SON EKLENENLER
latest

23 Nisan 2020 Perşembe

Bir bayramdır Ramazan

ÜMİT ŞİMŞEK

İnsanlar zorla aç bırakılabilir.

Ama, yiyip içeceği herşey gözünün önünde bulunan insana, aç ve susuz kalmayı emredebilecek hiç kimse yoktur yeryüzünde.

Oysa bu emir Âlemlerin Rabbinden geldiği zaman, bir milyar insan ona şevkle uyar.

Görünmediği halde, bir emirle yeryüzünde bu tasarrufu yapan bir hâkimiyetin böylesine ihtişamla tecellî ettiği başka bir gezegen var mı kâinatta?

***

Güneş geceyi peşine takıp bu gezegen etrafında sürükledikçe, ezan sesleri de onun ardınca dünyayı sarıp sarmalar. Her an bir yerde insanlar oruca başlar; bir başka yerde iftar sofraları kurulur. Kâinat Yaratıcısının huurunda insanlar sırayla el bağlar ve secdeye kapanır. Camiler sırayla dolar ve boşalır. Şehirler dolusu teravih cemaatleri, peş peşe nöbeti birbirine devreder. Sahursuz, oruçsuz, iftarsız, ezansız ve namazsız tek bir an yaşanmaz yeryüzünde.

Bir milyar insan, bütün bir Ramazan boyunca ilân eder ki, bu dünya başıboş değildir. Denizlerin dibinden dağların başına kadar bu gezegeni dolduran nimetler, bir Celâl ve İkram Sahibinden bize gelen hediyelerdir. O nasip etmezse biz bir lokma yiyemeyiz. Onun rızası olmasa bir yudum su bize helâl olmaz. Orucumuz da, iftarımız da, bu dünyanın yegâne sahibi olarak Onu tanıdığımızın delilidir.

***

Burası dünya.

Burada insanlar, Âlemlerin Rabbine, Onu görmeden iman eder, kendi iradeleriyle Ona teslim olur.

Ondan gelen bir emir, en sevgili nimetlerden mahrumiyeti dahi bir bayrama çevirir.

Açlık günleri iple çekilir burada. Çünkü Onun emriyle aç kalmak, Onun nimetleriyle doymak kadar tatlıdır.

Her ikisinin de tadını bilemeyen melekler, o saadeti, mü’minlerin yüzlerinde seyretmek ve nefeslerinde koklamak için doluşurlar buraya.

Çünkü bu gezegen üzerindeki misafirlerin, en şerefli mahlûk olmak sırrına liyakatlerini ispat ettikleri bir bayramdır Ramazan.

Ramazan hadisleri

Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınıp korunasınız diye, size de farz kılındı.

Oruç günleri sayılıdır. Hasta veya yolcu olanlarınız, o günlerin sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Orucu güçlükle tutabilenler ise,  fidye olarak yoksul doyururlar. Ama kim fazladan bir hayır işlerse, bu onun için daha hayırlı olur. Oruç tutmanız ise, bir bilseniz, sizin için daha da hayırlıdır.

O Ramazan ayı ki, insanları doğru yola ileten, apaçık hidayet delillerini içeren ve doğru ile yanlışı ayırt eden Kur’ân onda indirildi. Bu aya erişenleriniz orucunu tutsun. Hasta veya yolcu olanlar ise, o günlerin sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin için kolaylık diler, güçlük dilemez. Bir de, oruç günlerini tamamlamanızı ve size hidayet nasip ettiği için Allah’ı herşeyden büyük tanımanızı diler ki, siz de böylece şükretmiş olursunuz.

Kullarım senden Beni sorarlarsa, Ben çok yakınım. Bana dua ettiğinde, dua edenin duasına cevap veririm.  Onlar da Bana cevap versinler ve Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar.

Bakara, 2:183-186

***

Büyük günahlardan sakınıldığı müddetçe beş vakit namaz ile iki Cuma ve iki Ramazan, bunların aralarında işlenen küçük günahlara kefaret olur.

Müslim, Tahâret: 14, 16

***

Kureyşliler Cahiliye zamanında Aşure günü oruç tutarlardı. Resulullah (s.a.v.) da bu orucun tutulmasını emretti. Nihayet Ramazan orucu farz kılınınca, Resulullah “Bunu [Aşure orucunu] dileyen tutsun, dileyen tutmasın” buyurdu.

Buharî, Savm: 1

***

Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.

Buharî, Savm: 6; Müslim, Sıyâm: 203

***

Allah yolunda bir gün oruç tutan hiç kimse yoktur ki, Allah onu bu bir günlük oruç sebebiyle Cehennem ateşinden yetmiş yıl uzaklaştırmış olmasın.

Buharî, Cihad: 36; Müslim, Sıyâm: 167-168

***

Sizden birisi, bir iki gün öncesinden oruç tutarak Ramazan’ı karşılamaya kalkmasın. Ancak belirli günlerde oruç tutmayı âdet edinmiş olan kimse olursa, o orucunu tutsun.

Buharî, Savm: 5; Müslim, Sıyâm: 21

***

Şa’bî (Tâbiînden hadis âlimi): Bütün seneyi oruçlu olarak geçirecek olsaydım bile, Şaban mı Ramazan mı olduğunda tereddüt edilen şek gününde oruç tutmazdım. Çünkü Hıristiyanlara da bize olduğu gibi oruç Ramazan ayında farz kılınmıştı. Sonra onlar bunu güneş yılının mevsimlerine çevirdiler. Sonra başka bir nesil geldi, öncesinde bir gün, sonrasında bir gün oruç tuttular. Sonra daha başkaları geldi, elli güne çıkardılar.

***

Ebû Said el-Hudrî (r.a.):

Biz Resulullah (s.a.v.) ile Ramazan’da seferdeydik. Kimimiz oruç tuttu, kimimiz tutmadı. Ne oruç tutanlar tutmayanları ayıpladı, ne de tutanlar tutmayanları.

Müslim, Sıyâm: 93-97

***

Mübarek Ramazan ayı size geldi. Aziz ve Celil olan Allah bu ayın orucunu size farz kılmıştır. Bu ayda semâ kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.

Nesâî, Sıyam: 5

***

Ramazan ayına girdiği halde günahlarını affettirmeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu sürtülsün.

Tirmizî, Daavât: 100

***

İbni Abbas (r.a.): Resulullah (s.a.v.) insanların en cömerti idi. Onun en cömert olduğu zamanlar da Ramazan’da Cebrail’in kendisiyle buluştuğu zamanlardı. Cebrail aleyhisselâm Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamberle buluşur ve karşılıklı Kur’ân okurlardı. Cebrail ile buluştuğu zamanlar, Resulullah cömertliği, engel tanımayan rüzgârın esişinden daha kuvvetli olurdu.

Buharî, Savm: 7; Müslim, Fezâil: 48, 50; Tirmizî, Cihad: 15; Nesâî, Sıyam: 2; İbni Mâce, Cihad: 9

***

Hz. Aişe (r.a.):

Allah Tealâ onu vefat ettirinceye kadar, Resulullah (s.a.v.) Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi.

Buharî, İtikâf: 1

(Resulullah hiç terk etmeden bu âdetini devam ettirmiş; ancak Sahabeden itikâfa girmeyenlere de birşey söylememiştir.)

***

Hz. Aişe (r.a.):

Resulullah (s.a.v.) Ramazan’larda diğer aylardan daha fazla gayret ederdi. Ramazan’ın son on gününde ise, diğer günlerden daha fazla gayret ederdi.

Müslim, İ’tikâf: 8

Image by Şinasi Müldür from Pixabay

20 Nisan 2020 Pazartesi

Hz. Ebu Bekir'in öğütleri

Abdullah bin Ukeym anlatıyor:

Ebu Bekr-i Sıddık (r.a.) bize bir hutbe verdi. Allah’a lâyık olduğu şekilde hamd ü senâ ettikten sonra dedi ki:

Size Allah’tan sakınmanızı, Onu lâyık olduğu şekilde senâ etmenizi ve ümidi korkuyla karıştırmanızı tavsiye ediyorum. Zira Allah Zekeriyya aleyhisselâm ile ehl-i beytini överek şöyle buyuruyor:

“Onların hepsi de hayırda yarışırlar ve hem ümit ederek, hem de korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar Bize karşı saygılı ve edepli kimselerdi.” (Enbiyâ, 21:90.)

Sonra, ey Allah’ın kulları, şunu da bilin ki, Allah, kendi hakkına karşılık sizin nefislerinizi rehin almış, bu hususta sizden ahid de almış ve fâni olan az birşeyi bâki olan pek çok şey karşılığında sizden satın almıştır.

İşte Allah’ın kitabı elinizdedir. Onun nuru sönmez, hayret verici özellikleri tükenmez.  Onun nuruyla aydınlanın. Allah’ın kitabının öğütlerini tutun. Karanlık günde ondan nur alın. Zira Allah sizi kendisine ibadet etmeniz için yaratmış ve üzerinize, ne işlediğinizi bilen o çok şerefli yazıcı melekleri (Kirâmen Kâtibîn) görevlendirmiştir.

Sonra, ey Allah’ın kulları, şunu da bilin ki, siz ancak sizin için meçhul olup da Allah’ın ilminde bulunan bir ecele erişinceye kadar gidip gelirsiniz. Siz şunu başarmaya bakın ki, eceliniz siz Allah için çalışırken gelip sizi bulsun. Buna ise Allah’ın yardımı olmadan muvaffak olamazsınız. Onun için, eceliniz gelmeden, henüz vaktiniz varken birbirinizle hayırlı işlerde yarışın ki, size verilmiş olan mühlet, sizi kötü amellerinize döndürmesin. Çünkü bir topluluk, kendilerini unutarak ecellerini hep başkaları hakkında var saydı. Onlar gibi olmaktan sizi men ederim. Öğüt alın ve kurtulmaya bakın. Çünkü arkanızda, peşinizi hiç bırakmayan çok hızlı bir talibiniz (eceliniz) var.

— Hakim, Müstedrek, no. 3499

Medya ve sosyal medyada nifak tehlikesine dikkat

UTESAV’ın Kur’an Buluşmalarında 265. bölümün konusu, Nisâ sûresinin 140-141. âyetlerinde yer alan münafıklarla ilgili uyarılar idi.

Günümüze de doğrudan hitap eden ve bilhassa medya ve sosyal medya ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeye bizi davet eden âyetlerin meali şöyle:

Kitapta Allah size şunu da indirmişti: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut alaya alındığını işittiğinizde, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Allah ise münafıkları da, kâfirleri de hep beraber Cehennemde toplayacaktır.

Onlar sizi gözetleyip dururlar. Size Allah’tan bir zafer erişirse, “Biz sizinle beraber değil miydik?” derler. Kâfirlerin payına birşey düşecek olsa, bu defa da “Bizim taraf size üstün iken size karşı mü’minlere engel olmadık mı?” derler. Aranızdaki hükmü kıyamet gününde Allah verecektir. Allah, o kâfirlere mü’minler aleyhinde fırsat vermez.

Bu âyetleri okurken yaptığımız çıkarımlar, imanımızın gerçekten büyük tehlikelerle hergün karşı karşıya gelebildiğini ve bu tehlikeler karşısında uyanıklığımızı korumak için her günümüzü Kur’an’ın dersleriyle iç içe geçirmeye alışmamız gerektiğini ortaya çıkardı.

Bu konuda yaptığımız tesbitlerin başlıcalarını şu şekilde özetledik:

  • İnkâr edenlerle birlikte bulunmak her zaman mü’min için bir tehlikedir.
  • Allah’ın âyetlerinin alaya alındığı sırada onlarla birlikte olanlar ise çok büyük bir riskin altına girmiş olurlar.
  • İman esaslarıyla veya Allah’ın âyetleriyle alay etmenin küfür mânâsına geldiğinde ittifak edilmiştir.
  • Eğer onlar kâfirleri inkârlarında tasdik ederlerse, kâfirler hakkındaki hüküm onları da kapsar.
  • Kalben razı olmasa bile, înkârları sırasında onlarla beraber bulunmak, onlar hakkındaki hükme derece derece ortak olma sonucunu doğurabilir.
  • Dinî meselelerin sulandırıldığı, inkâr edildiği, alaya alındığı her türlü program, platform, televizyon tartışma programları, v.s. bu tehdidin kapsama alanındadır.
  • Bu programların bizzat içinde bulunmak kadar onları seyretmek, okumak, tıklamak, takip etmek ve benzeri fiillerin de, hangi niyetle yapılmış olursa olsun, onların günahına ortak olmak anlamına geleceği açıktır. Çünkü bunların varlığını devam ettirmesi, gördükleri rağbete bağlıdır. Özellikle internet medyası ve sosyal medya, herkesin aktif olarak katılabileceği ortamlar olmaları itibarıyla, bu bakımdan mü’minler için büyük bir tehlike alanıdır. İnkâr veya alay kokusu alınan her yerden, ateşten kaçar gibi kaçmak gerekir. Çünkü:
  • “Allah kâfirleri de, münafıkları da hep beraber Cehennemde toplayacaktır.”
  • Onların başına gelecek olan azabın onlarla aynı fotoğraf karesinde yer alanlara da dokunması kuvvetle muhtemeldir.

Kur’an Buluşmalarının 265. bölümüne ait kesintisiz video kaydını şu bağlantıdan izleyebilirsiniz:

UTESAV’ın Erdemli Hayat projesi kapsamında düzenlenmekte olan ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde gerçekleşen Kur’an Buluşmaları, virüs salgını sebebiyle şimdilik sadece https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 19:00-19:30 arasında yayınlanıyor.