Kayıtlar

Mayıs 14, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HURAFAT EHLİNİN HEVESİ KURSAĞINDA KALDI: KUTLU DOĞUMA DEVAM

Resim
Kutlu Doğum Haftası üzerine fitne kazanı kaynatmaya teşebbüs eden hurafat ehli bir topluluğun hevesi kursağında kaldı. Diyanet İşleri Başkanlığının İstanbul’da gerçekleştirilen genişletilmiş istişare toplantısında, haftanın 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanmaya devam edilmesi kararı alındı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, toplantıda bu konuyla ilgili olarak alınan kararı şu sözleriyle açıkladı: Kutlu Doğum Haftasının FETÖ ile irtibatlanması aziz milletimizi derinden yaralamıştır. Bu iddia tarihi gerçeklere de aykırıdır. İdrak edilen Mevlid Kandilinin bir alternatifi değildir. Etkinlikler ilgili yönetmelik hükümlerine göre ve Diyanet’in gözetim ve denetiminde yürütülmelidir. Peygamberimizin ve onun doğumunun bir tartışma konusu yapılması kabul edilemez. Mevlit Kandili programları zenginleştirilerek sürdürülmeli. Kutlu Doğum ise bir siret haftasına dönüştürülerek bundan sonra da 14-20 Nisan’da icrasına devam edilmelidir. *** Konuyla ilgili haberin tamamı:

DÜNYA TOPYEKÛN BİR YOKSULLUĞA SÜRÜKLENİYOR

Resim
Akrabaya, yoksullara, yolculara hakkını ver; israfla saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. İsrâ Sûresi, 17:26-27 B U ÂYETTE , Yüce Allah, israftan kaçınma emrini, (1) ihtiyaç içinde olanları gözetmek (2) şeytanlara kardeş olmaktan kaçınmak şeklinde iki ibretli öğüt arasında bize sunuyor. Böylece, israfın asla gözardı edilmemesi gereken iki önemli boyutunu gözlerimizin önüne seriyor. Bu boyutlardan birincisinde, bir hak ihlâli söz konusudur. Zira Allah’ın kuluna cömertçe bağışladığı nimetlerde, akrabanın, yoksulun, yolcunun da bir payı vardır. Bu nimetlerden ihtiyaç fazlasını gelişigüzel saçıp savuran kul, sadece Rabbinin nimetine karşı saygısız davranmakla kalmaz, aynı zamanda, gözetmekle yükümlü tutulduğu hemcinslerine karşı da haksızlık etmiş olur. Birinci âyette ihtiyaç sahiplerine haklarını verme emri ile israf fiilinin karşıtlık teşkil edecek şekilde bir arada sayılması, her ikisi arasında

"Âlimler kaybolursa yol da kaybolur"

Kur’an Buluşmalarının 161’inci bölümü bizi “Rabbânî” kavramıyla tanıştırdı. Okuduğumuz âyetler Ehl-i Kitaptan bazılarının iman edenleri inkâra sürüklemek için başvurdukları hileler hakkında bizi bilgilendirirken, peygamberlerin de ümmetlerine “Rabbânîler olun” emrini verdiklerini bildiriyordu. Rabbânî kavramı hakkında kaynakların verdikleri bilgilerin özeti şu noktalarda toplandı: ilmini / nefsini terbiye eden âlim / Rabb’e mensup, bütün hal ve tavırlarında kendisini Allah’a vermiş olan insan-ı kâmil / hikmet ve takvâ ehli âlimler / kendilerini ve başkalarını güzel ahlâkla terbiye eden ve insanlara önderlik eden âlimler; kendilerine tâbi’ olan  insanların velâyetini deruhte eden âlimler (ribbiyyûn = tâbi’ olanlar) Bu tanımlar, bizi, ümmetin istikametini korumasında âlimlerin sorumluluğuna getirdi. Konuyla ilgili olarak hatırladığımız âyet ve hadisler arasında şu hadis-i şerifler de vardı: Bu ilmi, gelecek nesillerin her birinden âdil kimseler alacak ve onu cahillerin yorumundan, bâtıl