Kayıtlar

Mart 3, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Özgürlük mücadelesinin rehber ismi Bediüzzaman

28 Şubat döneminde, Bediüzzaman ve Risale-i Nur’un zulüm karşısındaki tavrı ile ilgili olarak Akit gazetesinin Ümit Şimşek ile yaptığı ve 19-26 Temmuz 1998 tarihleri arasında sekiz gün süreyle tam sayfa olarak yayınladığı röportajın sekizinci bölümü. Ramazan Gözübüyük sordu, Ümit Şimşek cevaplandırdı: – 8 – Bediüzzaman’ı mutlaka bir hocaefendiden mi öğrenmeliyiz? Yoksa başka şekilde, okuyarak da onu tanıyabilir miyiz? Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikasının sonlarında yer alan, peş peşe yazılmış mektuplarında, kendisini görmeye gelip de göremeden dönenlerin bir kayba uğramadıklarını belirterek, “Risale-i Nur’ları okumak, benimle yüz yüze görüşmekten on defa daha kârlıdır. Herbir risale ile, benimle hakikî bir surette görüşmüş olursunuz” diyor. Tabii ki, onu iyi bilen, yıllarca Risale-i Nur’u tetkik etmiş, hattâ Bediüzzaman’ı tanımış ve onunla bazı hatıralar yaşamış olan ve bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip olan kimselerin bu konuda rehberliğini, görüşlerini ve açıklamalarını yabana atmak

Bediüzzaman'dan yamyam kafasına sorular

28 Şubat döneminde, Bediüzzaman ve Risale-i Nur’un zulüm karşısındaki tavrı ile ilgili olarak Akit gazetesinin Ümit Şimşek ile yaptığı ve 19-26 Temmuz 1998 tarihleri arasında sekiz gün süreyle tam sayfa olarak yayınladığı röportajın yedinci bölümü. Ramazan Gözübüyük sordu, Ümit Şimşek cevaplandırdı: – 7 – Üstadın, hatırladığımız kadarıyla “Zalimler için yaşasın Cehennem” sözü var. Bu sözü nerede, hangi maksada binaen söylemişti? 31 Mart olayları sebebiyle tutuklandığı ve yargılandığı Divan-ı Harp Mahkemesinde, beraat ettikten sonra söylemiştir bunu. Duruşmalar sırasında, darağaçlarında sallanan cesetler gözler önündedir. Bir de meşhur bir işkenceleri vardır, “domuz topu” şeklinde. İnsanları, ayakları başına gelecek şekilde top halinde bağlayıp sopayla vurarak yuvarlarlar. Ve Bediüzzaman’a da gelirler birgün gardiyanlar bu işkenceyi uygulamak için. Yalnız bu, Bediüzzaman’ın kendi anlattığı bir hatıra değildir. Orada görev yapan bir gardiyanın, daha sonra “Bekirağa Bölüğünde Neler Gördüm

Kur'an medeniyetinin temel taşı: diğergâmlık

Resim
A rkanızda yetim çocuklar bıraktığınızı farz edin; onların nasıl muamele göreceğini düşünüp endişelenmez miydiniz? Kur’ân-ı Kerim, her bir mü’mini bu konuda bir vicdan muhasebesiyle karşı karşıya bırakıyor. Verdiği ders ise: Kendi yetimlerinize nasıl muamele edilmesini istiyorsanız, yetimlere öyle muamele edin. Nisâ sûresinin 9 ve 10’uncu âyetleri, geçtiğimiz haftaki Kur’an Buluşmasında bizi “diğergâmlık” konusuna getirdi. Bu konudaki âyetlerin ve hadislerin arasında dolaşırken, kendimizi kâh yetimlerin, kâh komşumuzun, kâh anne ve babamızın, kâh yoksulların, kâh mazlumların yerine koyduk. Hattâ, dili olmayan ve derdini anlatamayan hayvanların halini de düşündük. Rahmet Peygamberinin ümmeti üzerinde nasıl titrediğini, onlar için geceler boyu nasıl gözyaşı döktüğünü gördük. Hele bir de Cahiliye döneminde kızını nasıl kuyuya attığını pişmanlık içinde anlatan babanın hüznüne o Rahmet Peygamberinin gözyaşlarıyla nasıl ortak olduğunu görür gibi okuduk, dinledik. Bütün bunlar, Kur’an-ı Kerim

Bizi düşman değil, "dostlar" yaraladı

28 Şubat döneminde, Bediüzzaman ve Risale-i Nur’un zulüm karşısındaki tavrı ile ilgili olarak Akit gazetesinin Ümit Şimşek ile yaptığı ve 19-26 Temmuz 1998 tarihleri arasında sekiz gün süreyle tam sayfa olarak yayınladığı röportajın altıncı bölümü. Ramazan Gözübüyük sordu, Ümit Şimşek cevaplandırdı: – 6 – Ne kişisel olarak, ne de cemaat bazında tanıyamıyor muyuz? Risale-i Nur’u okuyup geçiyor muyuz? Bu konuda çok değişik bir devreye girdiğimizi düşünüyorum. Risale-i Nur’u şu cemaatin veya bu cemaatin malı olarak görmek mümkün değildir. Bu Risale-i Nur’a haksızlık olur. Geçmişte böyle bir devir vardı ve olmalıydı. Çünkü Risale-i Nur insanın elinde bir ateş gibiydi; onu tutmak mümkün değildi. Onu, ancak, bu işi hayatının gayesi edinmiş ve ömrünü o uğurda feda etmiş bir grubun çabaları elden ele ulaştırabiliyordu. Ama bugün Risale-i Nur insanlığa mal olmuş durumdadır. Herkes bu eserlere nüfuz imkânına sahiptir. Bilgisayarınızın başına geçtiğiniz anda, birkaç tuşla herhangi bir konuyu raha