Kayıtlar

Kasım 18, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kur'an ve Hadis öyle demiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesinde yaptığı konuşmadan: “ Kadın ailenin hem ayrılmaz bir parçası hem de lokomotifidir. Aile, kadın ve erkeğin ortaklığında devam eden hayati bir meseledir. Öyle sanıldığı gibi geçim işlerinin erkeğe ev işlerinin kadınlara yüklenmesi söz konusu değildir.” Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’den: Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. [1] Resulullah’ın (s.a.v.) hadis-i şeriflerinden: Hepiniz yöneticisiniz ve yönettiklerinden sorumlusunuz. İmam (devlet başkanı) bir yöneticidir ve halkından sorumludur. Her adam ailesinde yöneticidir ve yönettiklerinden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve yönettiklerinden sorumludur. Hizmetçi / işçi de patronunun malında y

Ailesiz toplum 3 - Kinsey skalası, toplumsal cinsiyet eşitliği

Resim
AHMET H. ÇAKICI https://ahmethakancakici.blogspot.com/ Üçüncü Bölüm I skartaların kendi kendilerine yok olabilmeleri için farklı hikayelere ihtiyaç var demiştik. 3-Alternatif Hikayeler İstanbul Sözleşmesi: Alternatif Hikayeler ya da Farklı Aile Formlarının Çatı Metni Dünyada ilk olarak İstanbul’da, Türkiye’nin (hem de şerhsiz) imzaladığı bir sözleşme olduğu için İstanbul Convention (Sözleşmesi) adını alan bu çalışma, daha şimdiden (şerhler koyarak da olsa) 44 ülkenin imzaladığı dünya çapında bir projeye dönüştü. İstanbul Sözleşmesi, II. Dünya Savaşı sonrasında cephelerde eriyen erkek nüfus nedeniyle ortaya çıkan işçi ihtiyacını, kadınları sanayiye çekerek kapatmaya çalışan sermaye destekli projelerden biri olan cinsiyet eşitliği projesinin devamı olarak düşünülebilir.  Zeminini 1957 yılında Avrupa Birliği çerçevesinde imzalanan Roma Anlaşmasının 119. Maddesindeki “Kadın Erkek Eşitliği”nden, fikri altyapısını Alfred Kinsey’den, dinamizmini feminist hareketlerden, lojistik desteğini büyü

Savaş bitti, imtihan devam ediyor

Resim
U hud savaşı da dünyanın gelip geçici olaylarından biriydi. Başa geldi, yaşandı ve arkasında çağlara ibret olacak dersler bırakarak tarihteki yerini aldı. Bu yılın Ocak ayında okumaya başladığımız Uhud harbi ile ilgili âyetlerin de geçtiğimiz haftalar içinde sonuna geldik. Fakat Kelâm-ı Ezelînin âyetleri hiç tükenmeyen hazinelerinden bize ibretler dağıtmaya devam ediyor. Bu hazinelerden geçen haftaki başlıca nasibimiz ise, hayatın değişmeyen gerçeği “imtihan” ile ilgili uyarılardı. UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD Genel Merkezinde devam etmekte olan Kur’an Buluşmalarının 210. bölümünde Âl-i İmrân sûresinin 186. âyetini okuduk. Âyet-i kerime, imtihanımızın önemli bir bölümünü, “Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve Allah’a ortak koşanlardan pek çok incitici şeyler işiteceksiniz” şeklinde bize hatırlatıyordu. Bu ifadelerde Yahudi ve Hıristiyanların açıkça tarif edilmesi, bize müsteşrikleri, misyonerleri, siyonistleri başta olmak üzere Batı dünyasını hemen hatırlatıyordu. Bu

Ailesiz toplum 2 - İnsansız bir gelecek

AHMET H. ÇAKICI https://ahmethakancakici.blogspot.com/ İkinci Bölüm P eki ne olacak bu kadar işsiz (atık) insan? Muhtemeldir ki, kitleler bu soruya cevap bulması için iki mercie dönüp bakacaklar: Birincisi devletler.  A)        Devletler Karl Marx’tan alıntılayacağım bir kaç kelimeyi buraya taşımak istiyorum . [1] 1700’lerden önce devletler meşruiyetlerini Tanrı’dan alıyorlardı. Kitleler Tanrı’nın halifesi, gölgesi, kulu, temsilcisi olan devlet başkanına ya da Papa’nın kutsadığı krala, Tanrı rızası çerçevesinde itaat ediyor, onun hizmetinde çalışıyor ya da savaşıyorlardı. Aydınlanma Hareketi, Tanrı’yı öldürünce insanları devlet için ölmeye, çalışmaya, fedakarlıkta bulunmaya ikna edebilmenin başka yollarını aradı. Ve “Yüce Millet” miti çerçevesinde “devlet” Tanrı’nın koltuğuna oturtuldu.  Bayrak, vatan, millet, milli marş vs gibi yeni kutsallar üretilerek yeni ibadet biçimleri (törenler) geliştirildi. Devlet rızası ile Tanrı’nın rızası örtüştürüldü. Ancak bu kavramlar çerçevesinde ikna