşte 6 Ağustos tarihli bir örneği: Öğle vakti 12:41’de evden çıkıp 11 dakikalık bir araba yolculuğundan sonra 12:52’de Mimar Sinan mahallesine varmışım. Arabayı park ettikten sonra 7 dakikalık bir yürüyüşü takiben otobüsle (Google otobüs diyor, ama doğrusu Marmaray olacak) 4 kilometrelik bir yolculuk yapmışım. Yeraltına girişimle çıkışım arasında 27 dakika geçmiş. İndikten sonra 450 metrelik bir yürüyüşle Rustem Pasha Madrasa, Bediüzz AmAn Museum’a (bu aynen Google’ın imlâsı) varmışım ve 13:52 ile 17:12 arasında burada kalmışım. Rüstempaşa’

Mustafa Güllü, Adam Smith'e karşı

ÜMİT ŞİMŞEK R ahmetli bir iş adamımızın bir nasihati, bize çoktandır unuttuğumuz çok önemli bir hasletimizi hatırlattı. Çocuklarına “Bir yerde dükkân açarken orada başkasının işini bozar mıyım diye düşünün” diyordu merhum Mustafa Gül. (Bkz. “”Her Tarafa Güllüoğlu Açıp Durmayın, Başka Baklavacılar da Ekmek Yesin.” ) Bir esnaf, bir basit cümle. Söylenen, telâffuzu gayet kolay, sade bir söz; söyleyen de her zaman etrafımızda gördüğümüz, sıradan, sizin bizim gibi bir vatandaş. Fakat bu kadarı, işin görünen kısmıdır. Onun arkasına bakacak olursanız, karşınıza bir dünya görüşü, bir iman, bir medeniyet çıkar. Bunlar ise bizim bugünkü dünyamızın ölçüleri içinde kavranılamayacak kadar büyük ve derin meselelerdir. *** “R akiplerimiz zarar görmesin” diyen bir kimsenin bugünkü medeniyetten alacağı cevap, olsa olsa bir tebessümden ibarettir. Ne yazık ki, bu medeniyetin ölçüleri bizim toplumumuzu da kıskacına almış bulunduğu için, merhum Mustafa amcamızın sözleri bizde de çok farklı tepkiler uyandır

Fazilet medeniyetinin esnafı işte böyle olur

Resim
Güllüoğlu Baklavalarının kurucusu merhum Mustafa Güllü’nün (1926-2012), Hürriyet gazetesinde yayınlanan 23 Mart 2008 tarihli açıklamalarında, Batı’nın bencil ve çıkarcı ahlâkıyla aşılanmadan önce yüzyıllardır milletimizin iş hayatında hakim olan ilkeler son derece çarpıcı bir şekilde dile getiriliyordu. Bugün ticaret ile iştigal eden herkesin ezberine alıp sık sık tekrarlaması gereken bu altın öğütleri, Mustafa Güllü’ye rahmet dualarıyla hatırlıyor ve hatırlatıyoruz: Ç ok fazla ile çok azdan hayır gelmez. Her yere Güllüoğlu baklavacısı açıyorsunuz; bizde başkalarının ekmeğine mani olmak var mı? Öteki baklavacılar ne olacak? Böyle hızlı büyümeye son verin. *** B iz ince düşünen bir nesiliz, öyle yetiştik. Bir dükkán açarken, “Yakınında Seyidoğlu, Hacıbozanoğlu ya da bir başka baklavacı var mı? Ben açarsam işini bozar mıyım?” diye düşünürüz. Bizim esnaflık ahlâkımız böyledir. O yüzden “Bütün oğullarım yanımda kalsın. Karaköy’de çalışalım, kazandığımız Allah’a şükürler olsun hepimize yet

Marketlerimiz ekonomik savaşın neresinde?

2012 yılında Son Devir’de yayınlanmış bir yazımız. O günden bu yana değişen birşey yok. Gazze olayları ile ilgili paragraf da olmasa, eskiden kalma bir yazı olduğu neredeyse hiç anlaşılmayacak:  ÜMİT ŞİMŞEK İ çeride veya dışarıda Müslümanlar bir saldırıya uğrayıp da çaresiz kaldıkları zaman, yegâne etkili silâh olarak boykota başvurmak aklımıza gelir—daha doğrusu, gelirdi . Birçoğumuz saldırgan tarafa destek olan kurumların ürünlerini bir müddet satın almazdık; ama zaman geçip de mesele soğuyunca, saldırılar yumuşamasa da bizim tepkimiz yumuşar, bir müddet sonra da herşey yine eski haline döner ve biz cellâtlarımızın ücretini ödemeye kaldığımız yerden devam ederdik. 28 Şubat döneminde her iki tarafın da birbirine karşı ilân ettiği boykotlar, hatırlayabildiğimiz kadarıyla, bir neticeye ulaşmadı. Onlar hedef aldıkları kurumları yıkmayı başaramadılar; berikiler de kendilerinin kuyusunu kazanlara karşı tepkilerini sonuna kadar götüremediler. 11 Eylül bahanesiyle ABD’nin Afganistan toprakla

Şirk'e sponsor olmak

2013 Mart’ında Son Devir’de yayınlanan bu yazı, Allah’ın mülkünü onun yaratıklarına peşkeş çeken kökü dışarıda bir firmanın bizim tarafımızdan desteklenmesini konu alıyordu. Uzun süre tepkilere karşı direnen firma, her ne kadar daha sonra tepkilere boyun eğmek zorunda kaldıysa da, bizim bu tür rezaletlere sponsorluğumuz çeşitli şekillerde devam edip duruyor. ABD ve dolar vesilesiyle yine gündeme gelmiş bulunan “boykot” düşüncesi, aşağıdaki notlarımızı bir kere daha bize hatırlattı.  ÜMİT ŞİMŞEK A şağıdaki ifadeler hiçbirimize yabancı gelmeyecek; bu, en muhafazakârları da dahil olmak üzere, marketlerimizin neredeyse tamamının raflarında itinayla dizilmiş yüzlerce meyve suyu kutusu üzerinde okuyabileceğimiz bir metinden başkası değildir: “Bu üründeki meyve suyu, cömert meyve ağaçlarının, o ağaçlara kucak açan toprağın, su veren yağmurun ve onlara yaşam veren güneşin sayesinde üretildi. Doğa, ona hak ettiği saygıyı göstermenin, emek harcamanın ve onu sabırla beklemenin karşılığını bize bi