Kur'ân'ın bize yüklediği farz vazife: tedebbür

Kur’ân-ı Kerimin bize bir farz vazife olarak yüklediği en önemli emirlerinden bir tanesi: tefekkür. Bu, tıpkı namaz, oruç veya zekât gibi, yerine getirilmesi gereken görevlerimiz arasında yer alıyor.

Kur’an Buluşmalarının 245. bölümünde okuduğumuz Nisâ sûresinin 82. âyeti de tefekkürün bir türü olan “tedebbür” vazifemizi bize şu şekilde hatırlatıyordu:

“Onlar Kur’ân’ı tedebbür etmezler mi? Eğer o Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, içinde pek çok çelişki bulacaklardı.”

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşmekte olan Kur’an Buluşmalarının 23 Kasım tarihli oturumunda, bu âyetin ışığında Kur’ân’ın benzersiz yönlerine göz attık.

Kur’ân’ın belli başlı birkaç konuya temas eden bir kitap olmadığını, dünya ve âhiret hayatının bütün safhalarını kuşatan ve temas etmedik bir alan bırakmayan bir kitap olduğunu örnekleriyle gördük.

Âyetlerin iniş zaman ve şekillerine göz attığımızda ise, birbirinden çok farklı zamanlarda ve farklı şartlar altında indiğini, buna rağmen sanki tek bir defada inmişçesine bütünlük arz ettiğini gördük.

Üstelik Kur’ân, muârızlarını sürekli olarak meydan okuyor ve “Eğer bu kitabın Allah tarafından indirildiğine inanmıyorsanız, hepiniz toplanın da onun bir benzerini, hattâ tamamının değil, bir sûresinin benzerini getirin” diyordu.

Kur’an Buluşmalarının 245. bölümününe ait kesintisiz video kaydını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz:

Kur’an Buluşmaları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde Cumartesi sabahları 6:50’de kılınan sabah namazından sonra simit-peynir-çaydan meydana gelen bir kahvaltı ikramını takiben 7:30’da başlıyor ve 9:00’a kadar devam ediyor.

Programda hanımlara da yer ayrılmış bulunuyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Yöneticiler hesaba hazırlansın