SON EKLENENLER
latest

26 Ekim 2019 Cumartesi

Tartışma programları hakkında ürperten bir uyarı

Kitapta Allah size şunu da indirmişti: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut alaya alındığını işittiğinizde, onlar başka biz söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Allah ise münafıkları da, kâfirleri de hep birlikte Cehennemde toplayacaktır.
Nisâ Sûresi, 4:140

ÜMİT ŞİMŞEK

ZAMANIMIZ insanının tüylerini ürpertmesi gereken âyetlerden biri de bu âyet-i kerimedir. Bu âyetin uyarısı, insana, imanını bile tehlikeye düşürebilecek kadar büyük bir tehlike karşısında uyanık olma ve sorumluluğuna uygun davranma çağrısı yapmaktadır.

Âyetin emri, herhangi bir yorum veya açıklamaya ihtiyaç bırakmayacak ve herkes tarafından anlaşılacak kadar net ve açıktır:

“Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut alaya alındığını işittiğinizde, onlarla beraber oturmayın!”

Ne zamana kadar?

“Onlar başka bir söze dalıncaya kadar.”

Yani, dininize sataşmadıkları sürece onlarla münasebet kurmanız, ilke itibarıyla yasaklanmış değildir. Ancak dininize, inançlarınıza, dinin emir ve yasaklarına, kutsal değerlerinize, özetle, Allah’ın âyetlerine dil uzatacak olurlarsa, artık onlarla birlikte olamazsınız.

Olursanız ne olur?

“Siz de onlar gibi olursunuz.”

Sizi onlarla görenler, onlardan ayırt edemezler. Siz de onlar gibi görünürsünüz. Sadece görünmekle de kalmaz, orada bulunmakla onların inkâr ve alaylarına sebebiyet vermek, destek olmak, cesaret vermek suretiyle onların suçuna ortak olursunuz. Suçlarına ortak olmak ise, cezalarına da ortak olmak demektir!

Bu şiddetli uyarıdan, bugüne kadar geçmiş olan zamanların tüm hisselerini toplasanız, herhalde bugünün hissesinin onda birini bulmayacaktır. Zira bugün dinî gerçekler inkâr edildiğinde veya alaya alındığında, söz konusu olan topluluklar üçer beşer kişilik ahbap meclisleri değil, milyonlarca kişilik toplumlardır, ülkelerdir, hattâ kıt’alardır.

Asıl ibret alınması gereken nokta ise şurada ki, böyle inkâr ve alaylar, iman ehli olan kimselerin geniş katılım ve destekleriyle mümkün olmaktadır.

Zaman zaman, belirli mihrakların kurcalamasıyla gündeme getirilen dinî konuları düşünün. Bu konulardaki tartışmaların bir dinî gerçeği ortaya çıkardığını, bir meselenin daha iyi anlaşılmasına hizmet ettiğini hatırlayan var mı?

Bazan saatlerce süren horoz dövüşlerinde bu konular güya “masaya yatırılır.” Ekranlarda sözüm ona tartışma programları birbirini izler. Kanallar arasında kıyasıya rekabetler yaşanır. Bu savaşları, konuya açıklık getirenler değil, kavgayı kızıştıranlar kazanır. Kim daha iyi dövüştürürse o daha fazla seyirci çeker. Onun için, bu tür programlarda, konunun çözüme ulaşma ihtimali ufukta görünür görünmez, yönetenlere düşen şey, derhal sözü saptırmak, anlaşılanı anlaşılmaz hale getirmek ve gerilimi yükseltmektir. Dinî gerçeklerin hafife alınması, yozlaştırılması veya düpedüz inkâr edilmesinden daha seri bir şekilde gerilimi hangi şey yükseltebilir? Yayıncının, doğrudan doğruya dine saldırmak gibi bir niyeti olmasa da, en azından gerilimi yükselttiği ve izleyici topladığı için bu yola başvurmaktan hiçbir zaman geri kalmayacağı, gün gibi apaçık ortadadır.

Onlar, kendilerinden bekleneni yapıyor diyelim. Ya biz ne yapıyoruz?

Biz de onlarla beraber oturuyoruz.

Belki onlarla aynı salonda, aynı masa etrafında değiliz. Ama evimizde, televizyonlarımızın başında, onlarla beraber oturuyoruz. Onları izliyoruz.

Yahut onların gazetelerini alıyor, okuyoruz.

Bu suretle, onaylamasak da, onlara destek veriyoruz.

Çünkü bu programlar, diğer bütün programlarda olduğu gibi, seyirci topladıkları için ve seyirci topladıkları sürece var oluyorlar. O yayın organları, okuyucu topladıkları için yayınlanmaya devam ediyorlar.

Bu tür programları yapanlar, o akşam milyonlarca kişinin ekran başına kilitleneceğinden, ertesi gün milyonlarca kişinin—ister öfkeyle, ister taraftar çıkarak olsun—bu programı konuşacağından emin oldukları için bunu yapmaya devam ediyorlar.

Biz ise her seferinde onların beklentilerini haklı çıkarmaya devam ediyoruz.

Hiç şüpheniz olmasın: Eğer dini hafife alan veya inkâr eden programların seyirci toplamayacağını bilseler, onlardan hiçbiri böyle programlar için masraf ve zahmete girmez.

Onun için, “Bu akşam filan konu tartışılacak” diyerek sizi ekran başına çağırdıkları zaman, içinizdeki şeytan sizi ne kadar dürterse dürtsün, eliniz televizyon kumandasına gitmeden önce, kulağınız bu âyetin uyarısına yönelsin.

Bir daha düşünün kimlerle beraber oturacağınızı.

Bir daha düşünün kimler gibi olacağınızı:

Kitapta Allah size şunu da indirmişti: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut alaya alındığını işittiğinizde, onlar başka biz söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Allah ise münafıkları da, kâfirleri de hep birlikte Cehennemde toplayacaktır.

***

Ayetler ve İbretler yayınlandı

20 Ekim 2019 Pazar

Kimlerle beraber olmak isterdiniz?

Mü’minler için en büyük bir müjdeyi içeren bir âyet, 240. Kur’an Buluşmasının iki ana konusundan biriydi. Bu âyette, Allah’a ve Peygambere itaat edenlere peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salih kimselerin komşuluğu vaad ediliyordu.

Bir diğer konumuz ise, İslâmiyette hayatî önemi haiz bir yeri bulunan öğüt konusu idi. Bu konuyla ilgili olarak okuduğumuz âyet ve hadislerin ışığında şu tesbitleri yaptık:

  • Doğru yolu bulamayışlarının sebebi: öğütlere kulak tıkamaları.
  • Hidayet Allah’tan / ancak bu keyfî bir şekilde değil, kulun tercihine bağlı olarak tecellî eden bir iradedir; Allah’tan gelecek bir hidayete liyakat kazanmak için, kul öğüte kulak vermekle yükümlüdür.
  • Öğüte kulak tıkamanın cezası ağırdır; kulak vermenin mükâfatı ise çok büyüktür / kim olursa olsun ve günahı ne kadar büyük olursa olsun, öğüte kulak vererek hidayete hak kazanan kimse, bütün günahlarını affettirdikten başka, hayallere bile sığmayacak kadar büyük ve ebedî mükâfatlara erişir; bu Allah’ın kullarına apaçık vaadidir.
  • Bu kapı, nefes alıp vermekte olan herkese, ardına kadar açıktır.
  • Doğru yolu bulamayışlarının sebebi: öğütlere kulak tıkamaları.

UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşen 240. Kur’an Buluşmasının tam video kaydını şu bağlantıda izleyebilirsiniz:

Kur’an Buluşmaları, Cumartesi sabahları 7:00-7:30 arasında sunulan ve simit-peynir-çaydan meydana gelen kahvaltıyı takiben 7:30’da başlıyor ve 9’a kadar devam ediyor.

Kur’an Buluşmalarında hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.