Kayıtlar

Eylül 2, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"İstişare et ve tâbi ol"

Resim
K ur’an Buluşmalarının 200’üncü bölümüyle başlayan yeni dönemine tevekkül ile girdik. UTESAV organizasyonuyla gerçekleştirilmekte olan programın bu haftaki konusu, Âl-i İmrân sûresinin şu mealdeki 160’ıncı âyeti idi: Allah size yardım ederse, size üstün gelecek kimse olmaz. Eğer Allah sizi yardımsız bırakacak olursa, Ondan başka size yardım edecek kim var? Onun için, mü’minler yalnız Allah’a tevekkül  etsinler. Kur’ân-ı Kerimde çok geniş şekilde ele alınan tevekkül konusunu tamamen âyet ve hadisler ışığında incelediğimizde, şu sonuçların son derece açık ve kesin şekilde belirlenmiş olduğunu gördük: Âyetler, bir tevhid örgüsü içinde, Allah’ın herşeyi yaratan, herşey bütün teferruatıyla Onun iradesine tâbi bulunan yegâne ilâh olduğuna, Onun dilediği herşeyin mutlaka gerçekleşeceğine, Onun dilemediği hiçbir şeyin hiçbir şekilde başa gelmeyeceğine dair sapasağlam ve tafsilli bir imanı mü’minlerin kalplerinde yerleştiriyor. Allah’ın mü’min kullarına yardım vaad etmiştir. Bu vaad şarta tâbid

Bir gülüşün özeti

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK B ir sinyal gelir minik bir bebeğin kafatasının içinden. Sodyum ve potasyum iyonları yer değiştirir. Elektrik akımı hızla yayılır. Gideceği yere, göz açıp kapayıncaya kadar ulaşır. Yüz siniri, mesajı alır. Yedi bin sinir hattından oluşan ağın, sadece belli bölgelerine iletir sinyali. Belirli hatlar, belirli kaslara mesajı aktarır. Ağzın etrafında, yanaklarda, gözlerin çevresinde kaslar oynaşır. Kaslarla beraber deri harekete geçer. Bebek gülümser. *** O layın geçtiği yer, varlık âleminin en olağanüstü eseridir: insan yüzü. El kadar bir alanda, kâinat estetiğinin bütün orantıları özetlenmiş, güzellik denen büyülü kavram bir cisme bürünüp belirmiştir. İnsan yüzünün bir benzeri yapılmaz. İsterseniz, sayısız sanatçıların hayalgüçlerinin ürünleriyle karşılaştırın insan yüzünü. Uzay filmlerindeki hayalî canlıları tek tek gözünüzün önünden geçirin. Hepsi de kaçınılmaz bir şekilde insan yüzünden yola çıkarak resmedilmiştir ve hepsi de çirkindir onların. İnsan yüzüne benzemeyen bir

Diyanet yöneticisi, cami müdavimi olmalı

Resim
  Bir sade vatandaşımız, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu durumlar karşısında çözümler üreterek bunları “iktidar vaadleri” olarak bir yerlere not ediyor. Kimseye “Şöyle şöyle yapın” demiyor; dese de kimsenin kulak asmayacağını herkes gibi o da biliyor. Sadece, “Üzerimde vebal kalmasın” kabilinden, “Ben iktidara gelince şunu şunu yapacağım” diyerek insanlığa karşı bir vaadde bulunmuş oluyor. Bize de bu vaadleri duyurmak kalıyor. Sade vatandaşımız diyor ki: H erkesin bildiği bir gerçek: Bu dinin direği namazdır; bu ümmetin can merkezleri de camilerdir. Müslümanların kalbi camilerde atar. Namazların camilerde cemaatle kılınmasına Resulullah’ın (s.a.v.) ne kadar önem verdiğini herkes bilir; herkesten daha iyi bilenler de, hiç şüphesiz, Diyanet mensuplarıdır. İşte bu sebepten, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde, özellikle yönetim kademelerinde görev yapan kimselerin herkesten daha fazla namaza ve camilere düşkün olmaları gerekir. Yoksa, cenaze ve Cuma namazları dışında camilerin semti