Kayıtlar

Ocak 19, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu resimdeki minareyi bulun!

Resim
Bir yerin İslâm beldesi olduğunu gösteren en önemli alâmetlerden biri, orada yükselen minarelerdir. Bu bakımdan, ecdadımız, fethettikleri yerlerde önce camileri inşa eder, sonra hayatı onun etrafında örecek şekilde imar faaliyetine girişirlerdi. Zamanımızda ise yükselen binalar arasında İslâm mabedleri ya görünmeyecek hal alıyor, ya da hiç yer bulamıyor. Kadıköy ilçesinin semtlerinden birine ait olan bu resimde, bir yerlere saklanmış şekilde bir minarecik var. Gerçi çok şükür bu semtimizde ezan sesi mükemmelen işitiliyor; fakat camii bulmak o kadar kolay değil. İsterseniz bir de siz deneyin; bakalım minareyi kaçıncı dakikada bulacaksınız. (Zorlanırsanız, aşağıdaki resmi sağ tıklayarak AYRI BİR SEKMEDE açın, sonra açılan resmin üzerini tıklayarak iyice büyütün.)  

Bir varlık, bin şahit

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK Y eryüzündeki canlıların en büyüğü balinadır. Onları ve köpek balıklarının en büyük cinslerini, gözle ancak görülebilecek kadar küçük planktonlar besler. Hattâ, yavrulu bir balina, bu mikroskopik besinle kendi karnını doyurduğu gibi, aynı besinden hergün yüzlerce kilo süt çıkarıp yavrusuna sunar. Bu beslenişte ve bu ikramda, en büyüğü en küçüğe muhtaç eden ve en küçükten en büyüğü çıkaran bir kudretin eseri görünür. ♦♦♦ U nsurlar arasında en zayıfı havadır. Ağırlığıyla bizi ezmez, yüzümüze çarptığında incitmez, elimizle ittiğimizde bize direnmez. Ama onu, bir de Rabbinden emir aldığı zaman seyredin: Fırtınalarla, hortumlarla, kasırgalarla denizleri kaynatır, binaları yıkar, şehirleri yerle bir eder. Felâketlerin en büyüğü, en zayıf unsur vasıtasıyla gelir. Bu şahlanışta, en kuvvetliyi en zayıf karşısında boyun eğdiren bir izzet ve hâkimiyetin eseri görünür. ♦♦♦ E trafımızdaki canlılar arasında en hakir görüleni, böceklerdir. En ince san’at onların işlediklerinde, en muhteşe

Sıfatlar âlemine giriş

Resim
R isale-i Nur ile Tefekkür Derslerinin dördüncü bölümünde İlâhî sıfatlar âlemine kısa bir giriş yaptık. Kâinattaki her varlığa ve her olaya bir eser gözüyle bakmak suretiyle başladığımız tefekkür yolculuğu, ilk aşamalarda bizi İlâhî fiillerin ve Esmâ-i Hüsnânın âlemlerine götürmüştü. İlâhî sıfatları incelerken ise, kendimizi, bütün kâinatı ihata eden ezelî hakikatlerle kuşatılmış halde bulduk. Yerde veya göklerde, dünyada veya âhiret âlemlerinde her neye bakacak olsak, o baktığımız şey, bizi bütün varlık ve olaylarda eserini gösteren adalet, hikmet, rahmet, kerem, celâl, cemal gibi İlâhî sıfatların tecellîleriyle karşı karşıya getiriyordu. Bu incelemelerimiz sırasında, Hz. İbrahim aleyhisselâmın Nemrud’a karşı kullandığı “cüz’î tecellîlerden küllî tecellîlere intikal” metodunun Risale-i Nur’da ve bilhassa Onuncu Sözde son derece etkili bir şekilde kullanılmış olduğunu gördük. Seminerin video kaydını şu bağlantıdan izleyebilirsiniz: Seminerde kullanılan sunum dosyasını PDF olarak indirm

"Yoksa onlar cahiliyet devrinin hükmünü mü arıyorlar?"

Resim
“B iz sana, insanlar arasında Allah’ın gösterdiği şekilde hüküm vermen için, kitabı hak ile indirdik. Onun için hainlerden taraf olma” buyuruluyor Nisâ sûresinin 105. âyetinde. Ve bu âyet-i kerime, hayatın bütün alanlarını Kur’ân’ın ahkâm sınırları içine alıyor. Şahsî hayatımızda, aile hayatımızda, sosyal ilişkilerde, sanatta, ticarette, siyasette, Kur’ân’ın bize öğrettiği adalet, ahlâk ve fazilet esaslarını kendimize mutlak rehber yapmamızı istiyor. Bundan yüz çevirenleri de “Yoksa onlar cahiliyet devrinin hükmünü mü arıyorlar?” diye azarlıyor. Bu âyet-i kerime, geçtiğimiz haftaki Kur’an Buluşmasında okuduğumuz Nisâ sûresinin âyetleri arasında yer alıyordu. Bu âyetleri, aynı konuyla ilgili diğer âyet ve hadislerle okuduğumuzda, Kur’ân ile nefes alırcasına bir hayat sürmemizin gerekliliği bir kere daha gözlerimizin önüne serildi. UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde 18 Ocak Cumartesi sabahı gerçekleşen 253. Kur’an Buluşmasında Nisâ sûresinin 104-109. âye