Dilde kasap havası
“Sadeleştirme” furyası yüzünden edebiyatçılarımızın eserlerine ulaşamaz hale geliyoruz. ÜMİT ŞİMŞEK Birkaç gün önce okuduğum bir yazıda, Ahmet Haşim’e ait olduğu iddia edilen şu satırlar karşıma çıktı: “Eskiden kendimize göre bir yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre dinden, ırktan, görenekten esinlenen bir beğenimiz olduğu gibi bu yaşam biçimine göre de saatlerimiz, günlerimiz vardı. . . . Gelen yabancılar yaşamımızı bozup onu bilinmeyen bir ilkeye göre yeniden düzenlediler ve ruhlarımız için onu tanınmaz bir duruma getirdiler.” Zaman pek çok şeyi değiştiriyor; ama biz görmeyeli Ahmet Haşim üstadımızın böyle beğeni’li, esin’li, yaşam’lı konuşmaya başlaması pek hayra alâmet görünmediği için, bu ifadeyi Gurabahane-i Lâklâkan’daki aslıyla karşılaşmak ihtiyacını duydum. İşte, Ahmet Haşim’in kaleminden çıktığı şekliyle, bu cümlelerin namusuna halel gelmemiş hali aynen şöyle: “Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve