SON EKLENENLER
latest

2 Ekim 2014 Perşembe

Rehber Ansiklopedisinde Mehmet Akif'e hakaretler

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve büyük müfessir Elmalılı ile birlikte Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine saldıran ehliyetsiz fetvacının cemaati tarafından yayınlanan Rehber Ansiklopedisi, Mehmet Akif için tahkir ve tezyif eden ifadeler içeriyor.

Ansiklopedinin “Mehmet Akif Ersoy” maddesinde, millî şairimiz hakkında “rastgele din bilgileri edinmek,” “iftira atmak,” “ilmî kifayetsizlik,” “masonları övmek,” “dinde reformculuk” gibi ithamlar yer alıyor.

“Doğrudan doğruya Kur’ân-ı Kerimden ilham almak” da Rehber Ansiklopedisinin Mehmet Akif’e yönelttiği suçlamalar arasında.

Ansiklopedinin Mehmet Akif Ersoy hakkındaki ifadelerinden bazıları aynen şöyle:

“Rastgele edindiği din bilgileriyle, zamânının ve çağın dertlerine şahsî fikirleriyle çâre aramaya kalkışması bâzı hatâlara düşmesine sebep olmuştur.”

“Bunun yanında Sultan İknci Abdülhamîd Hanın memleket için yaptıklarını anlamayıp onun şanına yakışmayacak iftiralarda bulunması; sicilli mason Mısır Müftüsü Muhammed Abduh’u övmesi; bir çalgıcının seslerini nidâ-yı ilâhîye benzetmesi beğenilmiyen belli başlı hususlarıdır.”

“Ahmed Dâvudoğlu, “Dîni Tâmir Dâvâsında Din Tahribcileri” kitabında diğer reformcular gibi, ilhâmını doğrudan doğruya Kur’ân-ı kerîmden almak istediğini bildirmektedir.”

“Ertesi yaz İstanbul’a dönünce Diyanet İşleri Riyâseti tarafından Kur’ân-ı kerîmi tercüme etme vazifesi verildi. Âkif yıllarca çalıştı. Sonunda bu konudaki ilmî kifâyetsizliğini anlayarak vazgeçti.”

Ehliyetsiz fetvacının ve cemaatinin İslâm âlimlerini hedef alan saldırılarıyla ilgili diğer haberlerimiz:




 

28 Eylül 2014 Pazar

Bu resimde Kâbe'yi görebilen var mı?

 

Geleceğin Mekke kartpostallarında Kâbe olmayacak.

Kâinatın kalbi ve mü’minlerin kıblesi Kâbe, civarında yapılan tadilâtlar bittiğinde iyice görünmez hale gelecek.

Mekke Belediyesinden verilen bilgiye göre, bugün Kâbe’nin etrafını çevreleyen yapılar, bu arada Kâbe’nin üzerine kâbus gibi çökmüş bulunan çirkinlik âbidesi kule de yıkılacak; ancak bu çirkinliklerin yerini başka çirkinlikler alacak ve Kâbe bütün bütün gözlerden kaybolacak.

Kâbe’yi görünmez kılacak olan projenin talimatı, Mısır’da Müslümanlara karşı girişilen darbenin sponsorluğunu yapan Hâinü’l-Haremeyn Abdullah bin Abdülaziz tarafından verildi.

Osmanlı zamanında nasıldı?

Oysa kendilerini Hâdimü’l-Haremeyn (İki Harem-i Şerif’in Hizmetkârı) olarak vasıflandıran Osmanlı Padişahlarının zamanında, başka binaların Kâbe ile yarışmasına müsaade edilmez ve sadece Kâbe civarında değil, ülkenin başka herhangi bir yerinde dahi hiçbir camiin minare sayısı bakımından Kâbe ile eşit hale gelmesine izin verilmezdi.

Osmanlı, Kâbe bir yana dursun, başka mâbedlerle dahi diğer binaları asla yarıştırmamaya özen gösterirdi. Bu sebeple, Topkapı Sarayı, Ayasofya Camiinin kubbe eteğini aşmayacak bir yükseklikle inşa edilmişti.