Habil ile Kabil kıssasından günümüze dersler


*

Mâide sûresinin 27-31. âyetlerini okuduğumuz 293. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı


Âdem aleyhisselâmın oğullarından ikisi arasındaki bir anlaşmazlık, insanlık tarihindeki ilk cinayetin sebebi olmuştu. Mâide sûresinde bu hadise bize bir ibret dersi olarak anlatılıyor.

UTESAV’ın düzenlediği Kur’an Buluşmalarının 293. bölümünde okuduğumuz âyetlerde bu kıssayı, içerdiği en önemli ibret dersleriyle birlikte okumaya çalıştık.

Konumuz olan Mâide sûresinin 27-31. âyetlerinin meâli:


Onlara Âdem’in iki oğlunun kıssasını dosdoğru oku. Onlar birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. Kurbanı makbul olmayan, diğerine “Seni öldüreceğim” dedi. O ise “Allah ancak takvâ sahiplerinin ibadetini kabul eder,” cevabını verdi.

“Sen beni öldürmek için bana el kaldırsan da, ben seni öldürmek için el kaldırmayacağım. Çünkü ben Âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.

“İstiyorum ki benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş ehlinden olasın. Zalimlerin cezası işte budur.”

Böylece, nefsi ona kardeşini öldürmeyi hoş gösterdi; o da onu öldürüp hüsrana düştü.

Sonra Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini ona göstermek için, yeri eşeleyen bir karga gönderdiğinde, o “Yazıklar olsun bana!” dedi. “Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtemedim!” Böylece, ettiğine pişmanlık duyanlardan oldu.


Sahih kaynaklara dayanmayan rivayetlere girmeksizin yaptığımız müzakereden çıkardığımız neticelerin başlıcaları şöyle idi:

  • Nefis, Kur’ân’ın Yusuf aleyhisselâmdan naklen bildirdiği gibi, kötülüğü emreder.
  • Bu bakımdan, emir ve komuta nefse bırakılmamalı; nefis terbiye edilerek Allah ve Resulünün gösterdiği sınırlar içinde tutulmalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, nefis pek çok İlâhî hakikatlerin anlaşılmasına, Allah’ın nimetlerinin tanınarak şükür ve ibadet vesilesi olmasına hizmet eder.
  • Kıssanın konusu olan iki kardeşin ikisi de peygamber evlâdı idi. Ancak bir soya, bir büyük zâta, bir topluluğa, ilh. mensubiyetin kişiye Allah katında bir değer kazandırmadığını ve hiç kimse için bir teminat teşkil etmediğini, bir kere daha bu vak’a vesilesiyle görmüş bulunuyoruz. Sonuçta herkes kendi kazandığıyla muamele görecektir.
  • Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etme yükümlülüğü herkes için aynı derecede geçerlidir ve bu durum Allah’ın kâinata yerleştirmiş olduğu tekvinî kanunları da içermektedir. Şu veya bu soydan olmak Allah’ın teşriî kanunlarına riayet mecburiyetinden kişiyi kurtarmadığı gibi, tekvinî kanunarına riayet yükümlülüğünden de kurtarmaz.
  • Allah’ın takdirine razı olmamak, kişiyi felâketlerin en büyüğüne sürükleme istidadını taşıyan bir suçtur. Bizi bu konuda bir tercihle karşı karşıya bırakan durumlar hayatın her alanında her zaman karşımıza çıkabilir. Kıssadan alınacak en önemli derslerden biri de bu olsa gerektir.

Kur’an Buluşmalarının 293. bölümüne ait kesintisiz video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla Erdemli Hayat projesi kapsamında gerçekleştirilen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılmakta olan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi sabahları 7:30-8:30 arasında canlı olarak yayınlanıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü