"And olsun ki gerçekmiş!"

*


***

Allah’ın âyetlerini inkâr edenlerin kıyamet günündeki pişmanlıklarını tasvir eden En’âm sûresi âyetlerini okuduğumuz 348. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı

Allah’ın âyetleri karşısında büyüklük taslayarak inkâr ve isyan yolunu seçenlerin âhiretteki pişmanlıklarına dair tasvirler, 348. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.

9 Nisan Cumartesi günkü Buluşmada okuduğumuz En’âm sûresinin 27-31. âyetlerinin meâli şöyle idi:

Ateşin karşısında durdurulduklarında “Ne olurdu, dünyaya geri gönderilseydik de Rabbimizin âyetlerini yalanlamayıp mü’minlerden olsaydık” derken onları bir görsen!

Aslında onların daha önce gizlemekte oldukları şey ortaya çıkmıştır. Yoksa, dünyaya geri gönderilecek olsalar bile, yine kendilerine yasaklanmış şeylere dönerlerdi. Onlar besbelli yalan söylüyorlar.

Bir de “Bu dünyadaki hayatımızdan başka hayat yok; biz tekrar diriltilecek değiliz” demişlerdi.

Sen onları Rablerinin huzuruna çıkarıldıkları zaman bir görsen! Allah “Bu gerçek değil miymiş?” buyurur. “Evet,” derler, “Rabbimize and olsun ki gerçekmiş.” Allah buyurur ki: “İnkâr edip durduğunuz için şimdi tadın bakalım azabı!”

Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar gerçekten hüsrana düşmüşlerdir. Kıyamet âniden başlarına kopuverdiğinde, “Dünyadaki ihmalimiz yüzünden yazıklar olsun bize!” derler. Günahlarını ise sırtlarına yüklenmişlerdir. Ne kötü birşeydir o yüklendikleri!

Bu âyetleri okurken, konuyla ilgili diğer âyet ve hadislerin de ışığında başlıca şu tesbitleri yaptık:

  • Bu âyetlerde sözü edilen kişilerin özellikleri, daha önceki âyetlerde şu şekilde geçmişti:
  • Allah’a ortak koşmak ve kendisine hak geldiği halde bütün bu delilleri inkâr ederek ortak koşmakta devam etmek, Allah’ın âyetlerini yalanlamak ve onları “eskilerin masalları” şeklindeki yakıştırmalarla tahkir etmek, kendileri inkâr ettikten başka, diğer insanları da inkâr ve isyana sürüklemek.
  • Onlar bu suçları bir ömür boyu tekrarlamak suretiyle kendilerini kat kat ziyan içine atmışlardır. Böylelikle, kendilerine verilen ömür sermayesini hebâ etmekle kalmamışlar, onunla ebedî bir cezayı kazanmışlardır. Kıyamet gününde ise,
    • ebedî bir Cenneti kaybetmek,
    • onun yerine ebedî bir Cehennem azabını Cennet sermayesiyle satın almak,
    • kıyamet gününde bütün insanların önünde rezil olmak,
    • dünya hayatında küçümsedikleri insanların Allah katında çok şerefli bir mertebeye erişmelerine şahit olmak,
    • onlar zevk ve safâ içinde Cennetlerde ağırlanırken Cehennem azabıyla onlara karşı küçük düşmek
  • gibi zarar ve ziyanları bir arada tadacaklar ve bundan hiçbir zaman kurtulamayacaklardır.
  • Bu kadar şiddetli uyarılara muhatap olan insanların hiç değilse ömürlerinde bir defa bu uyarıları ciddîye alarak düşünmemiş olmalarının, herşeyi kuşatan İlâhî rahmetten mahrumiyetleri için yeterli sebep teşkil edeceği aşikârdır.
  • Kur’ân-ı Kerimin bu ikazları sık sık tekrarlaması, onları insafa davet etmekten başka, mü’minleri onların zararından koruma gayesini de taşımaktadır.

En’âm sûresinin 27-31. âyetlerini okuduğumuz 348. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmalarının bu bölümü, Ramazan ayına girmiş olmamız sebebiyle, 18:00-18:45 arasında yayınlanacak. Adresimiz ise her zamanki gibi, YouTube’un Erdemli Hayat sayfası: https://www.youtube.com/erdemlihayat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Yöneticiler hesaba hazırlansın