Kayıtlar

Eylül 23, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kum şeytanı yok, medya şeytanları var

Resim
M eteorolojik bir olay, Batı’nın çanak yalayıcısı medya tarafından dilimize “dust devil”in tercümesi olarak “kum şeytanı” şeklinde sokulmak isteniyor. İnançlı olarak bildiğimiz medyanın da bir kısmı, maalesef, bu deyimi sorgulamadan ve araştırmadan, aynen onlardan iktibas ederek sütunlarına alıyor. Bu olay, havacılık meteorolojisinde “kum hortumu” yahut “küçük kum fırtınası” olarak bilinen hadiseden başkası değildir. Batılıların meteorolojik bir olayı şeytanın adıyla birlikte anması, onlar açısından yadırganacak bir durum olmayabilir. Ancak göklerde ve yerde olup biten herşeyin bütün ayrıntılarıyla Allah’ın tasarrufunda olduğuna iman eden Müslümanlar için, başlı başına bir Tevhid delili ve tefekkür vesilesi olan bir meteorolojik hadiseyi ibret ve hikmet gözüyle seyretmek yerine şeytanın adıyla anmak, Rabbine karşı açık bir nankörlükten ve kendi inançlarını reddeden bir dili kullanmaktan başka ne anlam taşıyabilir? Oysa rüzgâr, Kur’ân-ı Kerim’in pek çok âyetinde, Allah’ın şekilden şekle

"Cinsel yönelimlere" Diyanet hoşgörüsü

Resim
D iyanet İşleri Başkanlığı, kurumlara vereceği manevî danışmanlık hizmetlerinde kişilerin “ cinsel yönelimlerini ” de dikkate alacak. Bu husus, Diyanet İşleri Başkanlığının sitesinde ilgili kişi ve kuruluşların görüşlerine açılan “ Manevî Danışman Ulusal Meslek Standardı ” adlı belgede yer alıyor. [1] Söz konusu belge, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Meslekî Yeterlilik Kurumu arasında imzalanan protokol gereğince, MYK’nın moderatörlüğünde hazırlandı. Belgenin “Tutum ve Davranışlar” başlıklı bölümünde, “manevî danışmanlar” için “ Hizmet alanların sosyal, kültürel, etnik, cinsel yönelim, cinsel kimlik ve engel durumlarına duyarlı olmak ” şartı getiriliyor.

Kâinat, i’lâ-yı kelimetullah için cihad meydanı

Resim
“K elime,” Kur’ân’da 42 defa geçen bir kelimedir. Bunlardan 20’sinde “Allah’ın kelimesi/kelimeleri” şeklinde, İlâhî hüküm, kanun, müjde ve uyarı gibi anlamlarda kullanılmıştır. Bazı âyetlerde ise, kâinattaki bütün varlıkların “konuştuğu” anlatılır. Yerde ve gökte olan herşey sürekli olarak Allah’ı övüp tesbih eder, Allah’tan gelen emirleri dinler; bu arada Süleyman aleyhisselâm gibi bir peygamber de bizim şuursuz varlık olarak gördüğümüz bazı varlıkların dillerini anlar ve onlarla konuşur.

Kâinat, i'lâ-yı kelimetullah için cihad meydanı

Resim
“K elime,” Kur’ân’da 42 defa geçen bir kelimedir. Bunlardan 20’sinde “Allah’ın kelimesi/kelimeleri” şeklinde, İlâhî hüküm, kanun, müjde ve uyarı gibi anlamlarda kullanılmıştır. Bazı âyetlerde ise, kâinattaki bütün varlıkların “konuştuğu” anlatılır. Yerde ve gökte olan herşey sürekli olarak Allah’ı övüp tesbih eder, Allah’tan gelen emirleri dinler; bu arada Süleyman aleyhisselâm gibi bir peygamber de bizim şuursuz varlık olarak gördüğümüz bazı varlıkların dillerini anlar ve onlarla konuşur. Yedi gök ve yer ile bunlarda olan kim varsa Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. Lâkin siz onların tesbihini anlamıyorsunuz. O ise Halîmdir, Gafûrdur. İsrâ, 17:44 Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa, arkasından buna yedi deniz daha katılsa, yine de Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmezdi. Muhakkak ki Allah Azîz ve Hakîmdir. Lokman, 31:27 Süleyman kuşları denetlerken, “Hüdhüdü niye göremiyorum?” dedi. “Yoksa kayıplara mı karıştı? “Ya bana açık

"Aile Bakanlığının adını değiştireceğim"

Resim
*** İ ktidara gelince ilk yapacağım işlerden biri, Aile ve saire Bakanlığının adını değiştirmek olacak. Bunun iki sebebi var: Birincisi, mevcut isim çok uzun; kolay kolay ezberlenmiyor, ezberlense hatırda kalmıyor, kalsa bile bir müddet sonra o da değiştiği için ezberlemek de bir işe yaramıyor. İkinci ve daha önemlisi: “Aile” ismi cinsiyet çağrıştırıyor. Aile dendiğinde ilk akla gelenler anne ile babadır, yani bir kadın ile bir erkektir. Çocuk dediğinizde hemen sorarlar, “Kız mı, erkek mi?” diye. Daireyi genişlettiğiniz zaman akla gelen anneanne, babaanne, hala, teyze, amca, dayı gibi isimler de hep cinsiyet ifade eden isimler olduğu için, İstanbul Sözleşmesine göre bunların tümünün birden kökünü kazımamız gerekiyor. Bu mülâhazalar ışığında Aile Bakanlığına “Toplumsal Cinsiyet Bakanlığı” adını versek ne olur? Herşeyden önce, bütün kanunlarımızın ve hattâ Anayasamızın üzerinde güç sahibi olan İstanbul Sözleşmesinin ruhunu bu isimde yansıtmış oluruz. Çünkü bu isim erkek ve kadınlarla bir

Kışlada toplumsal cinsiyet eğitimi

Resim
B edelli askerlik yapacak olan yarım milyonun üzerinde er, feminist endoktrinasyona tâbi tutulacak. Erlere, 21 günlük mecburî eğitimleri sırasında, “kadına yönelik şiddetle mücadele” adı altında, İstanbul Sözleşmesinin getirdiği “toplumsal cinsiyet eşitliği” eğitimi verilecek. Bütün bedelli celplerinde uygulanacak olan mecburî eğitim, kışlalarda verilecek. Bu konuda Millî Savunma Bakanlığı ile güçlü bir şekilde anlaşmaya varıldığını açıklayan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk şöyle dedi: