Kayıtlar

Ekim 28, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ümmet-Sünnet ilişkisini pekiştirmek

Ünlü hadis âlimi Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, ümmet-sünnet ilişkisini inceleyen yeni bir yazı kaleme aldı. Hoca bu yazısında sünneti, ümmetin varlık sebebi olarak açıkladı ve “Sünnetin olmadığı yerde ümmet de yoktur” dedi. Yazıdan satırbaşları: *** Kur’an-ı Kerim’i kendisinin koruyacağını açıkça bildiren Yüce Allah, Kur’an’ın en özgün yorumu demek olan Sünnet’i de dolaylı olarak (zımnen) koruyacağını bildirmiş olmaktadır. Bu korumada vasıta Ümmet-i Muhammed’dir. Yani Yüce Allah sünnet’in korunmasını ümmet’e havale etmiştir. *** Ümmetin geçmiş hizmetlerine hizmet katmak ve zenginleştirmek varken, kültürel savaşın yorgunları hatta satılmışları gibi, bilgi ve belgeleri yenilmişlik psikolojisi içinde uydurma olmakla, çağa ve akla uygun olmamakla vs. alelacele suçlayıp devreden çıkarmaya çalışmak, kendilerinin yaptıklarının dışında kimsenin emeğine saygı gösterme ihtiyacını hissetmemek, kişisel planda ilim adamı kimliğine, mensubiyet anlamında da ümmet bilincine yakışmayan yaban bir tavırd

Ezansız Semtler

YAHYA KEMAL BEYATLI K endi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derecede nasip alabiliyorlar mı? O semtlerdeki minâreler görülmez, ezanlar işitilmez, Ramazan ve kandil günleri hissedilmez. Çocuklar Müslümanlığın çocukluk rüyasını nasıl görürler? İşte bu rüyâ, çocukluk dediğimiz bu Müslüman rüyâsıdır ki bizi henüz bir millet halinde tutuyor. Bugünkü Türk babaları, havası ve toprağı Müslümanlık rüyası ile dolu semtlerde doğdular, doğarken kulaklarına ezan okundu, evlerinin odalarında namaza durmuş ihtiyar nineler gördüler, mübârek günlerin akşamları bir minderin köşesinden okunan Kur’an’ın sesini işittiler; bir raf üzerinde duran Kitâbullâh’ı indirdiler, küçücük elleriyle açtılar, gülyağı gibi bir rûh olan sarı sahifelerini kokladılar. İlk ders olarak besmeleyi öğrendiler; kandil günlerinin kandilleri yanarken, Ramazanların, bayramların topları atılırken sevindiler. Bayram namazlarına babalarının yanında g

Münafıkları ortaya çıkaran günler

Resim
B edir zaferinden sonra Müslümanlar yükselen bir güç olarak büyük bir hayranlık toplamış, bunun sonucunda da, samimi olarak hak dini seçenlerin yanı sıra, ikbal peşinde koşan pek çok kimse de Müslümanların safına katılmıştı. Uhud savaşı, 1000 kişilik ordudan 300’ünün münafıklığını ortaya çıkardı. Bu, Resulullah’ın (s.a.v.) arkasında namaz kılan üç kişiden birinin münafık olduğu / olabileceği anlamına geliyordu. Kalplere nüfuz etmek beşerin elinde olmadığına göre, münafıkları teşhis etmek ve onlara yapılacak muameleyi tesbit etmek, Müslümanların elinde değildi. Kur’ân-ı Kerim, hayatın içine inen âyetleriyle, yaşanan olaylar üzerinden bize münafıkları nasıl tanıyacağımızı ve onlara nasıl muamele edeceğimizi öğretti. O gün bugündür, Müslümanların bulunduğu her yerde münafıklar da hayatın bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Bilhassa ikbal günlerinde bu gerçek çok daha açık şekilde ortaya çıkıyor. Ve bizim de Kur’ân’ın bu derslerine olan ihtiyacımız kendisini bütün şiddetiyle hissettiriyo