Develerden önce tavşanlar vardı
ÜMİT ŞİMŞEK 1859 yılında, Thomas Austin adında bir İngiliz, avlanmak için Avustralya’ya iki düzine tavşan getirtmişti. Sadece iki düzine tavşan! Fakat tavşanlar, İngilizlerin avlanma yeteneklerinin çok üstünde bir hızla çoğalmaya başladılar. 10 yıl içinde eriştikleri nüfus, yılda 2 milyon tavşan avlamakla bile baş edilemeyecek bir seviyeye ulaştı. 1920 yılında, henüz kıt’aya gelişlerinin üzerinden yetmiş sene bile geçmemişken, tavşan nüfusu 10 milyarı bulmuştu. İngilizler, akla gelen her türlü vahşî yöntemle defalarca tavşan katliamları gerçekleştirdiler: Buldozerlerle yuvalarını dağıtıp tavşanları parçaladılar, sularını zehirlediler, hayvanlara virüs bulaştırdılar. 3 bin 237 kilometre uzunluğunda bir çit yaptılarsa da, tavşanların kimi bu çitin üstünden atladı, kimi altını kazdı, yine gideceği yere ulaştı. Bu amansız savaşta tavşanların verdiği hasar, arazide erozyon ve göçüklere kadar uzanıyordu. İnsanlar ise, zehirledikleri tavşanları avlamak suretiyle sonuçta kendi kendilerini zeh