Bir güncelleme öyküsü: "toplumsal cinsiyet" tuzağı
İlk olarak 19 Eylül 2018’de bu sütunlarda yayınlanan aşağıdaki yazıyı, cinsel sapıklıkların yeniden güncellik kazandığı bugünlerde, konunun ana hatlarını ve nereden gelip nereye gittiğini göstermesi bakımından, derli toplu değerlendirmelere yardımcı olması niyetiyle yeniden yayınlıyoruz. ÜMİT ŞİMŞEK “T oplumsal cinsiyet,” Batı dünyasındaki orijinal adıyla “social gender,” mahut İstanbul Sözleşmesiyle birlikte lisanımıza girdi. Ama iyi niyetle girmedi, girdikten sonra da hiç rahat durmadı. Öz be öz feministlerin malı olan bu deyim, feminizmin temel kavramlarından biri olarak tedavüle sokulmuştu. LGBT şemsiyesi altında yer alan sapık cereyanlar namuslu insanları damgalamak suretiyle kendi sapıklıklarına yol açmak için nasıl “homofobi” şeklinde bir kavram uydurdularsa, [1] aynı yolun yolcusu olan feministler de kuşatmayı bir başka koldan tamamlamak üzere bu tabiri geliştirdiler. İnsanları kadın ve erkek olarak birbirini tamamlayıcı iki varlık şeklinde açıklayan biyolojik cinsiyet vakıası