Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dindar-muhafazakâr gruplar LGBT ya da feminist hareketlerden ne öğrenebilir?

Resim
LGBT/Feminist hareketlerin ülkemizde adım adım sahneye koydukları oyunlara kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışan yazılarıyla tanınan Kocatepe Üniversitesi öğretim üyesi ve  islamianaliz.com  sitesi yazarı Mücahit Gültekin, son yazısında, konuya bir başka açıdan yaklaşıyor ve bizi son derece ciddî bir muhasebeyle karşı karşıya getiriyor: Bu oyunun başarısında bizim ne kadar payımız var? Orijinaline    http://www.islamianaliz.com/yazi/dindar-muhafazakar-gruplar-lgbt-ya-da-feminist-hareketlerden-ne-ogrenebilir-3683#sthash.7vQmfvCM.UbS1xXJw.dpbs adresinden ulaşabileceğiniz yazıyı, üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi, dersler çıkarılması ve gereğinin yerine getirilmesi niyet ve ümidiyle buraya alıyoruz: MÜCAHİT GÜLTEKİN LGBT dernekler her yıl 28 Haziran tarihinde dünyanın pek çok yerinde (en son Antarktika’da [1] ) “Onur” yürüyüşü adını verdikleri bir yürüyüş gerçekleştiriyor. 23-29 Haziran tarihleri Türkiye’de de “onur” haftası olarak farklı etkinliklerle kutlanıyor ve 28 Haziran’da bir de y

Diyanet'in "açıklayamamasına" dair

ÜMİT ŞİMŞEK D iyanet İşleri Başkanlığımız, bir süredir sosyal medyada kan gövdeyi götürürcesine cereyan etmekte olan bir kavgada nihayet bir açıklama yaptı. Açıklamanın ilgili taraflarını şu şekilde sınıflandırabiliriz: (!) Mustafa İslâmoğlu, (2) İslâmoğlu’nu eleştirenler, (3) İslâmoğlu’nu eleştiren DİB personeli. Açıklamayı konu olarak incelediğimiz zaman da, somut bir şekilde ifade edecek olursak, şöyle bir tasnif karşımıza çıkıyor: (1) Mustafa İslâmoğlu’nun üslûbu, (2) İslâmoğlu’nun konuşmasını bir bütün olarak ele almanın lüzumu, (3) İslâmoğlu’nu eleştirirken eleştiri ahlâkına uygun hareket edilmesinin lüzumu, (4) bu âdâba riayet etmeyen DİB personelinin durumu. Toplam 313 kelimelik açıklamanın 159 kelimelik kısmı, yani yarısı, doğrudan doğruya Mustafa İslâmoğlu’nu hedef alıyor ve onun beş sene önceki bir Ramazan sohbetinin bir yerinde geçen Hz. Hatice (r.a.) validemiz ile ilgili sözlerini eleştiriyor. Açıklamanın bu kısmı aynen şöyle: Son zamanlarda sevgili Peygamberimizin mübarek

Mustafa İslâmoğlu ne dedi, ne demedi?

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK B irgün Mustafa İslâmoğlu’nu savunacağım hiç aklıma gelmezdi. Daha önce bu sitede yayınlanan “Mustafa İslâmoğlu’nun Başarı Sırları” başlıklı yazımı okuyanlar, özellikle hadis ilimlerine ve İslâm âleminin muhteşem birikimine karşı küçümseyici tavırları sebebiyle İslâmoğlu’nun görüşlerini tasvip etmek bir yana dursun, cidden tehlikeli bulduğumu hatırlayacaklardır. Ancak Mustafa İslâmoğlu’nun son günlerde sosyal medyada maruz kaldığı yoğun saldırılar, sadece onun hukuku açısından değil, son zamanlarda iyiden iyiye toplumumuzun vahîm bir gerçeği halini almış bulunan linç kültürümüz hakkında da alarm verici bir seviyeye (daha doğru bir tabirle seviyesizliğe) ulaşınca, bu konuya eğilmek ve işin aslını araştırmak zarureti hasıl oldu. Bu kısa araştırmanın sonunda da şöyle bir değerlendirme ortaya çıktı. İslâmoğlu’na yönelik tepkiler, bir televizyon programında Hz. Hatice (radıyallahu anhâ) validemiz hakkında söylediği iddia edilen bir söz üzerinde yoğunlaşıyor. Geçmiş Ramazan’larda

Toplumsal cinsiyette adalet aldatmacası

Resim
Toplumsal cinsiyete “adalet” kelimesiyle makyaj yapmak isteyenler kötü olan şeyi düzeltmek değil, daha da kötüleştirmek için çalışıyorlar. *** Kur’ân problemleri faziletle çözer, Batı ise çatışma ile çözmeye kalkar ve derinleştirir. *** Batı’nın aile için ihtilâfları çözmek için bulduğu yöntemlerden biri de karı-koca düellosu! *** Toplumsal cinsiyet kavramı bütün ihtilâtlarıyla reddedilip de feminist politikalardan dönülmezse bugünlerimizi arayabiliriz. “İ nsanların bir şey hakkındaki fikirlerini doğrudan değiştiremezsiniz. Fakat onların o şey hakkındaki konuşma biçimlerini değiştirebilirsiniz. Bu da onların fikirlerini değiştirebilir.” Amerikalı dilbilimci Geoffrey Nunberg’in daha önce “ Hayasızlığın Kısa Tarihi ” [1]  başlıklı makalemizde temas ettiğimiz bu tesbitini bundan sonra da zaman zaman hatırlatacağımızı şimdiden haber verelim. Çünkü dilimiz, hayatın hızına paralel olarak, tarihin hiçbir döneminde görülmedik bir hızla oradan oraya savruluyor. Ve biz hergün şuursuzca birt

Biz Amerika'dayken...

Resim
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin zamanından beri Risale-i Nur’un neşir hizmetlerinde büyük emekleri geçen ve yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da önemli açılımlara vesile olan Fırıncı Ağabeyin (nüfus kâğıdındaki adıyla Mehmet Nuri Güleç), tâ 1970’li yıllarda Dr. Osman Birgeoğlu ile birlikte Amerika Birleşik Devletlerinde İngilizce Risale-i Nur neşriyatını başlattığı günlerdeki şaşaalı (!) hayatına dair bazı resimleri, tarihin sayfalarına geçmek üzere, bir galeri halinde aşağıda sunuyoruz. Dergi çıkmış! Amerika’daki Risale-i Nur hizmetlerinin iki çilekeş öncüsü: Dr. Osman Birgeoğlu ve Mehmet Fırıncı. Biri üniversite kürsüsünü, diğeri de Türkiye’deki özgür hayatını geride bıraktıktan sonraki halleri resimde görüldüğü gibidir. Ama mutlular! “Nur the Light” dergisinin yeni bir sayısı henüz basılmış; telefonlarla müjde paylaşılıyor. Sene, Milâttan sonra 1975 olmalı. Yani bundan kırk küsur sene önce, neredeyse yarım asır olmuş! Usta eller iş başında Baskı ustamız üniversite öğretim ü

TCE şampiyonu ülkelerde nüfusun çoğunluğu veled-i zina

Resim
T oplumsal cinsiyet eşitliği uygulamasında ilk dört sırayı paylaşan ülkelerin ahlâk karnesi hiç de parlak çıkmadı. İstatistikler, bu ülkelerde nüfusun yarısının evlilik dışı ilişki mahsulü olduğunu gösteriyor. Psikolog Meryem Şahin ve Dr. Mücahit Gültekin tarafından gerçekleştirilen ve SEKAM (Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi) ile Aile Akademisi tarafından yayınlanan bir araştırmada, İzlanda, Finlandiya, Norveç ve İsveç’e dair bulgular tahlil edildi. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından en yüksek derecelere sahip bulunan bu ülkelerin evlilik dışı beraberlikler konusunda da oldukça ileri seviyede bulundukları tespit edildi. Bu durum, doğum oranlarında evlilik dışı ilişkilerin aile hayatıyla yarıştığını, hattâ bu dört ülkenin üçünde aileyi geçmiş bulunduğunu gösteriyor. Bu dört ülkeden İzlandiya’da evlilik dışı doğum oranı 1960’ta yüzde 25.3 iken 2011 yılında yüzde 65 seviyesine ulaşmış ve evliliklerden doğan çocukları açık farkla geçmiş bulunuyor. Finlandiya’da 1960 yıl

Lût kavmi şimdikilerin yanında çok temiz kaldı!

L ût aleyhisselâmın kavmi, daha önce dünyada hiç kimsenin işlemediği bir ahlâksızlığın failiydi; Kur’an bize bunu böyle haber veriyor. Bu ahlâksızlık, erkekler arasındaki sapık ilişkilerden ibaretti. Lût aleyhisselâm onları yıllarca uyarıp durdu, “Sizden evvel dünyada hiç kimsenin yapmadığı iğrenç bir işi nasıl yapıyorsunuz?” diye. Kavmi ise, Lût aleyhisselâm ile ona iman edenleri “fazla temiz insanlar” diye alaya aldılar ve yurtlarından çıkarmaya niyetlendiler. Âkıbetleri ise, şımarıklıklarının zirveye çıktığı bir sırada, korkunç bir azap yağmurunun altında can vermek oldu. Kur’ân-ı Kerimden öğrendiğimize göre, onların helâkine sebep olan sapıklıkları tek bir tür sapıklıktan ibaretti: erkekler arasındaki eşcinsellik. Bugünün sapıklıkları ise bir müddet LGBT adı altında, dört ana başlık altında çeşitlendi. Sonra bu harfler, sonra da alfabenin diğer harfleri, zamanımızın sapıklık ve azgınlıklarını ifade etmede yetersiz kalmaya başladı. Şimdi LGBTİ, LGBTQ, LGBT+, LGBTQİA, LGBTQİA+ gibi k

Toplumsal cinsiyet, kadını yeni acılara sürüklüyor

Resim
T oplumsal cinsiyet ile ilgili olarak yapılan bir bilimsel araştırma, kadın-erkek farklılıklarının “ayırımcılık” olarak değerlendirilmesi sebebiyle, kadının lehine değil, aleyhine sonuçlar doğurduğunu ortaya çıkardı. Aile Akademisi Derneği ile SEKAM (Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi) tarafından yayınlanan ve Psikolog Meryem Şahin ile Dr. Mücahit Gültekin imzasını taşıyan araştırma, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politika uygulayan ülkelerde kadın ve ailenin durumunu masaya yatırdı. Araştırmada, şimdiye kadar bu konuda yapılan çalışmaların, toplumsal cinsiyet eşitliği politikası uygulamalarını sadece birtakım sosyal göstergeler üzerinden değerlendirdiği, kadınların bu sonuçlardan memnun olup olmadıklarını ise dikkate almadığı kaydedilerek şöyle deniliyor: TCE [toplumsal cinsiyet eşitliği] politikalarının sonuçları kadının kendi konumundan memnuniyeti üzerinden değerlendirilmemekte, bir takım sosyal göstergeler üzerinden değerlendirilmektedir. Örneğin kadın istihda

Pensilvanya'da bir 15 Temmuz hatırası

Resim
      15 Temmuz darbe teşebbüsü ile Teröristbaşılığı kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek olarak tescil edilen Fetullah Gülen’e, böyle bir “darbe hatırası” lâyık görmüştük. Darbe teşebbüsünün yıldönümünde bu hatırayı tebessümle hatırlıyoruz. (İlk yayın tarihi: 28 Temmuz 2016.) Bundan bir süre önce Twitter üzerinden Pensilvanya’ya naçizane bir 15 Temmuz hatırası göndermiştik. Armağanın yerine ulaştığını memnuniyetle haber almış bulunuyoruz. Sadece yerine ulaşmakla kalmamış, çok da güzel bir şekilde değerlendirilmiş. Aşağıdaki galeride FETÖ liderini bu armağanıyla birlikte gösteren çeşitli fotoğraflar yer alıyor. Bakalım resimlerdeki ayrıntıyı kaçıncı saniyede bulacaksınız?

Feminist politikalarımız iftiharla sunar

Resim
O kulun adı ve yeri önemli değil. Öğrencilerin kim oldukları da önemli değil. Hattâ bunlar tenkitlerimizin hedefi de değil. Çocuklar, kendilerinin yanlış olduğuna inandıkları bir düşünceyi, akıllarınca biraz da espri kattıklarını düşünerek yeren bir pankart hazırlamışlar ve bir mezuniyet hatırası olarak şen şakrak pozlarla resim çektirmişler. Pankarttaki yazı aynen şöyle: “Evin direği erkek değil kolondur; onu da ben çizerim.” Yukarıdaki tabloda asıl dikkat çeken şey, sekiz kız öğrenciden üçünün başörtülü oluşları. Giyim tarzları, kendilerinin dinî hassasiyetlere sahip çocuklar olduğunu gösteriyor. Bu hassasiyetlere sahip olan ve bir fakülte bitirecek kadar da okuyup yazmış kızlarımızın, herşeyden önce Kur’ân’dan da haberdar olmuş bulunmaları gerektiğini düşünüyoruz. Ve tabii, Kur’ân’ın aile hayatında erkeği “kavvâm,” yani ailenin direği olarak nitelediğini de biliyor olmalılar. Böyle bir esprinin de sonuç olarak Kur’ân ile istihzâ anlamına gelme ihtimalini düşünmüşler midir, bunun hes