Kayıtlar

Mart 1, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yıldızlar işte böyle doğuyor

G öklerin derinliklerinde bir yıldız yetiştirme çiftliği! Samanyolunun uydu galaksilerinden Büyük Macellan Bulutu içinde yer alan Tarantula Bulutsusunda, büyük bir hızla yıldızlar yaratılıyor. Üstelik bu yıldızlar Güneşten çok daha büyük; aralarında Güneşin 10 milyon misli parlaklığa ulaşan yıldızlar var. Bulutsunun toplam kütlesi Güneşin 450 bin misli olarak hesaplanıyor. Yalnız bu yıldızlar ço k büyük olduğu için hızlı yaşayıp genç ölüyorlar. En yaşlısı birkaç milyon yaşında olan yıldızların önünde ancak birkaç milyon senelik bir ömür daha var. Uzay ölçeğinde bakıldığında, bu, göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir zaman diliminden ibaret kalıyor. Bu görünüşüyle, Tarantula Bulutsusunu, göz alıcı bir şekilde parlayıp sönerken semâda rengârenk desenler çizen bir büyük havai fişeğe de benzetebiliriz. “Hem semavat yüzünde, öyle bir haşmet içinde bir parlamak ve bir zînet içinde bir tebessüm var ki; Sâni’-i Zülcelal’in ne kadar muazzam bir saltanatı, ne kadar güzel bir san’atı olduğunu göst

Patlıcanlarımız, haberlerimiz ve baharlarımız

Resim
ÜMİT ŞİMŞEK Büyük haber, çoğu zaman olduğu gibi, bugünlerde de sessizce hayatımıza giriyor. Fakat gerek onun sessizliği, gerekse bizim haberleri yanlış yerde arama alışkanlığımız yüzünden, çoğumuz bu haberin farkında bile değiliz. Yahut farkında olsak da ona haber değeri vermiyoruz. Haberin büyüğü şu: Bahar geliyor! Küçük haberlere gelince, onlar da hergün haber diye izlediğimiz ve okuduğumuz şeyler. Fakat tersine dönen bir dünyada büyüğe küçük, küçüğe büyük demek, ayıplanmak bir yana dursun, hayatın temel gerçeklerinden biri olarak kabul görüyor. Onun için, ömrümüzün kimbilir kaç senesine tekabül eden miktarını haber kılığına bürünmüş faydasız bilgi yığınlarını öğrenip unutmak için harcıyoruz. Dikkat ederseniz, bizim haber saydığımız olayların tamamına yakın kısmı, bizimle doğrudan ilgili değildir. Bu hüküm mübalâğalı görünüyorsa, açın herhangi bir haber sitesini, giriş sayfasındaki düzinelerce haber hakkında tek tek şu iki soruyu sorun kendinize: Bunun benimle doğrudan bir ilgisi var

İnsanın en büyük sermayesi: acz ve fakr

Resim
Bediüzzaman Said Nursî’nin “Risale-i Nur’un dört esasından ikisi” olaraknitelediği “acz ve fakr” İİKV’deki Tefekkür Derslerinin konusu idi. 29 Şubat Cumartesi günü Vakfın Vefa’daki merkezinde gerçekleşen seminerde “buiki kavramın Yaratan karşısında bütün yaratılanların ortak özelliği olduğu”tesbiti yapıldı. İnsanların durumu ise, ihtiyaçlarının çokluğu sebebiyle, diğer bütünyaratılmışlardan daha ileri seviyede, mutlak acz ve mutlak fakr olarakkarşımıza çıkıyordu. Ancak bu durum insanın aleyhinde değil, bilâkis lehinde bir durum ortayaçıkarıyor ve önüne çok büyük fırsatları seriyordu. Çünkü âcizliği de, ihtiyaçları da, Allah’ın kudret ve rahmetinden sonsuzbir şekilde yararlansın diye onun sıfatı olmuştu. Eğer insan Rabbi karşısındaki bu durumunu görür, anlar ve bu anlayışa uygunbir şekilde hareket ederse, onun âcizliği Allah’ın sevgisine, ihtiyaçları daRahmân ismine onu ulaştırabilirdi. Fakat madalyonun bir de öteki yüzü vardı: İnsan kendisinde bir güç vehmeder, Rabbi karşısındaki âciz

Dinî hayatın gençlik iksiri: fetvâ

Resim
Günümüzün en önemli problemlerinden biri olan “fetva” konusu, 259. Kur’anBuluşmasının başlıca konularından birini teşkil ediyordu. Buluşmanın bir diğerağırlıklı konusu ise, yetim kızların hakları idi. UTESAV organizasyonuyla Karadeniz Vakfının İstinye tesislerinde gerçekleşenBuluşmada Nisâ sûresinin şu mealdeki 126-127. âyetlerini okuduk: Göklerde nevar, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Ve Allah herşeyi kuşatmıştır. Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki fetvâyı Allahveriyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz / istemediğiniz yetimkızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerinhakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor. Hayırolarak siz ne işlerseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir. Fetvâ, gerçekte kişinin inancını ve dinî hayatını sağlamlaştıran çok önemlibir uygulama olduğu için Kur’ân’da bu isimle anılmıştı. Ancak bu, fetvâ vermeyeehliyetli kimselerin varlığını gerektiriyordu. A