Darbelere karşı onurlu bir duruş

 

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in darbe dönemlerinde Diyanet’in maruz kaldığı baskılardan söz etmesi, bize 12 Eylül dönemindeki bir hadiseyi hatırlattı. Eğer bu vak’ada Diyanet İşleri Başkanlığı gereken onurlu duruşu sergilemeseydi, o günlerde bir sene boyunca biz Cuma namazlarında Atatürk üzerine hutbeleri dinleyecektik.


Eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç’ın “Zorlukları Aşarken” adlı hatıralarında anlattığına göre, 12 Eylül döneminde Cuma ve bayram hutbelerinin yeniden ele alınması gerektiği, Millî Güvenlik Konseyi tarafından 21 Ocak 1981 tarihli şöyle bir yazıyla Diyanet İşleri Başkanlığına şu şekilde bildirilir:

  1. Camilerde yapılan yaygın eğitimin geliştirilmesi maksadıyla din görevlilerine rehber olacak ve 52 Cuma ve bayram günlerine yeterli olacak hacimde bir temel kitap hazırlanması gerekli görülmektedir.
  2. Kitapta iyi ve namuslu vatandaş yanında laiklik ve Atatürk ilkeleri işlenecektir. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanmış kitap ve broşürlerden de yararlanarak hazırlanacak kitap, taslak olarak 25 Şubat 1981’e kadar Millî Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine gönderilecektir.

İş bu kadarla kalmaz. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı, bizzat bir çalışma yaparak kendi yayınlarından 56 konu belirler ve hutbelerde bunların işlenmesini bildirir; her konu için Genelkurmayın hangi yayınından yararlanılacağını belirtmeyi de ihmal etmez.

Diyanet İşleri Başkanlığının bu talebe cevabı ise “Bu kitabın hazırlanması sırasında sizin gönderdiğiniz listeyi dikkate almamız mümkün olmamıştır” mealindedir.

Fotoğraflarda, Genelkurmay Başkanlığının ilgili yazısı ve 56 hutbe için hazırladığı konu listesi görülüyor.

Olayın ayrıntıları, Zorlukları Aşarken adlı kitabın 564-576. sayfaları arasında.


Not: Sayın Altıkulaç’ın kitabı, Diyanet İşleri Başkanlığına karşı bugünlerde yoğun bir karalama kampanyası yürüten kesimin yayınevlerinden biri tarafından yayınlanmıştır. Söz konusu kesimden darbelere ait bir anekdot nakletmek gerekirse, ilk olarak hatırlanacak vak’alardan birisi, herhalde, darbecilere “içtihad sevabı” bağışlanmış olması olacaktır.









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Yöneticiler hesaba hazırlansın