Kayıtlar

Şubat 16, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uluslararası hukuk, İstanbul Sözleşmesi ve meşruiyetimiz

Resim
Milli Gazete yazarı Mücahit Gültekin, İstanbul Sözleşmesinin kabulü ile başlayan maceranın bugüne kadar nasıl geldiğini ve hangi hedeflere doğru adım adım ilerlediğini, son derece açık ve net ifadelerle dile getirmiş. Sonuç: tüyler ürpertici! Ama bugün geldiğimiz noktayı da bundan on sene önce bize anlatan olsaydı, büyük çoğunluğumuz bunu bir komplo teorisi olarak elinin tersiyle iterdi. Gültekin’in yazısında ise, “bugünden açık şekilde görünen yakın geleceğimiz” var. Orijinaline https://www.milligazete.com.tr/makale/3668608/mucahit-gultekin/uluslararasi-hukuk-istanbul-sozlesmesi-ve-mesruiyetimiz adresinden ulaşabileceğiniz yazıyı bu sütunlarda da dikkatlerinize sunuyoruz: MÜCAHİT GÜLTEKİN Türkiye’de LGBT yapıların 2003 yılında yaptığı ilk “Onur”Yürüyüşüne 30 kişi katılmıştı. 2014 yılında yapılan yürüyüşe ise 50 bin kişikatıldı. İstanbul’da başlayan yürüyüşler zamanla Van, Diyarbakır, Mersin,Malatya, Ankara, Eskişehir vs. birçok şehre yayıldı. Aynı yıllar arasında “aile kurumu” ise

Keriz avcıları uzayda!

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK B izim bir Sülün Osman’ımız vardı, uygun müşteri bulduğu zaman, yerde olan herşeyi satardı. Galata kulesi, Galata köprüsü, Boğaz köprüsü, Dolmabahçe saat kulesi, tramvay, vapur, uçak gemisi gibi nice eşya onun elinden kaç defa gelip geçmiştir. Son çeyrek yüzyılda ise gökte olanları satmak moda oldu. Artık gezegenler parselleniyor, yıldızlar satılıyor, satılamayan evlâtlık veriliyor, ulaşılamayacak kadar sapa yerde olanlarına da müşterilerin isimleri konuluyor. Bu maharetli tüccarların sayesinde, bugün Dünya üzerinde yaşayan 4 milyondan fazla insan için mehtaplı geceler çok daha farklı bir anlam ifade ediyor. Onlar Ay’a baktıkları zaman, oralarda bir yerde kendi arsalarının bulunduğunu düşünüyor ve bu arsalarla ilgili olarak geleceğe dair tatlı hayaller kuruyorlar. Bu 4 milyonun hepsinin de sıradan insanlar olduğunu düşünmeyin: Aralarında Barbara Walters gibi ünlü haberciler, Reagan ve baba Bush gibi iki tane Amerikan başkanı, Abramoviç gibi milyarderler ile adları saymakla

İmanın neş'esi bu bahislerde saklı

Resim
Zenginliğiyle gurura kapılan Karun’a öğüt verenler, “Allah sana nasıl ihsanettiyse sen öylece ihsan et” demişlerdi. Eğer bu sözü tutmuş olsaydı, Karun çok büyük bir mazhariyete erişecek vekâinatın en şerefli bir varlığı haline gelecekti. Aslında, Karun’a tanınan bu fırsat, hepimizin önünde duruyor. Allah bize nasıl ihsanda bulunuyorsa diğer insanlara öylece ihsandabulunmak, Allah bize nasıl merhamet ediyorsa Onun kullarına öylece merhametetmek, Allah bize nasıl ilim öğretiyorsa Onun bize öğrettiğini başkalarınaöğretmek, Allah bize nasıl ikramda bulunuyorsa Allah’ın kullarına öyleceikramda bulunmak, bizi bütün mahlûkatın üzerine çıkaracak ve Allah’a en sevimlikullar haline getirecek fırsatlar. Bunun daha da ötesi, bütün bunları severek, isteyerek, büyük bir coşkuylayapabilmek. İşte o zaman Allah’ın en büyük nimetlerine erişmiş, kâinatta başka hiçbirvarlığın anlayıp zevkine varamayacağı ölçüde marifetullah ve muhabbetullahderyalarına dalmış oluruz. Risale-i Nur’un şuûnât-ı İlâhiye bahisl