SON EKLENENLER
latest

5 Şubat 2018 Pazartesi

Mağfiret deryasında bir seher gezintisi

Faize dair şiddetli tehdit içeren ve mü’minleri “kâfirler için hazırlanmış ateş” ile korkutan âyetlerden sonra, bir hayır yarışına çağıran âyet-i kerimeyi okuduk. Bu çağrı, mağfiret ve Cennet çağrısıydı. Bu, bir bakıma, “Siz faiz gibi, Allah ve Resulüne itaatsizlik gibi boş ve tehlikeli işleri bırakın, şu dünya üzerindeki hayatınızı Rabbinizin mağfiretine ve Cennete erişmek için kullanın” mânâsına geliyordu.

UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD genel merkezinde gerçekleşen 184’üncü Kur’an Buluşmasında, Âl-i İmrân sûresinin 133’üncü âyetini okumaya başladık. Ancak “mağfiret” kavramı öylesine derin bir derya idi ki, bir kuşbakışı inceleme bile bütün dersimizi kapladı. Bu arada, günahlardan korunmuş olduğunu bildiğimiz peygamberlerin bile sürekli olarak istiğfar ettiklerine dair birçok âyet ve hadis karşımıza çıktı. Böylece, mağfiret kavramının günah bağışlamaktan da ötede son derece zengin mânâlar ve müjdeler içerdiği sonucuna vardık.

Kur’an Buluşmaları, Cumartesi sabahları 7:00’de kılınan sabah namazı ile onu takip eden ve simit-peynir-çaydan meydana gelen bir kahvaltı ikramıyla başlıyor ve 7:30-9:00 arasında sunumlu olarak cereyan ediyor.

Kur’an Buluşmalarında hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.

4 Şubat 2018 Pazar

Ali Ulvi Kurucu'nun üç duası



ÜMİT ŞİMŞEK
Büyük insanların her biri özel bir görevle gelir, yahut gönderilir bu dünyaya. Görevlerini tamamlar ve dönerler. Döndükleri zaman, arkalarında, geldikleri dünyadan daha farklı bir dünya bırakmışlardır. Onlardan herhangi birinin büyüklüğünü anlamak için, yokluklarını tasavvur etmek, yahut hayalen onlardan önceki zamana dönmek yeter:
Sinan’sız bir dünyada Süleymaniye, Mevlânâ’sız bir dünyada Mesnevî, Itrî’siz bir dünyada bayram tekbiri, Âkif’siz bir dünyada Safahat yoktu. Ve hiç şüphesiz, o eski dünyalardan herbiri, bugünkü dünyaya nisbetle daha yoksul bir dünya idi. O büyük insanların arkalarından baktığımız zaman, onların, bu dünyada eksik olan birşeyleri tamamlamak için yaratıldıklarını görebiliyoruz.
Onlar, bir yönüyle bu dünyaya aittirler ve ondan ayrı düşünülemeyecek bir parçadırlar; bir yönüyle de başka bir âlemin insanlarıdırlar.