Kayıtlar

Eylül 29, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Batının lâmbaları

Sekiz yıl önce öldüğü halde ne komşuları, ne yakınları, ne de tanıdıkları tarafından yokluğu fark edilmeyen bir adamın haberi geçenlerde medyaya aksetti. Aslında bu tür vak’alar en az yılda birkaç defa Avrupa’da cereyan ediyor. Böyle bir vak’a üzerine 2000’li yılların başlarında yayınladığımız yazıyı bir kere daha hatırlıyoruz: ÜMİT ŞİMŞEK H amburglu Wolfgang Dircks, on sekiz katlı bir apartmanın bir dairesinde yalnız yaşayan 43 yaşında bir Alman vatandaşı idi. 1993 yılının sonlarında bir akşam evinde televizyon seyrederken öldüğünde, komşularının bundan haberi olmadı. Ertesi gün de kimse fark etmedi Wolfgang’ın öldüğünü. Ertesi hafta, ertesi ay, ertesi yıl da… “Niçin fark etsinler?” de diyebilirsiniz; Wolfgang’ın borçlarını, otomatik ödeme talimatlı banka hesabı gün geçirmeden ödüyordu. Nihayet beş sene sonra banka hesabı suyunu çekince Wolfgang’ı arayan birisi çıktı. Ev sahibi kirayı almak için gelmiş, ancak zile cevap veren olmamıştı. Kapıyı zorla açıp içeri girdiğinde, televizyon k

Depremi doğru okumak: 1

Aşağıdaki yazı, ’99 depreminden sonra, Ümran dergisinin Kasım 1999 sayısında yayınlanmıştı. Aradan geçen yirmi yıldan sonra tekrar böyle bir yazının tekrar yayınlanmasına ihtiyaç kalmamış olmasını dilerdik. Ne yazık ki, dünyaya bakışımız o günden bu yana gelişmeden ziyade ecnebîleşme yönünde değişim gösterdiği için, bugünkü durumu ele almadan önce, bakış açımızı doğrultmak için söz konusu yazıyı bir kere daha hatırlatmak ihtiyacını hissettik. Günümüz için ayrıca söyleyeceklerimiz de var; onlar da Allah nasip ederse arkadan gelecek ikinci bir yazıda. ÜMİT ŞİMŞEK Az bilmek, çok anlamak: işte en büyük ihtiyacımız. James Ramsey Ullman A ğustos depreminden sonra yerkabuğu ve hareketleri ile ilgili son derece yoğun bir bilgi bombardımanına tutulduk. Saatlerimiz, günlerimiz, gecelerimiz, uzmanları dinlemekle geçti. Onlar bize pek çok şey anlattılar. Ama biz sadece üç basit soruya cevap arıyorduk: Yeni bir deprem olacak mı? Ne zaman? Nerede? İki aylık yoğun bilgi bombardımanından sonra vardığı

Kur'an Buluşmasında "ülü'l-emre itaat" konuşuldu

Resim
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ülü’l-emre de itaat edin. Birşeyde anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onu Allah’a ve Peygambere  havale edin — eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Bu daha hayırlıdır; neticesi de daha güzeldir. “Ü lü’l-emir” ve “itaat” kavramlarını içine alan Nisâ sûresinin 59. âyeti, geçtiğimiz Cumartesi (28 Eylül) günkü Kur’an Buluşmasının konusuydu. UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD genel merkezinde cereyan eden Buluşmada, “ülü’l-emr” ifadesiyle kastedilen heyetler ve yöneticilerle ilgili âyet, hadis ve ulemâ yorumlarını özetledik. Daha önceki Kur’an Buluşmalarında çeşitli vesilelerle ele aldığımız “itaat” kavramını da bu âyetin ışığında ve daha değişik bir açıdan inceledik. Bu arada, okumakta olduğumuz âyet ön planda İslâm toplumunun yönetimini konu olarak alsa da, mânâsının her seviyedeki toplulukların yönetimini de kapsamına alan ve toplum hayatının bütün safhalarında mü’minleri başarı, huzur ve mutluluk yollarına ileten öğütler içer