Kur'ân'ın üç emri: Yalana yaklaşma, haram yeme, âdil ol


*

Mâide sûresinin 42. âyetini okuduğumuz 298. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı


UTESAV’ın düzenlediği Kur’an Buluşmalarının 298. bölümünde ağırlıklı konularımız yalancılar ve haram yiyenler ile adalet konusu idi.

YouTube’un Erdemli Hayat kanalından canlı olarak yayınlanan Buluşmada okuduğumuz Mâide sûresinin 42. âyeti şöyle idi:


Onlar yalan dinleyici, haram yiyicidirler. Sana gelecek olurlarsa, ister aralarında hükmünü ver, istersen onlardan yüz çevir. Yüz çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah âdil olanları sever.


Yalana ve başta rüşvet olmak üzere her türlü haram kazanca rağbet etmek, mü’minlere düşmanlık eden Yahudilerin özellikleri olarak sayılırken, aynı zamanda, mü’minler de bu iki büyük günaha karşı uyarılıyorlardı. Ancak mü’minler, onların arasındaki anlaşmazlıklarda hüküm verecek oldukları zaman yine her zamanki gibi adaletli davranmakla yükümlüydüler.

23 Ocak Cumartesi sabahı yayınlanan Kur’an Buluşmasında, bu konularla ilgili âyet ve hadislerin ışığında başlıca şu tesbitleri yaptık:


  • Yalan, hangi meslekte olursa olsun, kazancı haram hale getirebilir.
  • Yalan olan yerden kaçmalı, doğrularla beraber olmalı.
  • Yalandan uzak durmak gerektiği gibi, yalana mazeret üretmekten yahut “vicdan rahatlatmak” için uydurulan şeylerden de uzak durmak gerekir. Bu kabil davranışlardan, zamanla yalanı meşrulaştırmaktan ve yalana karşı hassasiyeti zayıflatmaktan başka bir sonuç beklenmemeli.
  • Medyanın ve sosyal medyanın yalan haberlerin kaynadığı bir yer olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.
  • Yalan ve zulüm, girdikleri her yeri bozarlar. Müslümanın sıfatları ise doğruluk ve adalettir.
  • Yalancı ve haram yiyicilerden gelecek iki türlü zarar: (1) mağduriyet, (2) onlara benzemek. İkisinden de sakınmalı.
  • Kur’ân, bir taraftan Yahudi ve münafıklardan gelen tehlikeye karşı mü’minleri teyakkuza sevk ederken, aynı zamanda onlara karşı dahi adaletle yükümlü bulunduğumuzu hatırlatmıştır.
  • Gözden kaçan tehlike: Küfür ve nifak ehlinin özellikleri olarak bize gösterilen bu huyların (yalan-haram-zulüm) ehl-i İslâma ait kurum ve çevrelerde de meşruiyet kazanması.
  • Bu kadar tehlike ve güçlük karşısında doğruluğu, helâl-haram gözetmeyi ve adaleti korumak gerçekten güç bir iştir; ancak güçlüğü nisbetinde de Allah’ın muhabbetini celb etme potansiyeli vardır. Bu ise her türlü güçlüğü hiçe indirecek bir fiyattır.

Mâide sûresinin 42. âyetini okuduğumuz 298. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşmekte olan ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılmakta olan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi sabahları 7:30-8:30 arasında canlı olarak yayınlanıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü