Kayıtlar

Ağustos 25, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Toplumsal cinsiyet, nasıl toplumsal cinnete dönüştü?

“T oplumsal cinsiyet” adıyla anılan musibet kimseye haber vermeden hayatımıza girdi desek yeridir. Kamuoyu olarak, Avrupa Birliği ile asırlık maceramızın bitip tükenmeyen alışveriş ve oyalamaları arasında birtakım belgelere imza attığımızı düşünüyor ve olup bitenlere dönüp de bakmıyorduk. Nasıl olsa yöneticilerimiz bizim değerlerimizi çok iyi bilen kimselerdi; onların ufak tefek bazı hatâları olsa da değerlerimizi temelden sarsacak maceralara teslim olmaları beklenemezdi. Ancak bu sürecin gelip dayandığı nokta, olup bitenlerin farkında olma konusunda yöneticilerimizin de bizden çok fazla ümit bağlanacak durumda olmadığını ortaya çıkardı. Biz neyi imzaladığımızı ve Avrupa karşısında hangi taahhütlerin altına girdiğimizi fark ettiğimizde ateş bacayı çoktan sarmış, Avrupa’nın sefih ahlâk telâkkilerine aykırı inanç, örf ve âdetlerin kökünü bu topraklardan kazıma hedefine yönelik yasal düzenlemeler yapılmış ve yürürlüğe girmiş, devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz eden bir resmî politika

Görmüyor musun kendilerini temize çıkaranları?

Resim
“G örmüyor musun kendilerini temize çıkaranları?” sorusu, geçkiğimiz haftanın Kur’an Buluşmasında bizi zorlu bir nefis muhasebesine sevk etti. Nisâ sûresinin 50. âyetinde geçen bu soru ışığında kendimize baktığımızda, hiç de iç açıcı olmayan manzaralarla karşılaştık. “Ben” veya “biz” diye başlayan böbürlenmeler, kendimize yönelik tenzih ve tazimler hayalimizde canlandı. Kendimize veya mensup olduğumuz topluluklara ve liderlerimize hatâ ve kusur gibi beşerî zaafları kolay kolay yakıştıramadığımızı hatırladık. Her zaman kendimizi haklı, muhalifimizi haksız görme alışkanlığımızın içimizde nasıl yer ettiğini müşahede ettik. Kur’ân’ın ve Hadisin müjdelerini hep kendimize, tehditlerini de muhaliflerimize yönelik olarak algıladığımızı gördük. Bu tesbitlerin medyadan siyasete, ticaretten diyanete kadar hayatın bütün alanlarında geçerli olduğunu müşahede ettik. Yaz döneminin son dersini teşkil eden 234. Kur’an Buluşmasında konumuz Nisâ sûresinin 47-50. âyetleriydi. Her zamanki gibi, bu âyetleri

"Toplumsal cinsiyet" yazıları kitap oldu

T oplumsal cinsiyet adı altında sahneye konan oyunun içyüzünü bütün açıklığıyla ortaya döken bilgiler bir kitapta toplandı. “Toplumsal Cinsiyetten Toplumsal Cinnete” adını taşıyan kitap, Akıl Fikir Yayınları arasında çıktı. Kitapta, sitemizde bu konuyla ilgili olarak yayınlanan yazıların yanı sıra, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun da tam metin olarak yer alıyor. Arka kapak yazısı, kitabu şöyle tanıtıyor: Eskiden kanunlarımız var, kanunlarımızın üzerinde de Anayasa var diye bilirdik. Şimdi bütün kanunlarımızın ve hattâ Anayasamızın da üzerinde İstanbul Sözleşmesi var. Bu sözleşme, bizi “toplumsal cinsiyet” adı verilen bir kavramla tanıştırdı ve kendi inançlarımızın kökünü kendi elimizle bu topraklardan kazımakla bizi yükümlü kıldı. Bu kitapta, neredeyse farkına bile varmadan içine düştüğümüz bu macera ile ilgili soruların cevapları yer alıyor. Ve bu cevaplar, her birimizi çok yakından ilgilendiren bilgiler içeriyor. Belki biraz rahatımız kaçacak, ama bu bilgilerle donanmış olara