Kur'ân'ı anlamada bedevî örneği



*

Fakihlerin Kur’ân-ı Kerimden ahkâm çıkarırken nasıl kılı kırk yardıklarına dair bir örneği 296. Kur’an Buluşmasında gördük.

UTESAV organizasyonuyla 9 Ocak Cumartesi sabahı gerçekleşen Buluşmada okuduğumuz âyetler arasında, hırsızlığa el kesme cezasını getiren âyet-i kerime de bulunuyordu. Ancak ne Resulullah, ne Sahabîleri, ne de daha sonra gelen müçtehidler, bu cezayı her türlü hırsızlıkta uygulanacak bir ceza olarak anlamamışlardı. “Hangi hırsızlık için bu ceza uygulanır?” sorusu ise, yine âyet ve hadislere dayanan çok ayrıntılı cevaplar vardı. Bu cevaplara kuş bakışı bir göz atarak, Kur’ân-ı Kerimden ahkâm çıkarmanın herkese göre bir iş olmadığını ve gerçekten geniş bilgi ve uzmanlık istediğini görmüş olduk.

Öğüt almak için Kur’ân okumak ise, “Ben Müslümanım” diyen herkesin zaten yapmakla yükümlü olduğu şerefli bir görevdi. Bu arada, Kur’ân ile âşinâlık kuran kimseleri Kur’ân’ın nasıl bir feraset sahibi yaptığına dair hayret verici bir örneği, ümmî bir bedevî ile ilgili bir anekdotta gördük. Bedevînin okuma yazması bile yoktu, ama büyük bir dil âliminin hatâsını ortaya çıkaracak kadar Kur’ân’ın mânâsına âşinâ idi. Bu anekdotu, benzeri bir başka vak’a ile beraber, programa ait video kaydının sonlarına doğru bulabileceksiniz.

YouTube’un Erdemli Hayat sayfası üzerinden yayınlanan 296. Kur’an Buluşmasında okuduğumuz Mâide sûresinin 36-39. âyetlerinin meâli şöyle idi:

İnkâr edenlere gelince: Eğer yeryüzündeki herşey, hattâ bir o kadarı daha onların olsa da bütün bunları kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, bu onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

Onlar ateşten çıkmak isteyecekler, ama asla ondan çıkamayacaklar. Onlar için kalıcı bir azap vardır.

Hırsız erkeğin ve hırsız kadının, yaptıklarına karşılık ve Allah tarafından ibret verici bir ceza olmak üzere, ellerini kesin.  Allah Azîz ve Hakîmdir.

Fakat kim işlediği zulümden sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse, Allah onun tövbesini kabul eder. Gerçekten de Allah Gafûr ve Rahîmdir.

Bu âyet-i kerimeleri okurken yaptığımız tesbitler arasında şu hususlar da yer alıyordu:

  • Bir önceki programda okuduğumuz âyet-i kerime, “Allah’a ulaştıracak vesile arayın” buyuruyordu. Ve bu vesilenin takvâ ile amel-i salih olduğunu o programda görmüştük. Bu âyet-i kerime ise, vesilenin bu dünya hayatında aranması gerektiğini gösteriyor, âhirette faraza dünya dolusu altın bile fidye olarak verilecek olsa, bu dünyada yapılan yarım hurmalık bir iyiliğin yerini tutamayacağını ortaya koyuyordu.
  • Kur’ân-ı Hakîmin eğitiminde esas olan ıslah ve tekâmüldür.
  • Bu dünya üzerinde nefes alıp vermeye devam ettiği müddetçe herkes için her an her şeye yeniden başlama imkânı sonuna kadar açıktır.
  • Kur’ân’ın bütün hükümleri, aynı zamanda fazilet ilkeleriyle mezcolmuştur. En ağır cezaların bildirildiği âyetlerin bile ya içinde, ya da hemen devamında, hatâdan dönüş yolu gösterilir.
  • Hırsızlıkla ilgili ceza hükümleri de, insanlar yıllarca süren bir fazilet eğitiminden geçirilip yoksulu koruyup gözetme konusunda bir şuurlanma temin edildikten sonra, İslâm toplumunda mülkiyet hakkını teminat altına alan ve tecavüzleri önleme amacını taşıyan hükümler bildirilmiş; bunun hemen arkasından da, tekrar tövbe ve ıslah yolu gösterilmiştir.
  • Bu ıslah kodlarını çözmenin en pratik yollarından birisi: Âyetleri, özellikle âyet sonlarını, Asmaî’nin bahsettiği ümmî bedevînin gözüyle okumaktır!

Kur’an Buluşmalarının 296. bölümüne ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşmekte olan ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılmakta olan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi sabahları 7:30-8:30 arasında canlı olarak yayınlanıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı