Kayıtlar

Temmuz 11, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RİSALE-İ NUR BEŞER KELÂMIDIR

Resim
* ** İlham ile vahiy arasındaki keskin çizginin ihmal edilmesi, Risale-i Nur’un mahiyeti hakkında bazı yanlış ve tehlikeli inanışların yaygınlaşmasına yol açtı. Çözüm ise her zamanki çözüm: Kur’ân ve Sünnet. ÜMİT ŞİMŞEK – 13 – Risale-i Nur Külliyatından herhangi bir eserin kapağına baktığınızda, kitap isminin altında, “Müellifi: Bediüzzaman Said Nursî” yazısını görürsünüz. Bu, o kitabın içindeki bilgilerin Bediüzzaman tarafından derlenip düzenlenerek ve yorumlanarak kaleme alındığını gösterir. Bütün Risale-i Nur naşirleri, en başından bugüne kadar bu eserleri bu şekilde yayınlayagelmiştir. Bu kadarı, bir eseri, ne kadar mükemmel olursa olsun, kutsal metin haline getirmez; bunda şüphe yoktur. Ne var ki, eserlerin Risale-i Nur cemaatleri içinde gördüğü muamelenin ekseriyet itibarıyla bir beşer telifinden daha ötelere vardığı da inkâr edilemeyecek bir gerçektir. Bu telâkkiye ise, Risale-i Nur Müellifinin eserler hakkında zaman zaman kullandığı “ilham, sünuhat, yazdırıldı” gibi ifadelerden

Hayalî Ziyaeddin'den Hayalî Bediüzzaman'a gelişimizin kısa bir hikâyesi

Resim
*** Büyük insanları sakat telâkkilerle insan-üstü mertebelere taşıyan gelenek, Bediüzzaman Said Nursî’yi nasıl bir kimliğe büründürdü? ÜMİT ŞİMŞEK -12- İmamların imtihanı İmam Şafiî henüz delikanlı çağında iken fetvâ verecek bir mertebeye ulaşmış bir ilim âşıkı idi. Ancak hocasının verdiği fetvâ iznini kullanarak ilim mahfillerinde kendisine muteber bir yer edinmek yerine, o hayatına talebe olarak devam edip yeni ilim kaynaklarının peşine düşmeyi tercih etti. Asıl büyük hedefi ise, bugün Malikî mezhebinin kurucusu İmam Malik olarak tanıdığımız efsanevî âlim Malik bin Enes’in talebesi olmaktı. Sırf bunun için Mekke’den Medine’ye göç etti. Bu arada, İmam Malik’in meşhur eseri Muvatta’ı edinerek onun üzerinde çalıştı, hattâ bazı rivayetlere göre onu ezberledi. Bundan sonra da Mekke Valisinden aldığı bir tavsiye mektubuyla beraber Medine Valisinin kapısını çaldı. İmam Malik, ilmi kadar vakarı ile de tanınmış bir âlimdi. En yüksek seviyedeki idareciler bile onun yanına destursuz giremezdi.

Bu eserler böyle mi okunmalı?

Resim
*** Mukallitlerin hatâsı yüzünden Kur’ân’ın “tilâvetiyle teberrük olunan bir mübarek” halini aldığından yakınan Bediüzzaman’ın eserlerinden Kur’ân’a intikal etmekte zamanımız insanlarının problemi var. ÜMİT ŞİMŞEK -11- Sebilürreşad’daki “Kur’ân-ı Azîmüşşanın Hakimiyet-i Mutlakası” başlıklı makalesinde şeriat kitaplarının şeffaf bir şekilde Kur’ân’ı göstermesi gerektiğini yazan Bediüzzaman Said Nursî, arkasında bu tarife uygun bir külliyat bırakarak aramızdan ayrıldı. Hattâ sadece külliyat değil, geniş bir talebe kitlesi de bıraktı. Ve Bediüzzaman’ın aramızdan ayrılışının üzerinden bugüne kadar altmış yıl geçti. Bu altmış yıl zarfında Risale-i Nur ve talebelerinin önündeki engeller kalktı. Eserler her yerde okunur hale geldi. Nur talebeleri ve medreseleri yurdun en ücra köşelerine kadar yayıldı. Dünyada Risalelerin girmediği ülke neredeyse kalmadı. Risale basan yayınevleri hiçbir zaman müşterisiz kalmıyor. Dünyanın dört bir yanında Risale-i Nur’u konu alan akademik çalışmalar yapılıyor.