Kayıtlar

Şubat 1, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu küfürbazlar nereden çıktı?

Son zamanlarda yoğun şekilde karşılaştığımız ve bu sütunlarda da birkaç defa dikkat çektiğimiz bazı vak’alar, Risale-i Nur cemaatleri içinde olmasa da, kendilerini Risale-i Nur ile ilgili gösteren bazı topluluklar içinde ciddî bir ahlâk ve edep probleminin yaşanmakta olduğuna dair işaretler veriyor. [1] Toplumun genelinde böyle bir durumla karşılaşmak şaşırtıcı olmayabilir; fakat Risale-i Nur okuyan ve hattâ çeşitli vesilelerle durumdan vazife çıkarıp Risale-i Nur’u herkesten fazla bir hararetle savunur görünen kimselerde gözlenen bu keskin ahlâk düşüşü, insanı hayret içinde bırakıyor: Şimdiye kadar girdiği bütün toplumlarda daima edep, ahlâk ve fazilet timsali talebeleriyle temayüz etmiş olan Risale-i Nur, nasıl oluyor da bugün bu acı meyveleri verebiliyor? Risale-i Nur’a aşina olan herkes, böyle bir ahlâk sukutunun bu eserlerden kaynaklanamayacağını bilir. Tarihçe-i Hayat’ta da ifade edildiği gibi, insanlık bu eserler ile onun müellifinde “ asalet ve necabetin, ahlâk ve faziletin ve

İşte imalât hatâları!

Resim
D iyanet İşleri Başkanlığının Risaleleri tahrif ettiği yolundaki iftira ile yürütülen karalama kampanyasının edep ve hayâ seviyesini gösteren küçük bir derlemeyi burada sunuyoruz. Şu nümunelik pasajlarda kullanılan bir dile şöyle bir bakanlar dahi, böyle bir dille konuşanların Risale-i Nur talebesi olamayacaklarını rahatlıkla göreceklerdir. Bir kısım mihraklar tarafından provokasyon amacıyla kullanıldıkları aşikâr olan bu kişiler, herhalde Risale-i Nur okuyarak böyle bir küfür kültürüne sahip olmuş değillerdir. Fakat her yerde, her zaman çürük mallar çıkıyor. Nur’un fabrikasına giren şeyin hammaddesi bozuk olduktan sonra, Risale-i Nur ona ne yapsın? İnsanların yüzleri kızarmadan okuyamayacağı hayâsızca ifadelerle güya Nur’ları savunduğunu iddia eden böyle edep yoksunlarına da bu cemaatin imalât hatâsı olarak bakıp geçilmelidir. (Bu konuya Nur Mesleği sütununda ayrı bir yazı ile daha geniş şekilde temas edilecektir.) Aşağıdaki kupürleri gözden geçirdikten sonra, https://yazarumit.com/is

Banka aşkına Cevşen seferberliği

Bank Asya’ya el konulması, the Cemaat’te Cevşen patlamasına yol açtı. Uzun zamandır kendi faiz kurumlarını kurtarmak için başka bankalardan faizle para çekmeye sıkı bir şekilde teşvik edilen Cemaatin bu çabaları yeterli olmayınca, gözler semâdan gelecek yardıma çevrildi. Üst kademelerden gelen telkin ve teşviklerle efsunlanmış ablalar, ellerinde Cevşen’lerle geldikleri banka şubelerinde saatlerce okudular ve üflediler. Bu arada the Cemaat’in ünlü amigoları Cemaate “hacet namazı, dua, Cevşen, salâvat” çağrıları yaptı. Twitter’da da “banka için Cevşen okuma” konusu yoğun esprilere konu teşkil etti. Bu konuda atılan tweet’lerden bazıları: *** Mehmet Samet Sönmez ‏@msametsonmez  7 sa.7 saat önce ablalar bankasya önünde cevşen okuyor. ‘helal faizli bankalarını’ dualarla kurtaracaklar inşeallah *** Cihat Uçar ‏@ucarcihat  7 sa.7 saat önce Bankasya için Yasin ve Çevşen okumak isteyen var mı? *** Sevda Soylu ‏@sevdamrabbim  8 sa.8 saat önce Bank Asya için sokaklara dökülenler, geceyarısı cevşe

İşârâtü’l-İ’câz tahrif mi edildi?

Bir müddettir sosyal medyada Risale-i Nur’ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tahrif edildiğine dair bazı iddialar ısrarla ileri sürülüyor. İddiaların ve müddeilerin ciddiyet seviyesi itibarıyla değil, fakat meselenin aslını bilmeyenler üzerinde yoğun bir karalama kampanyasının iz bırakması ihtimaline binaen, bazı hususları açıklamak bir zaruret haline gelmiş bulunuyor. İddialar, Diyanet İşleri Başkanlığınca yayınlanan İşârâtü’l-İ’câz adlı esere önsöz yazıldığı, dipnotları ilâve edildiği ve eserin bu şekilde “tahrife uğradığı” yönündedir. Bu arada, bir müddet önce “münafıklar bahsinin eserden çıkarıldığı” yolunda iddialar ortaya atılıp itham vesilesi yapılmışken, şimdi ise bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıkınca aksi yönde ithamlar ileri sürülmekte, yani  Diyanet İşleri Başkanlığı “münafıklar bahsini hem yayınlamak, hem de yayınlamamakla” suçlanmaktadır. Bu garipliklerin yanında bir de üslûp ve edep meselesi var ki, ona da ayrıca temas edilecektir. Önce, meselenin mahiyeti

Gökyüzünün süslerinden bir galaksi kümesi

Resim
Yüzlerce, hattâ 1.000’den fazla galaksi. Her bir galakside de milyarlarca, hattâ yüz milyarlarca yıldız. Ve bu galaksiler, saatte 10 milyon kilometre seviyesinde hızlarla birbirlerine koşuyorlar. Bu galaksiler birbirine koşuyor, ama hep birlikte saniyede 5 bin kilometreden fazla hızla bizden uzaklaşıyorlar. Baş döndürücü güzellikler, baş döndürücü hızlar içinde beliriyor başımızın üzerinde. Resimde, Perseus Galaksi Kümesinin galaksilerini görüyorsunuz. Bu resim, 7,5 milyon ışık yılı çapında bir alanı kapsıyor. Bunun anlamı ise şu: Resmin bir ucunda gördüğünüz galaksinin ışığı, diğer ucundaki galaksiye ancak 7,5 milyon senede gidiyor! Ve bu muazzam alanda, sayısı 1.000’i aşan galaksilerin muhteşem manevraları cereyan ediyor. Perseus Galaksi Kümesi, bütün olarak, bizden 250 milyon ışık yılı uzakta. Yani, biz bu resimde bundan 250 milyon yıl öncesini seyretmiş oluyoruz. Galaksi kümesinin bugünkü durumunu görebilmek için ise, bir 250 milyon yıl daha beklemek gerekecek! Bütün bu ihtişamı ve