KENAN DEMİRTAŞ – V – M uhammed Gazalî, Kur’ân’ın kadına verdiği hakların çağımızda kâğıt üzerinde kaldığını belirtiyor ve şu anda kadının gerek aile içinde ve gerekse toplumdaki durumunu bir keşmekeş olarak niteliyor: “Son asırlarda kadının konumu kötüleşti. Kendisine cehalet ve toplumdan tecrit zorunlu görüldü. Ben bu gelişmelerden Kur’ânî hükümlerin tamamen ihlâl edildiğini anlıyorum; zira Kur’ân’ın bütün hükümleri kadının yararına yöneliktir. Örneğin, kadın artık çok nadir olarak mirastan pay galabiliyor. Evliliği konusunda çoğu …
PROF. DR. İSMAİL LÜTFİ ÇAKAN Allah Teâlâ’ya hamd ü senâ, Resulü Hz. Muhammed Mustafa’ya salât u selâm, âl ve ashâbına ve onların yoluna güzelce tabi olanlara saygı ve ihtiram ile sözlerime başlarım. Dostlar, Gelin bu Mevlid Kandilinde sizinle birlikte biraz düşünüp, söyleşelim, dertleşelim. Biz insan ve Müslümanız elhamdülillah. Allah’a ve son resûlü örnek kulu Hz. Muhammed’e, Allah’ın tüm peygamberleri aracılığı ile gönderdiği kitaplara ve peygamberlere -aralarında ayırım yapmaksızın- inanıyoruz. Meleklere, kadere ve bütün içeriğiyle âhiret’e…
KENAN DEMİRTAŞ - IV – Muhammed Gazalî’nin en çok yakındığı davranışlardan birisi de, bir âyet veya hadisin tek başına ele alınarak, İslâmın o konudaki genel tutumunu dikkate almaksızın yapılan katı yorumlar. Kadınların evlerinde hapsedilmesi şeklindeki anlayış da bu yorumlar arasında yer alıyor. Muhammed Gazalî, bu konuda şu hadisin delil olarak gösterildiğine değiniyor: “Ebû Dâvud, Tirmizî, İbni Sa’d ve Beyhakî, Resulullah (s.a.v.) eşlerinin Abdrullah bin Ümmi Mektum’u görmelerini hoş karşılamadığını, Abdullah’ın âmâ olduğunu sö…
KENAN DEMİRTAŞ – V – M uhammed Gazalî, Kur’ân’ın kadına verdiği hakların çağımızda kâğıt üzerinde kaldığını belirtiyor ve şu anda kadının gerek aile içinde ve gerekse toplumdaki durumunu bir keşmekeş olarak niteliyor: “Son asırlarda kadının konumu kötüleşti. Kendisine cehalet ve toplumdan tecrit zorunlu görüldü. Ben bu gelişmelerden Kur’ânî hükümlerin tamamen ihlâl edildiğini anlıyorum; zira Kur’ân’ın bütün hükümleri kadının yararına yöneliktir. Örneğin, kadın artık çok nadir olarak mirastan pay galabiliyor. Evliliği konusunda çoğu zaman görüş…
KENAN DEMİRTAŞ – III – SAVAŞTA KADIN Sosyal hayatta bir kadın için düşünülebilecek en son yer, savaş meydanı olsa gerektir. Fakat Hz. Peygamberin uygulamasında kadınların katılmadığı hiçbir savaşın bulunmadığına da Prof. Dr. İbrahim Canan dikkat çekiyor: “Cahiliyet devrinde kadına karşı işlenen haksızlıkların birçoğu, onların savaşamayacakları hususundaki yaygın bir kanaatten ileri geliyordu. Hz. Peygamberin, kadınlar hakkındaki bu inancı kırarak, onlara karşı beslenen küçümseme ve tahkir düşünceleriyle mücadeleyi hedefleyen …
“G öklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır; sonunda bütün işler Allah’a döndürülür” meâlindeki âyet-i kerime, bizi Kur’ân’ın ve kâinatın sayfalarında hızlı bir seyahate çıkardı. Kur’ân-ı Kerim’in çeşitli konular arasında birden bire nasıl bizi göklere çıkarıp “büyük resmi” görmemizi sağladığını, bize nasıl bir ufuk genişliği ve iman kuvveti kazandırdığını, çeşitli örnekleriyle gördük. Sonra yine ümmet, hayır, emr-i bilma’ruf, nehy-i anilmünker konularına döndük. Bir sonraki âyette, Yüce Allah bu ümmeti “insanlar için çıkarılmış en hayırlı ü…
KENAN DEMİRTAŞ – II – D iğer yandan, Nisâ sûresindeki bir âyette, erkeklerin kadınlar üzerinde “kavvâm” olduğu da bildiriliyor. Ancak Prof. Dr. Canan, bu tanımın erkek ve kadın arasında bir üstünlük ve aşağılık meselesi olarak algılanamayacağını söylüyor: “Ne hadislerde, ne âyetlerde cinslerden birinin diğerine üstünlüğü mevzuubahis değildir. Bu hususta en çok söz konusu edilen, ‘Erkekler kadınlar üzerine kavvâmdır (idareci ve hâkimdirler)’ [1] âyeti daha yakından incelendiğinde, erkeğin mutlak bir üstünlüğünden ziyade her iki cins…
KENAN DEMİRTAŞ – I – HZ. Ömer (r.a.) anlatıyor: “Cahiliyet devrinde kadına hiçbir değer vermezdik. İslâm gelip Allah’ın onlardan bahsettiğini görünce, onların üzerimizde bazı hakları olduğunu gördük.” [1] Hz. Ömer’in oğlu Hz. Abdullah ibnu Ömer de (r.a.) biraz farklı bir itirafta bulunuyor: “Biz Resulullah devrinde kadınlara söz söylemekten ve dilediğimiz gibi davranmaktan, hakkımızda vahiy iner korkusuyla çekinirdik. O vefat edince istediğimiz gibi konuşup davranmaya başladık.” [2] Bir sonraki kuşakta ise değişim daha bir bel…
Asr-ı Saadette ve Hulefâ-i Râşidîn döneminde kadınların gerek cemaatle namaz kılmak, gerekse ilim öğrenmek için devam ettikleri ve bu duruma asla engel olunmadığı, yaygın şekilde bilinen bir gerçektir. Sorularla İslâmiyet sitesinde “Hz. Peygamber kadınlara perde arkasından mı ders verirdi?” şeklinde bir soruya cevap olarak hazırlanan aşağıdaki makalede, bu konuyla ilgili birçok hadis’e ve ilmî tesbitlere yer verilmiştir. Bu tesbitler arasında, ♦ kadınların mescidde kendilerine ayrılan yerde namazlarını kılıp hutbe ve sair dersleri di…
Onlarla güzellikle geçinin. Onlardan hoşlanmayacak olsanız da, bakarsınız, Allah, sizin hoşlanmadığınız birşeyde nice hayırlar yaratmıştır. Nisâ sûresi, 4:19 ÜMİT ŞİMŞEK “A llah’ın hanım kullarını mescidlerden alıkoymayın” buyuran Resulullahtan on dört asır sonra kadınların camilere gitme hakkının bulunup bulunmadığını tartışıyor olmamız hiç de iftihar edilecek bir durum ortaya çıkarmıyor. Gerçi çoğunluk bu tartışmaları aşmış durumda; fakat ne kadar azınlıkta da kalsa bazı zihinlerin cami kapılarını kadınlara kapalı tutma konusund…
ÜMİT ŞİMŞEK K adınlar camilere gelsin mi, gelmesin mi? Dinde cevabı açıkça belli olduğu halde yüzyıllardır hararetli tartışmaları tetikleyen konulardan biri de budur. Bu mesele, Diyanet İşleri Başkanlığının kadınları camie çağıran açıklamaları üzerine tekrar gündeme oturdu; bundan sonra da uzunca bir müddet kendisini hatırlatacağa benzer. [1] Resulullah (s.a.s.) zamanında böyle bir problemin olmadığı herkesin malûmu olan bir gerçektir. O zaman kadınların da mescide geldiğini, Resulullahın arkasında namaz kıldığını, hattâ kadınlar me…
İ htilâf ve tefrika, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen Kur’an Buluşmasının ağırlıklı konusunu teşkil eden kavramlar oldu. UTESAV organizasyonuyla düzenlenen Kur’an Buluşmalarının 173’üncüsünde, bir süredir üzerinde durduğumuz ümmetin birliği konusu şu meâldeki Âl-i İmrân sûresinin 105’inci âyetiyle neticeye bağlandı: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra anlaşmazlığa düşüp de parçalananlar gibi olmayın. Onlar için büyük bir azap vardır.” Bu âyetin açıklamaları arasında, günümüzdeki ehl-i İslâm’ın, bilhassa âlimlerimizin İslâ…
İçinizden hayra çağıran, iyiliği teşvik eden, kötülükten sakındıran bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir. Âl-i İmrân sûresi, 3:104 U TESAV’ın bu defaki Kur’an Buluşmasında başlıca konularımız “ümmet, hayır, ma’ruf ve münker” kavramları oldu. MÜSİAD’ın Sütlüce’deki genel merkezinde gerçekleşen 172. Kur’an Buluşmasında, Âl-i İmrân sûresinin 104’üncü âyetini okuduk. “Hayra çağıran, ma’rufu emredip münkerden sakındıran bir topluluk” tanımını tahlil ederken, “hayır” kavramının bir ruh gibi bir Müslüman hayat…
İçinizden öyle bir ümmet bulunmalı ki, hayra çağırsın, iyiliği teşvik etsin, kötülükten sakındırsın. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir. Âl-i İmrân, 3:104 K ur’ân-ı Kerim’in en önemli kavramlarından “emr-i bilma’ruf ve nehy-i anilmünker” kavramları, yarınki (11 Kasım Cumartesi) Kur’an Buluşmasının gündemini teşkil ediyor. İyiliği teşvik edip kötülükten sakındıran bir topluluğun bulunması gerektiğini bildiren âyet-i kerimede, “ümmet, hayır, ma’ruf, münker” gibi hayatî önemi haiz kavramlar yer alıyor. Yarınki 172’nci Kur’an Buluşması…
A k Partinin 10 Kasım için yurdun dört bir yanından Anıtkabir’e ücretsiz seferler düzenlemesi hiçbir tarafta olumlu karşılık bulmadı. Kemalist çevreler bunu “kamuoyunda Atatürk sevgisinin artması üzerine AKP’nin attığı samimiyetten uzak bir adım” olarak nitelerken, Ak Parti muhalifi gayrı-Kemalist çevreler de “AKP’nin gizlediği Kemalist yüzünü ortaya çıkarması” şeklinde yorumladı. Hürriyet gazetesinden Deniz Zeyrek, bu olayın kamuoyundaki yansımalarını şu cümleleriyle özetledi: Haber merkezlerine ülkenin değişik yerlerinden, özellikle de İstan…
Gökler neredeyse üstlerinden yarılıverecek; melekler hamd ile Rablerini tesbih ediyorlar ve yerdekiler için bağışlanma diliyorlar. Şunu da bilin ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Fussılet Sûresi, 42:5 İ MAN bir tılsımdır: O bir kalbe girdi mi, bütün kâinat bir dost meclisi olur. Zerreden yıldızlara her şey candan bir tebessüm takınır. Canlı-cansız ne varsa hepsi insanın yüzüne güler. Hiçbir şey ürkütmez inanan insanı, hiçbir şey ona yabancı gelmez. Çünkü her şey Onun eseri, herkes Onun kuludur. Tablonun göze görünmeyen kısmı ise…
ÜMİT ŞİMŞEK M addenin hayaliyeti ile ilgili yazımızda, bu konudaki iddiaları (1) felsefe, (2) tasavvuf, (3) kelâm açısından kuşbakışı ele alarak bu iddiaların yerini belirlemeye çalışmıştık. Vardığımız sonuçlar özetle şu şekilde idi: İleri sürülen iddia, disiplin olarak kelâm biliminin alanına girmekte, ancak amaç ve yöntem itibarıyla bu bilimle uyuşmazlık göstermektedir. İddialara tasavvuf kaynaklarından delil gösterilmekte; ancak tasavvufun yöntemleri de izlenmemektedir. Ne dereceye kadar tutarlı bir görüş olduğu konusu bir yana bı…