SON EKLENENLER
latest

12 Mart 2015 Perşembe

Bari biriniz “Allah” deseydiniz!

Türk popunun öncüsüydü. Çok iyi bir müzisyendi. Çok iyi İngilizce şarkı besteler ve söylerdi. Türkiye’nin Elvis Presley’i idi.

Daha dün akşam sapasağlamdı. Yaşasaydı on gün sonra yeni yaşını kutlayacaktı. Yarın da konseri vardı…

Allah taksiratını affetsin, her fâni gibi o da ölümü tattı. Ama arkasından konuşanlara bakın; bir tane “Allah” diyen, âhiret hayatını ağzına alan, merhumun âhiret için yaptıklarından söz eden, yahut onun arkasından âhirette işine yarayacak birşeyler yapan birini görebilecek misiniz? Dillerde hep yarım kalan hayaller, seksen sene de yaşasa yarım kalan hayat, hep dünya hayatı, hep dünya varlığı, hep bu dünyanın eserleri.

Fakat onun için dünya hayatı bitti artık, yarın sizin için de bitecek; bu mu anlamak istemediğiniz şey?

Dünyada çok büyük bir nam bırakmış olabilirsiniz; arkanızdan anılmanızı sağlayacak pek çok şey yapmış olabilirsiniz. Elinizin emeğiyle, alnınızın teriyle kazandıktan sonra kim buna birşey diyebilir? Fakat bütün bunlar toprağın üzerinde geçerli olan şeyler. Toprağın altında ise çok farklı bir değerler sistemi hükmediyor. Onun için hazırlanmak hiç birinizin aklından geçmiyor mu?

Daha da ötesi, gidenleri anarken kimi onların öldüğü yerde viski içiyor, kimi mezarının başında şarkı söylüyor, kimi kabrine rakı döküyor, kimi dans ediyor. Eğer başka bir dinin mensubu iseniz ve inancınız size böyle emrediyorsa, bir sözümüz olmaz, olamaz. “Sizin inancınız size, bizim inancımız bize” der, yaptıklarınızı sempatiyle değilse bile saygıyla karşılarız. Fakat bildiğimiz kadarıyla siz de bizimle aynı dine mensupsunuz, siz de birer Müslümansınız, öyle değil mi?

Eğer öyleyse, bütün bu anma biçimlerini nereden öğrendiğinizi sorma hakkımız vardır. En azından, bu tür anma biçimlerinden ölü için nasıl bir fayda umduğunuzu merak etme hakkımız vardır. Tabii, toplumda tanınan ve örnek alınan kişiler olduğunuz için, bu davranışlarınızla nasıl bir nümune teşkil ettiğinizi sorgulama hakkımız da vardır.

***

Geçtiğimiz günlerde, değerler eğitimi sırasında çocuklara ölüm gerçeğinden söz edilmesi, bazılarının pek fazla tepkisini çekmişti. Malûm medya derhal bir karalama kampanyasına girişmiş ve uzman oldukları ileri sürülen kişilerden görüşler alarak, çocukları ölüm gerçeğiyle tanıştırmanın “sakıncaları” üzerine biteviye yayınlar yapmıştı. Ne var ki, tepkilerden anlaşıldığı kadarıyla, bu uzmanlarımız da henüz ölüm gerçeğiyle tanışmış kimseler değildi. Çünkü gerekçe olarak sıraladıkları herşey, hadiseye bizim toplumumuzun açısından değil, Batı’nın bize gösterdiği taraftan baktıklarını açığa vuruyordu. Şimdi, rahmetli Erol Büyükburç’un vefatıyla aynı “aydınlar”, aynı cehalet ve ecnebîliklerini bir kere daha sergilemiş oldular.

Böylelikle, yeni yetişen nesilleri daha erken çağlardan itibaren bizim değerlerimizle tanıştırmanın önemi ve âciliyeti bir kere daha vurgulanmış oldu.

— Ümit Şimşek

11 Mart 2015 Çarşamba

laikçi



laikçi: Türkçe kaidelerine aykırı, uydurma bir kelime.

Laik” kelimesine, “isimden isim yapan” bir ek getirmek suretiyle ve zorlanarak uydurulmuş bir kelimedir. -cı, -ci, -cu, -cü, -çı, -çi, -çu, -çü şeklindeki ekler, isimden isim veya sıfat yapar: simitçi, politikacı, edebiyatçı, fizikçi, dahiliyeci, gelenekçi, yenilikçi, cumhuriyetçi gibi…

Bu ekle türetilen kelime isim veya sıfat olabilir, ancak sıfatların sonuna gelmez, sadece isimlerin sonuna gelir. “Laik” kelimesi ise sıfat olduğu için, “laikçi” şeklinde bir kelime Türkçenin kaidelerine uymamaktadır. Bu kelime, ancak “laiklikçi” gibi bir şekle sokulursa Türkçeye uygun hale gelebilir, fakat bunu da Nasreddin Hocanın kar helvasından farklı bir istikbalin beklediğini söyleyemeyiz. Onun için, “laikçi” kelimesini kullanan dostlarımıza, meramlarını anlatmak için, lütfen, ama lütfen, dilimize aykırı düşmeyen bir kelime bulmalarını hararetle tavsiye ediyoruz.

Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir

ŞEYH GALİB

Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir
Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir

Benim feyz-i hayâtım hâsıl-ı rûh-ı revânımsın
Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa sendendir

Veren bu sûret-i mevhûme revnak reng-i hüsnündür
Gülistân-ı hayâlim nevbâharım varsa sendendir

Felekden zerre mikdâr olmadım devrinde rencide
Ger ey mihr-i münîr âh u zârım varsa sendendir

Senin pervâne-i hicrânınam sen şem’-i vuslatsın
Be-her şeb hâhiş-i bûs u kenârım varsa sendendir

Şehîd-i aşkın oldum lâle-zâr-ı dâğdır sinem
Çerâğ-ı türbetim şem’-i mezarım varsa sendendir

Gören sergeştelikde girdâb-ı dest zann eyler
Fenâ-ender-fenâyım her ne varım varsa sendendir

Niçün âvâre kıldın gevher-i gaitanın olmışken
Gönül âyînesinde bir gubârım varsa sendendir

Şafak-tâb eyledin peymânemi hûnâb ile sâkî
Sabâh-ı sohbet-i meyde humarım varsa sendendir

Sanadır ilticâsı Gâlibin yâ Hazret-i Mevlâ
Başımda bir külâh-ı iftihârım varsa sendendir

9 Mart 2015 Pazartesi

Himmetçilerin mallarına el konabilir

Paralel yapıya herhangi bir şekilde yardım edenler, yakında iki cezadan birine muhatap olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Halen “terör örgütü” suçlamasıyla takibata maruz bulunan paralel yapı, yargılama sonunda ister suç örgütü olarak, isterse terör örgütü olarak tescil edilsin, her iki halde de bu yapıya bağışta bulunan yahut başka şekilde yardım edenler, suç ortağı durumuna düşecek.

TBMM Adalet Komisyonu Başkan Vekili Hakkı Köylü’nün verdiği bilgiye göre, paralel yapılanma eğer suç örgütü olarak kabul edilirse, ona yardım edenler de suç örgütüne yardım etmiş olarak cezaya muhatap olabilecekler.

Terör örgütü olarak kabul edildiği takdirde ise, durum daha da vahimleşiyor. Bu takdirde, örgüte yardım edenler, “teröre finansman sağlamış” olacaklar ve kanun gereğince bütün mal varlıklarına mahkemece el konabilecek.

Hakkı Köylü’nün bu konudaki açıklaması şu şekilde:

“Sadece suç örgütü olursa, bu örgüte nereden, ne şekilde yardım eden olursa olsun, örgüte yardım etmek suçundan ceza alırlar. Bunu vatandaşımızın bilmesinde fayda var. Bunda ısrar eden olursa o, onun bileceği iş. Onu kendisi düşünür. İkincisi, eğer terör örgütü olarak kabul edilirse, çünkü terör örgütü adı altında soruşturma var şu anda. O soruşturmanın durumuna göre, örgüte finansman sağlayan kişi konumuna girer.  Bu yapıyla ilgili olarak, terör örgütü olabileceği düşüncesiyle soruşturma başlatıldığına göre, eğer terör örgütü olduğu kabul edilirse buna yardım edenler teröre finansman sağlamış olacak. Dolayısıyla, teröre finansman sağlayanlarla ilgili kanun var, o kanun gereğince bütün mal varlıklarına mahkemelerce el konulabilir.”

“Bu işin temelinde bu var. Ondan sonrası herkesin düşüncesine kalmış. Herkes, kendisini ona göre ayarlar. Şimdi bazıları der ki, ‘bu tehdit midir?’ Yok. Kimseyi tehdit falan etmiyorum, kimseyi tehdit etmek gibi falan bir düşüncemiz yok ancak bu bilgilendirmedir. Vatandaş bunu bilmeyebilir, böyle bir tehlikenin var olduğunu düşünerek herkes ona göre hareket etsin.”