Kayıtlar

Temmuz 9, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sardunyanın dilinden

Resim
H epsinin hammaddesi aynı: Toprak, su, hava, ışık. Lâkin sardunyada olanların hiçbiri onlarda yok. Hayat yok, renk yok, desen yok… Diriliş emri ulaştı mı, birer perde olur bütün bunlar, tıpkı yıldızların tebessümüne perde olan karanlık uzay gibi. Sonra tomurcuklar belirir salkım salkım. Çatlayan kabukların altından narin dudaklar tesbihatını gören gözlere işittirir. Sonra minicik gül goncasına döner çiçekler. Sonra hep beraber çiçeklere döner salkımlar. Her bir çiçek bütün bir salkımın, her bir salkım bütün bitkinin, her bir bitki bütün bahçenin tesbihatını vurgular. Ve dört metrekarelik bir balkonda koca bir haşir meydanı kurulur. Şimdi bak Allah’ın eserlerine, ölmüş yeryüzünü nasıl diriltiyor! [Yazı ve fotoğraflar: Ümit Şimşek] 1 - 26

Kesru Veseni Reten (veya Gülen)

ÜMİT ŞİMŞEK İ nsanların safdilliğine yatırım yapanların mahrum kaldığına dair çok fazla örnek bilmiyoruz. Utanmamak ve usanmamak şeklinde iki özelliği kendilerinde barındıranlar, her türlü yalanı fütursuzca ileri sürmek ve bunu yeteri kadar tekrarlamak suretiyle, pek çok insanı peşlerine takmayı bilmişlerdir. Bu evrensel kanunun şahitlerinden biri de Hindistan’ın Bathinda (veya eski imlâsıyla Bhatinda) şehrindeki Baba Reten türbesidir. Doğu Pencap’ta, Delhi’nin 300 km kuzeybatısında bulunan bu türbe, yüzyıllardır Müslümanların yanı sıra Hindular ve Sihler tarafından da kutsal bir mekân olarak ziyaret edilmektedir. Burada yatanın kim olduğuna gelince: Bu kişi, 1234 yılında (Hicrî 632) ölen Baba Haci Reten ibn Nasr el-Hindî adında bir çakma Sahabîdir! Reten, pek çok insanı kendisinin Resulullah zamanından beri yedi asırdır yaşayan bir Sahabî olduğuna inandırmıştı. Uydurduğu hikâyelere göre Peygamberimizi daha çocukken selde boğulmaktan kurtarmış, Nübüvvetten sonra da onunla görüşüp iman

GERİDE KALAN KOCAKARI OLMAYIN

Resim
– VIII – S apık cereyanların yoğun propagandaları, ne yazık ki, bazılarımızı bu konuda daha müsamahalı bir bakış açısını benimsemeye sevk edebiliyor. Hattâ, bu dostlarımız arasında, farkına varmadan sapıkların kullandığı dili kullanmaya başlayanları bile ne yazık ki görebiliyoruz. Bu dostlarımıza önce şunu hatırlatalım ki, bütün bu yazdıklarımız, sapıklıkları aleniyete döken, meşrulaştırmak ve yaygınlaştırmak için açıkça faaliyet gösteren, dinimizin de “mücahir” olarak nitelediği ve “Allah’ın affetmeyeceği kimseler” arasında saydığı [1]  kişiler hakkındadır. Bunlara karşı dinde hiçbir müsamaha belirtisi göremiyoruz. Tam tersine, toplumda sapıklığı yaymak isteyenlere karşı gösterilen müsamahanın elîm âkıbetine dair pek çok uyarılar görüyoruz. Bunun en açık örneği, Lût aleyhisselâm’ın karısı ile ilgili olan uyarılardır. Lût kavminin helâkini anlatan âyetler, o kavimle beraber bir kişinin daha aynı korkunç âkıbeti paylaştığını hatırlatır. Bu, bir peygamber hanımıdır. Fakat

EŞCİNSELLİĞİ BÜTÜN DÜNYA REDDEDİYOR

Resim
– VII – A hlâksızlığı yaygınlaştırmak için faaliyet gösteren küresel sapıklık hareketleri hakkında hiçbir zaman gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçek vardır: Onların yalancı oldukları ve bütün propagandalarının yalan üzerine bina edildiği gerçeği. “Eşcinselliğin normal bir cinsel davranış olduğu” iddiaları, bütün kutsal kitapların ve peygamberlerin yanı sıra, kâinatın da şahitliğiyle, yalanların en büyüğüdür.  Semavî dinler de, selim fıtratlar da bu yalanı iddia sahiplerinin suratına çarpar. Bilimin eşcinselliği hastalık olarak kabul etmediği iddiası yalandır.  Bilim demek, Amerikan Psikiyatri Birliğinin el kitabı demek değildir ;  kaldı ki, bu kitaptaki değişikliğin hangi yollardan gerçekleştirildiği üzerinde daha önce durduk. Bütün dünyada eşcinselliğin normal karşılandığı iddiası da, bütün dünyanın gözünün içine baka baka söylenmiş hayâsızca bir yalandır.  Eşcinsellik sadece Batı dünyasının bir kısmında normal davranışlar arasında sayılmaya başlamıştır. O da Amer