Kayıtlar

Eylül 24, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu mu öğrenci evi?

Resim
M illiyet gazetesinin internet sitesinde yayınlanan ve sitede manşetten verilen bir reklam, gençliğin ahlâkını aşındırma konusunda açık bir algı operasyonunun örneğini gözler önüne serdi. “İnternetle İlgili Sadece Öğrenci Evlerinde Yaşanabilecek Trajikomik Durumlar” başlığı altında yayınlanan reklamın devâsâ resmi, bizim inançlarımıza ve ahlâk telâkkilerimize tamamen aykırı bir “öğrenci evi” tasvirini içeriyor. D-smart.net’e ait bu reklamda, “öğrenci evi,” bir ev ortamında gösterilen kızlı-erkekli üç çift genç ile tasvir ediliyor. Böylece, kız ve erkek öğrencilerin beraberce kaldıkları evler, tipik bir öğrenci evi olarak sunuluyor. Gençler arasında nikâhsız beraberlikleri teşvik etmekten başka bir amaçla açıklanamayacak olan bu davranış ise, Kur’ân-ı Kerim’in şiddetli uyarılarını hatıra getiriyor: “İman edenler arasında fuhşiyatın yayılmasından hoşlananlar için dünyada da, âhirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur, 24:19.)

HAYATIN EN ÖNEMLİ KONUSU: İMANI KORUMAK

Resim
Kur’an Buluşmalarında geçtiğimiz hafta ana konumuz mürtedlerin durumu idi. UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen Kur’an Buluşmalarının 165’inci bölümünde, Âl-i İmrân sûresinin 86-91’inci âyetleri üzerinde durduk. Bu âyet-i kerimelerden ilki, iman ettikten sonra tekrar inkâra dönen kimsenin ebediyen Allah’ın lânetine hak kazandıklarını bildiriyordu. Ancak 89’uncu âyet, bütünüyle kapıyı kapatmıyor, çok zayıf ihtimalle de olsa ölmeden önce tövbe ederek durumlarını düzeltenleri bu âkıbetten istisna ediyordu. Bir taraftan tövbe ve istiğfar kapısının açık tutulması İlâhî rahmetin büyüklüğünü ve kuşatıcılığını son derece parlak bir surette gösterirken, diğer taraftan da kâfir olarak ölenlerin âkıbetini tasvir edilen âyet-i kerimelerde yapılan şiddetli vurgular, bu dünya hayatında insanın imanını korumaktan daha büyük bir endişesi olamayacağını apaçık önümüze seriyordu. Bu arada, lânet konusuna da ayrıntılı bir şekilde eğildik ve kimlerin lânete müstehak olduğu, Kur’ân’ın ve Resu