“Eğer kâinat ve insan varsa, o kâinatı yaratan ve bu insanı dünyaya gönderen Allah da vardır. Allah varsa, mutlaka peygamberleri de vardır.” Bu tesbit, 275. Kur’an Buluşmasının en önemli noktalarından biriydi. UTESAV organizasyonuyla düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmalarının bu bölümünde Nisâ sûresinin şu mealdeki âyetlerini okuduk: Biz o peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı gönderdik — tâ ki, kendilerine peygamberler geldikten sonra, insanların artık Allah’a karşı öne sürecekleri bir bahaneleri kalmasın. Allah’ın kudreti herşeye üstün, hikmeti…
Mağribli bir dilenci Halep’in kumaşçılar çarşısında şöyle diyordu: “Ey servet sahipleri! Eğer sizde insaf, bizde kanaat olsaydı, dünyadan dilenme âdeti kalkardı. Sadi U meyr bin Sa’d el-Ensârî, Hz. Ömer’in Humus’a vali tayin ettiği kişi idi. Göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçtiği halde ondan bir haber gelmeyince, Hz. Ömer “Ben Umeyr’in bize ihanet etmiş olmasından şüpheleniyorum” diyerek onu Medine’ye çağırttı. Gelirken, ganimetlerden toplayabildiğini de beraberinde getirmesini istedi. Vali Umeyr, mektubu alır almaz yol azığını dağarcığ…
Bediüzzaman Said Nursî’nin Arapça olarak telif ettiği Mesnevî-i Nurî adlı eserin Ümit Şimşek tarafından yapılan Türkçe tam tercümesini aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz. Mesnevî-i Nurî tam tercüme
Nisâ sûresinin 163-164. âyetlerini okuduğumuz 274. Kur’an Buluşmasında, ağırlıklı olarak vahiy konusu üzerinde durduk. UTESAV organizasyonuyla gerçekleşmekte olan Buluşmaların bu bölümünde okuduğumuz âyetlerin meali şöyle idi: Biz Nuh’a ve Nuh’tan sonraki peygamberlere nasıl vahyettiysek, sana da öylece vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve nesline, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a ise Zebur’u verdik. Bundan önce sana kıssalarını anlattığımız peygamberlere ve kıssalarını sana anlatmadığımız pe…
İlimde derinlik sahibi olanlara Kur’ân’ın verdiği müjdeler, 273. Kur’an Buluşmasının ana konusu idi. Bu müjdeyi, Yüce Allah Nisâ sûresinin şu mealdeki 162. âyetinde veriyordu: Onlardan [Ehl-i Kitaptan] ilimde derinlik sahibi olanlar ile sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden mü’minlere, namazlarını dosdoğru kılanlara, zekâtlarını verenlere, Allah’a ve âhiret gününe iman edenlere gelince, Biz onlara pek büyük bir mükâfat vereceğiz. Bu müjdelere muhatap olan ilim sahipleri, sadece Yahudi ve Hıristiyan âlimlerinden Müslüman olanları …
Kur’ân-ı Kerim, Hz. İsa aleyhisselâm ile ilgili olarak geçmişe ve geleceğe yönelik haberler veriyor ve Yahudiler ile Hıristiyanların yanlış bilgi ve iddialarını düzeltiyor. Kur’an Buluşmalarının 6 Haziran’daki 272. bölümünde, Nisâ sûresinin Hz. İsa ile ilgili 156-159. âyetlerini okuduk. Bu âyetlerin mealleri şu şekilde idi: [İsrailoğullarının maruz kaldığı cezalar] inkârları ve Meryem’e pek büyük bir iftira atmaları yüzündendir. Bir de “Allah’ın Resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri yüzündendir. Onu ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler…
ÜMİT ŞİMŞEK İ lk bakış, ilk görüş, ilk tadış. Bunların zevkine erişilmez. Ne var ki, çoğu da hatırlanmaz bunların. Kim var güneşi ilk defa görüşünü hatırlayan? Kim var havada kanat çırpan kuşları ilk defa seyredişini, bir çiçeği ilk defa görüp koklayışını hatırlayan? İ lklerin çoğu, çocukluk dönemine rastlar. Sonra büyür insan. Büyür ve dünyayı tanır. Yahut tanıdığını sanar. O dünyada güneş hergün doğar ve batar, kuşlar her zaman uçar, çiçekler her zaman açar. Yadırganmaz bütün bunlar. Hayret de uyandırmaz. Bilinmezler, artık bilinmektedir. Bi…
Ehl-i Kitap ve Yahudiler ile ilgili uzunca bir uyarı listesi 271. Kur’an Buluşmasının gündemi idi. 30 Mayıs Cumartesi günkü Buluşmada okuduğumuz Nisâ sûresinin 153-161. âyetleri, İsrailoğullarının lânetlenmesine sebep teşkil eden kötülüklerine dair şöyle bir listeyi bize hatırlattı: Peygamberlerine “Bize Allah’ı göster” diye meydan okumak. Buzağıyı ilâh edinmek. Tur Dağı üzerlerine kaldırılmış halde ettikleri yeminden dönmek. Cumartesi yasağını çiğnemek. Ahidlerine sadık kalmamak. Allah’ın âyetlerini inkâr etmek. Peygamberleri öldürmek. “Kalpl…
Ramazan’a yakın günlerde evimizi Allah minik misafirleriyle şenlendirmiş ve bu da bizi ziyadesiyle hoşnut etmişti (bk. https://umitsimsek.blogspot.com/2020/04/rahman-minik-misafirleri.html ). Biz onları en sevdikleri türden ballar ile ağırlıyorduk, onlar da sofranın etrafında tam bir zikir halkası halinde dizilerek bütün gün seyrine doyum olmayan resimler veriyorlardı. Fakat Ramazan’ın son on gününde bu misafirlerimiz birden kayboldular ve bizi bir hayli endişelendirdiler. Acaba biz mi bir kusur etmiştik? Veya bir mutfak kazasına kurban mı gi…