Hayret

* Güçlü bir imanı elde etmek isteyenler için, hayret duygusuyla yeniden tanışıp kâinat ile tekrar bağlantı kurmaktan daha kestirme ve etkili bir yol yoktur ÜMİT ŞİMŞEK K âinattan uzak düşmenin en ağır bedelini “hayret” cephesinde ödüyoruz. Modern hayat bu duygumuzu tamamen yok etmese de başka hedeflere yöneltmiş, varlığı ile yokluğu arasında ciddî bir fark bırakmamıştır. Bugünün insanına “Bütün benliğinizin tarifsiz bir hayret hissiyle dolduğu en son ânı hatırlıyor musunuz?” diye soracak olsanız, olumlu bir cevap alma ihtimaliniz yok denecek kadar düşüktür. Bu mahrumiyeti küçümsemeyin. Hayret, insanın en “insanî” bir yeteneği ve onu Rabbine ulaştıran en önemli bir vesiledir. Hayret etmeyi unutan kişinin bu dünyada niçin bulunduğunu hatırlaması için de sebep yoktur. Zira göklerin ve yerin güzellikleri, bütün bunları yaratanın “hayret verici gizli kemâlâtını göstermek üzere” [1] düzenlenmiştir ve insandan, “hayret içinde bir marifet ile mukabele” [2] ister. Eğer bu kâinat bir kitap ola