Gülen yine satacağını sattı

28 Şubat döneminde ihtilâlcilere yaptığı dalkavukluk ve bağışladığı içtihad sevapları kendisini emniyette hissetmesine kâfi gelmeyince, tayfasını geride bırakmış ve kaptanı olduğu gemiyi herkesten önce terk ederek yurt dışına kaçmıştı.

Yıllar sonra, FETÖ soruşturmalarında işin ucu kendisine dokununca, emri altındaki hakim ve savcıları, âkıbeti yüzde yüz hüsran olan bir kamikaze teşebbüsüne sevk ederek feda ediverdi.

Son olarak, adamlarını yine âkıbeti yüzde bin kepazelikten ibaret bir darbe macerasına göz göre göre sürükledi.

Darbe günü (15 Temmuz) attığı twitter mesajında , “zirvelere pervâz etmiş hizmet insanı” tasvirleri yapıyor ve örgüt elemanlarına, muvaffak olduklarında “mütevâzi ve müsamahalı olma” mesajı gönderiyordu.

Müritleri de bu mesajı liderlerinin kastettiği mânâda anlıyor ve “Yatakta basılacak, şafakta asılacaklar” diye açıklıyor, sahadakiler de milletin üzerine bombalar yağdırmak ve tankları sürmek suretiyle uyguluyordu.

Herşey klasik darbe usullerine uygun şekilde yapılmış, daha doğrusu yapılmak istenmiş, ama bu arada bazı şeyler de ihmal edilmişti:

Diğer bütün darbeler gibi hareket Cuma günü başlamış, TRT ve Anadolu Ajansı hedef olarak alınmıştı. Ancak darbeciler daha öncekiler gibi erken kalkamamış ve ancak akşam vakti harekete geçebilmişlerdi. Sadece TRT ve Anadolu Ajansı ile işin bitmediğini öğrenmek için ise en azından bir darbe teşebbüsü geçirmeleri gerekiyordu. Bir de, halktan yiyecekleri dayak hesapta yoktu. İki Boğaz köprüsünü birer yönden trafiğe kapatmanın nasıl bir darbe taktiği teşkil ettiğine ise kimse akıl erdiremedi; belki de bu örgüt liderine meşhur rüyalarından birinde ilham edilmişti.

Daha ilk saatlerde darbe macerasının âkıbeti belli olmakla birlikte, bünyeleri yüksek dozda haşhaş etkisi altında bulunan örgüt üyelerinin acı gerçekle tanışmaları sabah vaktini bulacaktı.

Nihayet darbe heveslileri bileklerinde kelepçelerle peş peşe resimler vermeye başlayınca, maceranın âkıbeti okyanus ötesinden de net şekilde görülür oldu.

Ve haşhaşîlerin lideri, âdeti olduğu üzere, adamlarını bir çırpıda satıverdi:

Sabah vakti yayınladığı mesajında, “Darbe girişimini kınıyorum” dedi.

Arkasından, örgüt üyeleri de, sanki bir önceki gün darbe çığlıkları atan ve aralarında şifreli mesajlar teati eden kendileri değilmiş gibi, sosyal medyada, telâşla darbeyi kınayan ve darbecilere lânet okuyan mesajlar atmaya başladılar.

Şimdi, vatana ihanet suçuyla yargılanacak olan darbeci örgüt üyeleri, kelepçeli bileklerini ovuştururken, bir yandan da “Bizi arkamızdan iten kimdi?” diye sormaya başlamış olmalılar:

Tıpkı demir parmaklıklar arkasında çürümeye yüz tutan kamikaze hakimler gibi.

Tabii, film burada bitmiyor.

Bir sonraki bölümün başlığını biz şimdiden duyuralım:

“Tayyip’in Gazabı.”

Bugünden itibaren bütün sinemalarda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü