Bir at bir şiirdir

ÜMİT ŞİMŞEK

Zarafet, çoğu zaman bir narinlik içinde çıkar karşımıza.

O, ekseriyetle bir çiçektir.

Veya bir kuştur.

Yahut güzellerden bir güzeldir ki, incitmemek için dokunmaktan korkar insan.

Kuvvet ise, çoğu zaman bir heybetle, hattâ dehşetle beraberdir.

O, ekseriyetle bir dağ veya bir volkandır.

Veya canlılardan ürkütücü bir yaratıktır.

Yahut gücüyle kabalığın simgesi haline gelmiş bir varlıktır ki, onda zarafetten eser aranmaz.

***

Zarafet ve kuvvet, su ile ateştir.

Onları, ancak zıtları birleştiren bir araya getirir.

Kimden gelirse zarafet ve kuvvet, ancak o dilediği gibi dağıtır bunları.

Bazan da, akılları hayrette bırakacak bir şekilde, bir arada toplayıverir.

***

Bir at bir şiirdir.

Duruşu ayrı güzel, yürümesi ve koşması bir başka zarafettir onun.

Bir at bir kuvvettir.

İnsanın kaldıramayacağı yükleri kaldırır, onun güç yetiremeyeceği işleri yapar.

Bazan şimşekler gibi dalar düşman arasına.

Bazan bir gelin gibi süzülür.

Kuvvetin de zirvesindedir onun her hareketi, zarafetin de.

Herbir eklemi, teknolojiyi âciz bırakan bir harikulâdelikle düzenlenmiştir onun.

Küçük bir ayak tabanı üstünde ağır bir vücudu taşır, yaylandırır ve fırlatır bir sapan gibi.

O harekette hiçbir kabalık görülmez.

Bir kuğunun suda yüzüşü, bir martının havada süzülüşü gibi süzülür çayırlarda at.

O incelik ve zarafet, atın kuvvetinden hiçbir şeyi eksiltmez.

Bir çiçeğin narinliği, bir beygirin gücünü taşır omuzlarında.

Ve o güç, yularını insanın eline verir, güzellikle ona hizmetkâr olur.

***

Bir at bir şiirdir.

Hazret-i Süleyman’ın gözüyle bakanlar, onu bir kitap gibi okur.

Göklerin ve yerin heybetli varlıklarının insana sunuluşundaki güzelliği hayretle seyreder.

Bir koşuş veya bir duruş, onlar için bir dünya olur.

O dünyada bütün kuvvet ve güzelliğin sahibinden eserler görünür.

Ve yalnız O zikredilir.

Hani bir ikindi vakti ona duruşu başka güzel, koşuşu başka güzel atlar sunulmuştu.

Süleyman, “Benim mala olan sevgim, Rabbimi anmaya vesile olması yüzündendir” dedi. Nihayet atlar koşarak gözden uzaklaştılar.

Süleyman “Onları bana geri getirin” dedi. Sonra da onların boyunlarını ve bacaklarını sıvazladı.

Sâd Sûresi, 31-33

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Ramazan'ımız Kur'an ayımız olsun