Kur'an kâinat kitabını okutuyor

Göklerin ve yerin egemenliği Allah’ındır. Ve Allah herşeye kadirdir.

Göklerin ve yerin yaratılışı ile gece ve gündüzün birbirini izleyişinde, selim akıl sahipleri için âyetler vardır.

Onlar ayaktayken de, otururken de, yatarken de Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler: “Bunları boşuna yaratmadın, ey Rabbimiz! Seni bütün noksanlardan uzak tutarız. Sen de bizi ateş azabından koru.

“Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu rezil etmişsindir. Zalimlerin ise hiçbir yardımcısı olmaz.

“Rabbimiz! Bizi ‘Rabbinize iman edin’ diyerek imana çağıran davetçiyi işittik ve inandık. Sen de bizim günahlarımızı bağışla, ey Rabbimiz, kötülüklerimizi ört ve bize iyiler zümresinden olarak ölmeyi nasip eyle.

“Rabbimiz! Elçilerinle bize vaad ettiğin şeyi bize ver; kıyamet gününde bizi rezil etme. Sen zaten vaadinden dönmezsin.”

Âl-i İmrân, 3:189-193

Mü’minlerin toplum hayatı ile ilgili son derece önemli esasları ders veren âyetlerden sonra, Âl-i İmrân sûresinin sonuna doğru, Allah Teâlâ nazarlarımızı manzaranın bütününe çeviriyor ve bütün âlemleri kuşatan rububiyet ve saltanatıyla bizi karşı karşıya getiriyor.

Biz de büyük resme baktıkça günlük hadiselerin ve gelip geçicçi sıkıntıların, o an için ne kadar büyük görünseler de, manzaranın bütünü içinde neredeyse yok denecek kadar önemsiz kaldığını görüyoruz.

Bu arada, Kur’ân-ı Kerim’in bize kâinatı anlatırken kullandığı kelimelerin inancımızı şekillendirmede ve manzarayı doğru olarak görmede hayatî önem taşıdığını fark ediyoruz.

Meselâ Kur’ân göklerden ve yerden bahsederken “yaratılış” kavramıyla bizi tanıştırıyor.

Kur’an Buluşmalarının 213. bölümünde, kâinata bu kavramın ışığında bakmaya çalıştık ve başlıca şu tesbitleri yaptık:

  • Anahtar kelime: YARATILIŞ.
  • Kendi kendine oluş yok, failsizlik yok, tesadüf yok…
  • Yaratılış var, Yaratan var, yaratılan var…
  • Bütün âlem bu kelimenin etrafında döner.
  • “Yaratma” kavramının etrafında, Yaratıcının isimleri belirir. Yaratıştaki hikmetler, mânâlar, gayeler, sanatlar, ilh. görünmeye başlar.
  • Bu kelimeyi değiştirdiğinizde tefekkür sistemi çöker.
  • Müslümanların bilim dili de bunun dışında olamaz.
  • Bu dil kullanıldığında, mahlûkatın dili de çözülür, herşey birer birer gün ışığına çıkmaya başlar.

Bütün bu mânâlar içinde, “Kulları içinde ancak âlimler Allah’tan korkar” meâlindeki Fâtır sûresinin 28’inci âyetini ve bu âyetle ilgili olarak Vehbe Zuhaylî’nin yaptığı şu yorumu hatırladık:

“Burada geçen ‘âlimler’ sadece din âlimleri ve müftüler değildir. Bunlar ümmetine faydalı olmak için kâinatın esrarını ve Allah tarafından yaratılmış şu tabiatı ve tabiattaki varlıkların özelliklerini bilen, varlıkları Yaratıcının azametine delil olarak gören âlimlerdir.”

UTESAV organizasyonuyla düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmaları, MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki yeni genel merkezinde cereyan ediyor. Cumartesi sabahları 7:00’de kılınan sabah namazından sonra konuklara simit-peynir-çaydan meydana gelen bir kahvaltı ikram ediliyor ve 7:30’dan itibaren Kur’an Buluşmasına geçiliyor.

Programın kayıtları https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden de izlenebiliyor.

Programda hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.

213’üncü Kur’an Buluşmasının tam video kaydı:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Yöneticiler hesaba hazırlansın