Kayıtlar

Ekim 14, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnsan şeytanlarının imzasını taşıyan haberler

Resim
İşte bu ancak şeytandır ki, dostlarıyla sizi böylece korkutur. Siz ondan korkmayın; eğer mü’min iseniz Benden korkun. İnkârda yarışanlar seni tasalandırmasın. Onlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Allah ise onları âhirette büsbütün nasipsiz bırakmak istiyor. Onlar için ancak büyük bir azap vardır. İmanlarını inkârla değiştirenler bununla Allah’a hiçbir zarar vermiş olmazlar. Onlar için acı bir azap vardır. Âl-i İmrân, 3:175-177 Y üce Allah, Müslümanların içine korku düşürecek şekilde söylentiler yayanları “şeytan” olarak vasıflandırıyor. Ve Müslümanlardan onların söylentileri için asla tasalanmamalarını istiyor ve “Siz onlardan korkmayın, Benden korkun” buyuruyor. Kur’an Buluşmalarının 206’ncı bölümünde okuduğumuz âyetlerin ana konuları bu noktalarda düğümleniyordu. Konuyla ilgili İlâhî ikazlardan çıkardığımız netice, şeytanların özellikleri hakkında şöyle bir liste ile bizi karşı karşıya getirdi: Şayia çıkarmak, haber uydurmak, Düşmanın propagandasını yapmak, düşman hakkında korkutuc

Toplumsal cinsiyet: ailesiz toplum projesi

Resim
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” adı altında sahneye konan ve milletimizin bütün değerlerini temelden yok etmeyi hedef alan projenin çok az kimse farkında. Bu pek az kişilerden biri olan Milat gazetesi yazarı Ufuk Coşkun da, orijinaline  https://www.milatgazetesi.com/ufuk-coskun/ailesiz-toplum-projesi/haber-182566 adresinden ulaşabileceğiniz yazısında, feryadını sağır kulaklara işittirmeye çalışıyor: UFUK COŞKUN W eber, “Kapitalizmin gelişiminin önünde en büyük engel ailedir” demişti. Buradan hareketle Alfred Kinsey adında -Rockefeller Foundation tarafından desteklenen- bir zoolog/sapık, 1947’de İndiana Üniversitesi bünyesinde, Cinsellik Araştırmaları Enstitüsünü kurup, 1948 yılında bir araştırma raporu yayınladı. Medya, araştırmaya büyük ilgi gösterdi. Öyle ki; 1955 yılında araştırmanın ikinci etabının sonuçları yayınlanınca Amerika Barolar Birliği, Amerika ceza kanunlarını değiştirmek zorunda kaldı. O güne kadar Amerikan ceza sisteminde “suç” olarak kabul edilen zina, çocuk erotizmi, k

Resulullah'ın mescidinde kadınlar

Asr-ı Saadette ve Hulefâ-i Râşidîn döneminde kadınların gerek cemaatle namaz kılmak, gerekse ilim öğrenmek için devam ettikleri ve bu duruma asla engel olunmadığı, yaygın şekilde bilinen bir gerçektir. Sorularla İslâmiyet sitesinde “Hz. Peygamber kadınlara perde arkasından mı ders verirdi?” şeklinde bir soruya cevap olarak hazırlanan aşağıdaki makalede, bu konuyla ilgili birçok hadis’e ve ilmî tesbitlere yer verilmiştir. Bu tesbitler arasında, ♦ kadınların mescidde kendilerine ayrılan yerde namazlarını kılıp hutbe ve sair dersleri dinledikleri, ♦ namaz bittiğinde önce kadınların çıkması için Resulullah (s.a.v.) ile erkeklerin bekledikleri, daha sonra kadınlar için özel bir kapı tahsis edildiği, ♦ kadınları erkeklerden ayıran bir perde v.s. gibi birşeyin bulunmadığı, ♦ kadınların da sohbetlere aktif şekilde karışarak soru sorabildikleri, hattâ itiraz edebildikleri, ♦ bu sayede toplumda erkeklerle tartışabilen, onları eleştirebilen, kendilerine danışılan ve insanlara yol gösteren kadın

Millî Eğitime TED bakacak

M illî Eğitim Bakanından sonra, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulunun üç üyesi de Türk Eğitim Derneği (TED) bağlantılı çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tayin edilen Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulunun üyelerinden Selçuk Pehlivanoğlu, TED’in internet sayfasından yaptığı açıklamada, diğer kurul üyelerinden Prof. Dr. Öktem Vardar’ın TED Üniversitesi kurucu rektörü ve mütevelli heyet üyesi, Prof. Dr. Ümran İnan’ın ise TED Ankara Koleji mezunu olduğunu müjdeledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Millî Eğitim Bakanlığına getirdiği Ziya Selçuk da TED Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı. Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyesi Selçuk Pehlivanoğlu’nun http://www.ted.org.tr adresindeki TED internet sitesinde yaptığı açıklama şöyle: TED Ailesinin Değerli Üyeleri, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün talimat ve himayeleriyle kurulmuş olan Derneğimizde arkadaşlarımla yıllardır bu güzel vatanının evlatlarına daha nitelikli ve çağdaş bir eğitim hakkı verilmesi

İzafî adaletin görünmeyen yüzü

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK S adece adalet-i mahzanın tatbikine imkân bulunmayan durumlarda istisnaî olarak uygulanabilecek bir ilke olan izafî adalet hayatımızın bir parçası haline gelmiş bulunduğundan, kural tersine dönmüş bulunuyor: Artık izafî adalet mümkün olduğu müddetçe adalet-i mahzanın uygulanamayacağı telâkkisi bize daha âşinâ geliyor. Belli ki, bir süre sonra bugünü arayacağımız günler de gelecek, “Adalet olsun da izafîsinden oluversin” diye yakınmaya başlayacağız. İzafî adaletin sakıncaları üzerinde çok söz söylenebilir, nitekim kulak veren olmasa bile söyleniyor da. Fakat onun görünen zararlarından başka, bir de için için işleyen bir tahribatı daha var ki, hem farkına varmamız, hem farkına varsak bile umursamamız, hem de umursayacak olsak bile tamirine teşebbüs etmemiz hiç de kolay olacağa benzemiyor.

Eğitimciler ve yöneticiler için tükenmez bir hazine

Resim
M ağlûbiyetle sonuçlanan Uhud harbinin ertesi günü, Resulullah mü’minleri yeni bir sefer için çağırdı. Ancak bu sefere sadece birgün önceki savaşa katılmış olanlar katılacaktı. Çoğu ağır şekilde yaralı olan bu insanlar, hiç tereddütsüzce Resulullah’ın arkasına düşüp yola çıktılar. Bu arada müşrikler de muzaffer bir şekilde Mekke’ye dönerken akıllarına “Biz niye Müslümanların işini bitirmeden dönüyoruz ki?” fikri düşmüş ve yarım bıraktıkları işi tamamlamak üzere Medine’ye dönmeye karar vermişlerdi. Ancak Müslümanların daha önce davranıp onların peşine düştüğü haberi gelince müşrikleri korku bastı ve çareyi dönüp kaçmakta buldular. Beşer tarihinin benzerini görmediği bu muhteşem tablo, Allah’ın ve Resulünün eğitim metodundaki harikulâdeliği ortaya çıkarıyor: Düşmanın karşılaşmaya bile cesaret edemediği muzaffer ordu, bir gün öncesinin mağlûp ordusundan başkası değildi. Önceki mağlûbiyetin sebebi itaatsizlik idi. Fakat Allah’ın Resulü (s.a.v.), Allah’tan gelen bir rahmet sebebiyle, onlara