SON EKLENENLER
latest

29 Aralık 2017 Cuma

Yılbaşı yahut darağacının gölgesinde eğlence



ÜMİT ŞİMŞEK
Bir idam mahkûmunun son saatlerini mutlu bir şekilde geçirmesini istiyorsanız, ona yapabileceğiniz en güzel sürpriz, affedildiğini ve az sonra serbest bırakılacağını müjdelemektir. Hattâ, bu arada kendisini tepeden tırnağa giydirip üzerine mükellef bir de ziyafet çekebilirsiniz.
İnfaz ânı geldiğinde, önündeki kapının özgür bir dünya yerine darağacına açıldığını gördüğü zaman kandırılmış olduğunu anlasa bile, zavallı mahkûmun hiç değilse bu dünya üzerindeki son birkaç saatinde mutluluğu yakalamış olması ona yapılmış bir iyilik sayılır mı, sayılmaz mı?
***
Eğer bir idam mahkûmuna ömrünün son saatinde yapılan böyle bir “şakayı” gaddarlık olarak düşünüyorsanız, acele etmeyin:
Her birimiz, bir darağacına çıkmak üzere olduğumuzu bize unutturacak tuzaklarla çevrilmiş bulunuyoruz. Hattâ, infaz saatinin yaklaşması bile bizim için başlı başına bir eğlence vesilesi teşkil ediyor. Haftalar öncesinden başlayan yılbaşı eğlencesi hazırlıkları, güle oynaya ölüme doğru koşmaktan başka nedir ki?
Birkaç saatlik bir eğlence için harcanan emeklerin, ortaya dökülen paraların hesabını bilen yok. Eğlence merkezleri, oteller, televizyonlar tarihî bir güne hazırlanıyorlar! O gün için süslenmemiş bir dükkân, özel olarak aydınlatılmamış bir cadde kalırsa, çağdaş yaşamın şeâir hükmündeki ritüellerinden belki de en önemlisi ihmal edilmiş olur! Havaî fişek gösterileri ise, sıradan düğünlerin bile vazgeçilmez unsurları arasında girmişti; yılbaşı gecesinde, belediyelerimizin de katkısıyla, herhalde kişi başına düşen barut miktarında büyük patlamalar göreceğiz.

27 Aralık 2017 Çarşamba

Eğlenen insanların yaklaşan hesapları


Hesapları yaklaştı; ama insanlar hâlâ gaflette, aldırmıyorlar.
Enbiyâ Sûresi, 21:1
ÜMİT ŞİMŞEK
BİR ŞOK verircesine, hayatımızın gerçekleriyle bizi yüz yüze getiren Kur’ân ifadelerinden birini de bu âyette buluyoruz.
Âyet topyekûn bir hesaptan söz ediyor. Ve bu hesabın pek yakın olduğunu ve yaklaşmaya devam ettiğini bildiriyor.
Fakat insanlığın haline, kendi halimize bakıyoruz:
Umursayan yok.
Herkes gaflette, vurdumduymazlık içinde. Nereden gelip nereye gittiğini kimse düşünmüyor. Yarın ne olacağını bilen yok, ama bunu düşünen de yok.
Eğer önümüze bu dünya hayatı içinde elde edilebilecek büyük bir hedef konsaydı, biz bunu ciddîye alırdık. Meselâ dünyanın güzel bir köşesinde birkaç dönümlük arazisiyle birlikte bir saray vaad edilse ve bunun için yıllar boyu çalışmamız istense, bu fiyatı ödemekte cimrilik göstermezdik. (Bir ara ABD’de, “Kırk Yıl Sonra Nasıl Milyoner Olabilirsiniz?” başlıklı bir kitap satış rekorları kırmıştı!) Oysa, öyle bir mülk, insanın eline, ömrünün büyük kısmını, üstelik en güzel çağlarını harcadıktan sonra geçer ve insan orada göz açıp kapayıncaya kadar geçen birkaç yıl yaşadıktan sonra, kazandığı şeyi ardında bırakıp gider.

26 Aralık 2017 Salı

Dünya malıyla şımaranların sonu




İnkâr edenlere gelince, Allah’ın azabından kurtulmak için onlar ne mallarından bir fayda görürler, ne evlâtlarından. Onlar ateş ehlidir; orada sürekli kalacaklardır.
Onların bu dünya hayatında harcadıkları şeyin durumu, kendilerine yazık etmiş bir topluluğun ekinine isabet ederek onu telef eden gürültülü ve dondurucu bir rüzgâra benzer. Aslında onlara Allah haksızlık etmemiştir, onlar kendi kendilerine yazık edip duruyorlar.
Âl-i İmrân, 3:116-117
İnkâr ve isyan ehlinin neye güvenerek Âlemlerin Rabbine karşı geldiği konusu, 178’inci Kur’an Buluşmasının başlıca gündemiydi.
Dünya çapında yaşamakta olduğumuz hadiselerin de apaçık gösterdiği gibi, para ve taraftar çokluğu, Allah’ın ve mü’minlerin düşmanlarını azdıran başlıca iki unsur idi. Ve bunlar, sadece bu dünyada geçici bir süre için bir değer ölçüsü niteliğini taşıyor, ondan sonra da kayıplara karışıp gidiyor ve sahiplerini Allah huzurunda günahlarıyla baş başa bırakıyordu.
Âyet-i kerimelerde bu konuyla ilgili olarak yer alan apaçık tehditlere toplu olarak göz attık. Bugün İslâm âleminin karşı karşıya bulunduğu düşmanlıkların altında yatan aldanmaların da Kur’ân-ı Kerimin haber verdiği durumdan hiçbir farkının bulunmadığını gördük. Bu arada, Müslümanları maddî güçlerine dayanarak esaret altında tutmaya çalışan kuvvetlere şuursuz olarak yardım etmek anlamına gelen davranışlar üzerinde de durduk.

UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD’ın Sütlüce’deki genel merkezinde gerçekleşen Kur’an Buluşmaları, Cumartesi sabahları 7:00’de kılınan sabah namazı ve onu takiben ikram edilen simit-peynir-çaydan mürekkep bir kahvaltı ikramıyla başlıyor ve 7:30-9:00 arasında sunumlu olarak cereyan ediyor.
Kur’an Buluşmalarında hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.

Ters Piramit: Giriş paragrafı - 4





ÜMİT ŞİMŞEK

Genel olarak, etken fiiller edilgen fiile tercih edilmelidir. Ancak edilgen fiillerin de kullanılacağı yerler vardır. Etken fiiller, olayı doğrudan ve daha anlaşılır bir şekilde anlatırlar, eylemi yapan şeye / kişiye dikkati çekerler; bu bakımdan genellikle daha etkilidirler.
Freni patlayan beton mikseri evin yatak odasına daldı.
İsrail Kudüslü 138 aileyi daha evsiz bırakacak.
Bazan olayın faili değil, nesnesi önem taşıyabilir; yahut dikkati nesneye çekmek veya nesnenin mağduriyetini vurgulamak isteyebilirsiniz. Bu durumda edilgen fiil kullanmak cümleyi daha etkili hale getirir:
Bosna Kasabı Miladic ömür boyu hapse mahkûm oldu.
İlâhiyat Fakültesi mezunlarına öğretmenlik kapısı kapandı.
Giresun’un bir köyünde kullanılan “kuş dili” Dünya Kültürel Mirasına aday gösterildi.
Mülteci çocuklar konusunda Türkiye dünyaya örnek gösterildi.