Kayıtlar

Kasım 8, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başörtüsü artık füruat değil

Başörtüsü füruattan çıktı, asıl oldu. Çünkü the Cemaat’in ona ihtiyacı oldu. Çünkü başörtüsüyle en ilgisiz yerde onu bir malzeme olarak kullanmak icap etti. Paralel örgüt soruşturmalarının birinde şüphelilere kelepçe takılınca buna da bir kulp takmak gerekiyordu. Şüphelilerden bazılarının başörtülü oluşu burada imdada yetişti. Ve manşetler atıldı: “Başörtüsüne kelepçe!” Örgütün sivri zekâlı algı operatörleri zannediyorlar ki, bu manşeti okuyunca herkes AK Parti hükûmetinin başörtüsünü cezalandırdığını düşünecek! Ve kimse, örgüt büyükbaşlarının neden tehlikeyi sezer sezmez yurt dışına kaçıp da bu ablaları tehlikeyle baş başa bıraktıklarını onlara sormayacak! Bir de bu olayı 28 Şubat ile kıyaslamazlar mı? 28 Şubat döneminde polis dindar gençleri ve başörtülü kızları coplayıp kelepçelerken bu örgütün utanmak bilmez televizyonları “ büyük bir sabır ve sükûnet içinde görevini yapan polisi öğrencilerin tahrik ettiği ” yalanını sabah akşam tekrarlıyordu. Örgütün hocası ise, 28 Şubat zulümleri

Bu öfkenin sebebi çok derinlerde

Aranan azılı teröristler listesinde FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) lideri olarak adı geçen firarî vaiz Fethullah Gülen, yayınlanan son Bamteli sohbetiyle yine kendisinden söz ettirmeyi başardı. Hem 1 Kasım seçimlerindeki ağır yenilgiden sonra örgütün yaşadığı travmayı hafifletmek, hem de içindekini dökmek amacıyla yapıldığı izlenimini veren sohbette, Gülen, müritlerine “Resûlullah’la aynı sofrada, aynı yemeğe kaşık çalmayı, Cebrail ile el ele tutuşmayı, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali ile aynı sofrayı paylaşmayı” vaad etti. Her zaman yaptığı gibi bunlara benzer ağdalı ve yapmacık ifadeleriyle müritlerini yüksek dozda haşhaş etkisi altında bırakan Gülen, daha sonra da, yine her zaman yaptığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve hükûmeti başta olmak üzere, muhalifleri için sakladığı bayramlık lâfları sepetten çıkardı. Bunlar arasında dikkati çekenler: Yezit, Haccac, Amnofis (Firavun), müsvedde Müslüman, aslî süfyan, zıllî süfyan, izafî süfyan, Pakraduni (Türkiye’yi E