En'âm sûresinden muhteşem bir Tevhid dersi


En’âm sûresinin 14. âyetini okuduğumuz ve Fâtır, fıtrat, İslâm, teslimiyet, esenlik, rızık, velâyet ve tevhid konuları üzerinde durduğumuz 340. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı.

Kur’an Buluşmalarının 340. bölümünde En’âm sûresinin tevhid derslerinden birinin daha halkasındaydık.

12 Şubat Cumartesi günkü Buluşmada okuduğumuz 14. âyet-i kerime, bütün varlık âlemini yoktan yaratan ve bütün canlıları rızıklandıran Yer ve Gökler Fâtır’ının dostluğuna çağırıyor ve şöyle diyordu:

De ki: Göklerin ve yerin Fâtır’ı, doyuran, doyurulmaktan ise münezzeh olan Allah’tan başkasını mı kendime veli edineyim? De ki: Bana, hakka teslim olanların ilki olmam emredildi ve “Sakın müşriklerden olma” buyuruldu.

Fâtır ism-i şerifinin mânâsı, İslâm, teslimiyet ve esenlik kavramları, velâyet ve rızık konuları üzerinde durduğumuz Buluşmada özetle şu tesbitler yapıldı:

  • Bundan önceki âyetler bütün varlık âleminin geçmişi ve geleceğiyle beraber bütünüyle ve her haliyle Allah’ın mülkü olduğunu, Allah’ın ise kullarına rahmetle muamele etmeyi ilke edindiğini, bütün insanların kıyamet gününde Allah’ın huzurunda toplanarak hesaba çekileceğini bildiriyordu.
  • Bu âyet de aynı konuyu başlıca şu hususlardaki vurgularıyla daha da açıklığa kavuşturuyor:
  • Allah bu kâinatı ve içindekileri hiç yoktan yaratmıştır. Ona ortak koştuklarınız ise Allah’ın yoktan yarattığı kâinatın birer parçasıdır ve sonradan yaratılmışlardır. Yaratılan ve var olmak için birisinin onu var etmesine muhtaç olan kimseler, kendileri gibi yaratılmış olan diğer varlıklara ilâh olabilir mi?
  • Var olmak için yiyip içmeye muhtaç olan varlıklar da sizin gibi yaratılmış olan varlıklardır; Allah’ın sevgili kulları dahi olsalar bu sıfatları açısından sizden hiçbir farkları yoktur.
  • Herşeyi yoktan yaratan ve herşeyin dizginini elinde tutan Allah’a kul olmak demek, başka hiç kimseye kul olmamak demektir. Bu, Âlemlerin Rabbine mensubiyetle şereflenmek ve Ona muhatabiyet vasıtasıyla bütün varlıkların üzerinde şerefli bir mevkie kavuşmak demektir. Şirkin her türlüsü insanı böyle bir mevkiden mahrum bırakır ve kendisi gibi âciz varlıkların önünde küçük düşürür. Peygamberler, insanları işte böyle aşağılık bir durumdan kurtarmak üzere gelmişler ve onlara emrettikleri şeyleri en önce kendi nefislerinde yaşamışlardır.
  • Bu âyet-i kerimenin vurguladığı büyük hakikat, sadece din hususunda değil, hayatın bütün alanlarında her zaman hatırlanması gereken ve her türlü şart altında insana harikulâde bir kuvvet ve moral aşılayan bir ders  teşkil ediyor.

En’âm sûresinin 14. âyetini okuduğumuz 340. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

https://youtu.be/CWdxaq3y-Ng

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat  adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Yöneticiler hesaba hazırlansın