Nerdesin Boyacı?

 
***

PROF. DR. ALİ NİHAD TARLAN

Bir abide açılıyordu. Üzerini örten perde, kıvrım kıvrım sıyrıldı. Güzel sanat eseri, hayran gözlerimiz önünde yükseldi.

Küçükken babamın anlattığı bir hikâyeyi hatırlayıverdim:

Bahar zamanı imiş. Dağıstan’da bir yolcu köyden köye giderken, bir dağ eteğine varmış.

Bakmış, kırmızı, mavi, sarı, mor, pembe, beyaz çiçekler bu tepenin yamacını kaplamış.

Hafif rüzgâr ile dalga dalga köpüren bu renk, ışık tufanı yolcuyu bir yıldırım gibi bir anda çarpmış. Neler olmuş o anda, kim bilir neler olmuş; başlamış bağırmaya:

“Neredesin boyacı, boyacı sen nerdesin?”

Renkleri öpen bu ses, vadileri dolaşmış. Köy köy duyulmuş bu ses, şehir şehir çınlamış:

“Neredesin boyacı, sen nerdesin?”

Bu zavallı meczubu çocuklar taşlamışlar, büyükler kovalamışlar. O, istifini bozmaz, gözü meçhul bir ufkun çizgisine dikilmiş, mütemadiyen arar, sorar, arar dururmuş.

Karanlık gecelerin korkunç hayaletleri bu soruyu dinlemiş; tipilerin feryadı, şimşek şakırtıları bu sesi boğamamış.

Kış demez, bahar demez, gece gündüz dolaşır; zavallı, neyi arar?

Kim bilir neler olmuş; neler olmuş o anda? Belki ufuklar boyu uzayıp giden perde kıvrım kıvrım sıyrılmış… Bilmem ki neler olmuş!..

Babamın tatlı sesi, hâlâ kulağımda:

“Nerdesin boyacı, boyacı, sen nerdesin?”

 

Sitemizde yayınlanan yazılardan ânında haberdar olmak için
bizi Twitter’da takip edebilirsiniz:

twitter.com/umit_simsek


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Ramazan'ımız Kur'an ayımız olsun