SON EKLENENLER
latest

13 Şubat 2021 Cumartesi

Cahiliye her yerde, kıt'alar dolaşıyor


*

Mâide sûresinin 49-50. âyetlerini okuduğumuz 301. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı


Cahiliyet kavramı, 13 Şubat Cumartesi günü gerçekleşen 301. Kur’an Buluşmasında ağırlıklı gündem maddesi idi.

Buluşmada Mâide sûresinin 49-50. âyetlerini okuduk. Bu âyetlerde Allah Teâlâ Allah’ın indirdikleriyle hükmetme konusundaki emirlerini tekrar hatırlatıyor ve bundan kaçınmanın da Cahiliyet hükümlerine başvurmak anlamına geldiğini bildiriyordu:


Sana şunu da bildirdik: Onlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların heveslerine uyma. Dikkat et, seni şaşırtıp da Allah’ın indirdiklerinin bir kısmından caydırmasınlar. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belâya uğratmak istiyordur. Gerçekten de insanlardan birçoğu Allah’a itaatten çıkmış kimselerdir.

Yoksa onlar Cahiliyet devrinin hükmünü mü arıyorlar? Fakat kesin bir bilgi ve inançla iman edenler için, Allah’tan daha güzel hüküm veren kim var?


Ders boyunca yaptığımız tesbitlerin başlıcalarını şu şekilde özetledik:

Âlemlerin Rabbine muhatap ve arzın halifesi olarak yaratılan insana yakışmayan, fıtrata aykırı ne kadar inanç, telâkki, davranış, uygulama varsa, Cahiliye kelimesinin kapsamındadır.

Bir taraftan bütün güzellikleri ve iyilikleri kendisinde toplayan ve insanı yaratılış gayesine uygun hale getirmek üzere düzenlenmiş bulunan Şeriat Kur’ân-ı Kerimde “ilim” olarak nitelenirken, diğer taraftan da insana yakışmayan, fıtrata aykırı olan şeyler de “cehl” anlamı altında toplanmıştır.

Cahiliye bütün zamanlarda, bütün insanlarda ve insan topluluklarında görülen cahilce anlayış ve davranışları kapsamaktadır; yoksa sadece İslâm öncesi Arap toplumuna mahsus olan bir isimden ibaret değildir.

Şeriat dendiği zaman sadece birtakım yasal düzenlemelerden söz edilmediğini de dikkatten uzak tutmamak gerekir. İnançlar, ibadetler, sosyal münasebetler, bir kötülüğü affedişten bir güzel söze veya tebessüme varıncaya kadar gizli-açık her türlü güzellikler Kur’ân ile beraber indirilmiş olan hükümlerde ve Kur’ân’ı getiren Elçinin öğrettiklerinde mevcuttur. “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek,” ahkâm âyetlerinin yanı sıra bütün bütün bunları da kapsamına alır.

Kavimlerinin onca azgınlıklarına karşılık peygamberlerin onlar hakkında cehl sıfatını yakıştırmaları, bir taraftan cehl’in kötülüğünü ortaya koyarken, diğer taraftan da tahkir ve tezyif gibi cahilce davranışların ve onlara ıslah yolunu tamamen kapayan bir üslûbun şeriatin ruhuna açık şekilde aykırı düştüğünü göstermektedir.

Cehaletin en koyu karanlıklarındaki bir toplumu çeyrek asır gibi bir zamanda bütün kötülüklerinden arındırarak faziletlerle donatan ve insanlığa örnek bir nesil haline getiren İslâmın bütün hükümleri düzeltmeye, tamire, ıslaha yönelik şekilde düzenlenmiştir. Hükümlerde esas olan unsur ceza ve intikam değil, ıslahtır. Toplumdaki kötülükleri öfkeyle, ceza ağırlıklı bir yaklaşımla, Batı medeniyetinin yaklaşımıyla çözmeye çalışmanın insanlardaki güzelliklerin ortaya çıkmasına değil, kötülüklerin yüzeye çıkıp ağırlık kazanmasına hizmet ettiğini sayısız tecrübeler göstermiştir. Bu tür teşebbüslerin ne anlama geleceğini okumakta olduğumuz âyet-i kerimeden çıkarabiliriz:

“Yoksa onlar Cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Fakat kesin bir bilgi ve inançla iman edenler için, Allah’tan daha güzel hüküm veren kim var?”


Mâide sûresinin 49-50. âyetlerini okuduğumuz 301. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşmekte olan ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılmakta olan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi sabahları 7:30-8:30 arasında canlı olarak yayınlanıyor.

10 Şubat 2021 Çarşamba

Kıssaları nasıl okuyalım?


*

ÜMİT ŞİMŞEK

Kur’ân-ı Kerim’in önemli bir kısmı, kıssalardan, yani önceki kavimlere ait ibretli vak’aların özlü bir şekilde anlatımından meydana gelir. Hattâ, Kur’ân’ın en önemli mesajlarının kıssalarda olduğunu söylemek dahi mübalâğa olmayacaktır. Ancak, kıssalardan istifade edebilmek ve onlardaki mesajları kavrayabilmek için bazı önemli şartlar vardır.

Birincisi: Bu kıssalar, gerçek hadiselerdir. Âyetlerde ve sahih hadislerde bu hadiselerden ne kadarı nakledilmişse, başka kaynaklardan birşeyler karıştırılmadığı takdirde bunların muhakkak surette cereyan etmiş gerçek hadiseler olduğu bilinmelidir.

İkincisi: Bunlar her ne kadar dış görünüşüyle geçmiş zamana ait olaylar ise de, mânâ itibarıyla güncelliği hiçbir zaman kaybolmayan ve eskimeyen gerçekleri içerirler. Kıssada anlatılan hakikat, o gün için Musa, Harun, Firavun, Hâmân, sihirbazlar, v.s. şeklinde cereyan etmiş olabilir; fakat bu mânâ, değişik zamanlarda ve değişik toplumlarda, daha başka isimler altında da cereyan etmektedir ve edecektir. Neyzen Tevfik’in mısraları bu gerçeği özlü bir şekilde dile getirir:

Hadisatı oku her an, o zaman geçti deme
Habil’i Kabil’i sağ belle, basiretle geçin
Asl-ı kanun-u tabiatta tagayyür yoktur
Vak’a tebdil-i kıyafetle gelir her gün için.

Üçüncüsü: Geçmiş ümmetlerin, kitaplarına yaptıkları ilâveler yüzünden yoldan çıktıklarını unutmamalıyız. Kur’ân ve Hadis, kıssaların özünü bize aktarmış, ders çıkarmamız gereken hususlarda bir eksik bırakmamıştır. Eğer insan kıssalardan çıkarılması gereken ibret dersleri yerine sadece merak saikiyle birtakım gereksiz ayrıntıların peşine düşecek olursa, kendisini yoldan çıkaracak ve Kur’ân’ın mesajından uzaklaştıracak hurafelerin kucağına atılmış olur. Unutmamak gerekir ki, “Nuh’un gemisi hangi ağaçtan yapıldı? Hz. Musa’nın ayakkabısı hangi hayvanın derisinden idi? Hz. Süleyman’ın kıssasında konuşan karıncanın adı neydi?” gibi anlamsız sorulara dikkatleri yönelten, “Zülkarneyn atını Ülker yıldızına bağlardı” gibi akıl almaz iddialarla kıssayı bütün ciddiyetinden soyutlayan hikâyeler, maalesef Kur’ân kıssalarının anlaşılması önünde büyük bir engel teşkil etmiştir.

Kıssalara nasıl yaklaşılması ve onlardan nasıl ders çıkarılması gerektiğini bize öğreten âyetlerden biri de şöyledir:

Elbette o peygamberlerin kıssalarında akıllı kimselerin çıkaracağı dersler vardır. Bu Kur’an uydurulabilecek bir söz değildir. O kendinden önce gelen kitapları doğrular, her şeyi iyice açıklar, iman eden kimselere de doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir.[1]

Bu âyet, Kur’ân’ın bize “her şeyi iyice açıkladığını” bildiriyor. Onun için, gerek Kur’ân âyetlerinde, gerekse Kur’ân’ı açıklamakla görevli bulunan Peygamberimizden bize gelen sahih hadislerde bildirilen ayrıntılar, ibret almak isteyecek kimse için yeterli ayrıntılardır. Gayretimizi bu noktalar üzerinde yoğunlaştırmak, Kur’ân’ın kıssalarından yararlanabilmek için gerekli olan en önemli bir şarttır.

[1] Yusuf sûresi, 12:111.

Bu yazı, M. Ü. İlahiyat Vakfına ait Çamlıca Yayınlarında yayınlanan Namaz Sureleri Tefsiri adlı kitabımızdan alınmıştır. Kitaba şu adresten erişebilirsiniz:

https://www.ilahiyatvakfi.com/kitap/namaz-sureleri-tefsiri-umit-simsek-9789758646661

Namaz Sureleri Tefsiri'nin yeni baskısı çıktı


*

Namaz Sureleri Tefsiri’nin ikinci baskısı M. Ü. İlâhiyat Fakültesi Vakfına ait Çamlıca Yayınları arasında çıktı.

Ümit Şimşek tarafından telif edilen kitap, Fatiha sûresi ile Kur’ân-ı Kerim’in son on sûresine dair açıklamaları içeriyor.

Kitapta, sûrelerin her bir âyeti ayrı ayrı açıklandıktan başka, sûreden çıkarılabilecek belli başlı dersler de yer alıyor.

Bu arada, Kur’ân-ı Kerim’i anlamamıza rehberlik edecek bazı temel bilgiler de, yeri geldikçe bahis aralarında okuyucuya sunuluyor.

Namaz Sûreleri Tefsiri’nin önsözünde, kitapla ilgili olarak şu bilgilere dikkat çekiliyor:


Elinizdeki kitap, gençlerimiz başta olmak üzere, Kur’ân ile içli dışlı bir hayat yaşamak isteyen herkese, bu niyetlerini gerçekleştirmelerinde yardımcı olmak niyetiyle hazırlanmıştır. Bu kitaplarda, özellikle namazlarda sıklıkla okuduğumuz sûre ve âyetleri, sahih bilgilere dayanmak ve mümkün mertebe günümüzle ilgisini kurmak suretiyle, fakat ayrıntıya da boğmadan, derli toplu bir şekilde açıklamaya çalışacağız. Bu arada, genel anlamda Kur’ân-ı Kerim’i anlamamıza yardım edecek bazı temel bilgileri de, yeri geldikçe ve okuyucuyu bunaltmayacak bir şekilde, bahsin doğallığı içerisinde sunacağız. Bu suretle, dizinin tamamını okuyan bir kimsenin, sadece bu kitaplarda ele alınan sûrelerin anlamlarını öğrenmekle kalmayıp, aynı zamanda, Kur’ân’a yaklaşma konusunda da sağlıklı bir bakış açısı ve doğru yöntemlerle donanmış hale geleceğini umuyoruz.

Kitaptan en yüksek seviyede yararlanabilmek için okuyucuya tavsiyemiz, bunu bir defa okumakla yetinmemeleri, zaman içinde çeşitli aralıklarla en azından birkaç defa daha gözden geçirmeleri olacaktır. Çünkü sûrelerde ilerledikçe daha geniş bilgi ve daha geniş bir bakış açısı kazanmış olacaklar ve bu yeni bilgi ve bakış açısıyla ilk kitaplara tekrar döndüklerinde, bir yandan eski bilgileri tazelerken, bir yandan da evvelce dikkatlerini fazlaca çekmeyen diğer bazı hususların da görüş alanlarına girdiğini fark edeceklerdir.


360 sayfadan meydana gelen Namaz Sûreleri Tefsiri’ne aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

https://www.ilahiyatvakfi.com/kitap/namaz-sureleri-tefsiri-umit-simsek-9789758646661