Hangi yemin tutulur, hangisi tutulmaz?

***
Mâide sûresinin yeminlerle ilgili 89. âyetini okuduğumuz 320. Kur’an Buluşmasının özeti ve tam video kaydı

Çoğu zaman düşünmeksizin ağzımızdan çıkan yeminlerin son derece ciddî sonuçlar doğurabilecek bir öneme sahip olduğunu, UTESAV’ın 320. Kur’an Buluşması vesilesiyle bir kere daha hatırladık.

25 Eylül Cumartesi sabahı canlı olarak yayınlanan Buluşmada okuduğumuz Mâide sûresinin 89. âyetinde, sorumluluk gerektiren ve gerektirmeyen yeminlerle ilgili hükümler yer alıyordu.

Âyet-i kerime, bilerek ve yemin kastıyla telâffuz edilen yemin sözlerinin sorumluluk gerektirdiği hatırlatılıyor ve böyle bir yemini bozma durumunda yerine getirilmesi gereken kefareti açıklıyordu:

Allah sizi yeminlerinizdeki yanılmadan sorumlu tutmaz; fakat bilerek edip de sorumluluğu altına girdiğiniz yeminlerin hesabını sizden sorar.  Böyle bir yemini bozmanın kefareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisiyle on fakiri doyurmak veya giydirmek yahut bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. İşte bu, bozduğunuz yeminlerin kefaretidir. Yeminlerinizi tutun. Şükretmeniz için Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor.

Ancak, bozulacak olan ve kefaret vermek suretiyle sorumluluğundan kurtulma imkânı bulunan yeminler hangi tür yeminler idi? Daha başka âyetlerde ve hadislerde bu sorunun cevabını da okuduk ve şu tesbitleri yaptık:

    • Yemin bir söz vermedir. Aslında, yemin etsin veya etmesin, mü’minin ağzından çıkan her sözün doğru olması gerekir. Verilen sözler ise mutlaka yerine getirilmelidir. Ayrıca bir de yeminle tekid edilmişse, bunun ne kadar önemli bir taahhüt anlamına geldiği kolayca anlaşılacaktır.
    • Münafık ve kâfirlerin ehl-i imana düşmanlıkları tasvir edilirken yeminden dönmek ve yalan yere yemin etmek gibi çirkin huyların da vurgulu bir şekilde zikredilmesi, bu huyların mü’minlere hiçbir şekilde bulaşmaması gerektiğini açıkça gösteriyor.
    • Yeminlerin yerine getirilmesi gerekir; ancak iyiliği önlemek veya kötülüğü yaymak gibi kötü bir sonuca yol açacak yeminlerin tutulması halinde, Allah adına edilen yeminin kötülüğe âlet halini alması gibi istenmeyen bir durum ortaya çıkacaktır.
    • Esas itibarıyla bu tarz yeminlerin edilmemesi gerekir. Ama her nasılsa böyle bir hatâya düşülmüş olma durumunda, bu hatâdan dönüş için Kur’an bir yol gösteriyor: Yemini bozmak, bunun karşılığında da bir kefaret ödemek.
    • Hangi yeminlerin bozulması gerektiği konusunda da âyet ve hadislerde açıklamalar yapılmıştır.
    • Diğer taraftan, yemin konusunu ciddîye almak, ayağa düşürmemek, olur olmaz yerde ve biçimde yemine başvurmamak gerekir. Bir mü’min, bu bakımdan, ağzını yemine alıştırmamalıdır.

Mâide sûresinin 89. âyetini okuduğumuz 320. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı