Mucizeler üzerinden zamanımıza hikmet dersleri


 

En'âm sûresinden "inkârcıların mucize isteklerini" konu alan 35-37. âyetleri okuduğumuz 351. Kur'an Buluşmasının özeti ve video kaydı


İnanmamakta ısrar eden ve Hz. Peygamberden mucize isteyen inkârcıların bu isteklerine Allah niçin cevap vermedi? Onların inkârı Peygamberimizin üzerinde nasıl bir tesir bıraktı? Allah Teâlânın ölüleri diriltmesi ile kullarına hidayet vermesi arasında nasıl bir ilişki var? Bugünün medya ve sosyal medya diliyle İslâmı savunan Müslümanlar gerçekten bu dine hizmet mi etmiş oluyorlar?

Bunlar, 351. Kur’an Buluşmasında cevap aradığımız sorular idi.

30 Nisan Cumartesi günü yayınlanan Buluşmada, En’âm sûresinin şu mealdeki 35-37. âyetlerini okuduk:

Onların yüz çevirmesi sana ağır geliyorsa, onlara bir mucize getirmek için yapabiliyorsan yerin dibine bir tünel aç veya göğe bir merdiven kur! Eğer Allah dileseydi, onların hepsini doğru yolda birleştirirdi. Onun için sakın cahillerden olma.

Ancak kulak verenler senin çağrına uyar. Ölüleri ise Allah diriltir; sonra hepsi Onun huzuruna çıkarılacaklar.

“Rabbinden ona bir âyet indirilse ya” dediler. De ki: Allah elbette âyet indirmeye kadirdir. Lâkin onların çoğu bunu bilmiyor.

Bu âyetlerin ışığında yaptığımız değerlendirmeler ise şu noktalarda toplanıyordu:

  • ·         Ölüleri diriltmek nasıl Allah’tan başkasının yapamayacağı bir iş ise, ölmüş kalpleri hidayetle canlandırmak da ancak Allah’ın yapabileceği bir iştir. 
  • ·         Ölülerin dirilmesi nasıl aklın alabileceği bir şey değilse, ölmüş kalplerin dirilmesi de o kadar akıldan uzak bir iştir. Ancak her ikisi de Allah’ın kudretinin haricinde değildir. Bakarsınız, Allah size hidayet verdiği gibi, onlardan da dilediğini hidayetiyle ihyâ eder.
  • ·         Sonunda herkes Onun huzuruna çıkacak. Herkes hesabını Ona verecek. Ödülü de, cezayı da O takdir edecek. Hiç kimse haksızlığa uğramayacak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak.
  • ·         Mü’minler açısından bunun en önemli sonuçlarından birisi, kimsenin hidayet veya dalâletinden kendilerinin sorumlu olmadıklarını bilmeleridir. Bu sayede başarılardan gurura, başarısızlıklardan da yılgınlığa veya hırçınlığa kapılmaksızın kendilerine düşen görevlere sağduyu içinde odaklanma fırsatını bulurlar.
  • ·         Buna karşılık, inkâr ehlinden de hiç değilse bir kısmının zaman içinde hakikati görüp kabul etmesi için elverişli zemin hazır halde tutulmuş olur. Asr-ı Saadet “Bugün iman etmeyen niceleri yarın iman edebilir” gerçeğinin pek çok nümunesine sahne olmuştur.
  • ·         Bu durumu, zamanımızın doğrudan doğruya kişilikleri hedef alan ve hasmını insan içine çıkamaz hale getirmeye odaklanan medya ve sosyal medya savaşlarındaki saldırgan ve seviyesiz üslûplarla karşılaştırdığımızda, güdülen gayenin inkâr ehlini hidayete çağırmaktan ziyade hıncını tatmin etmek hedefine yönelik olduğunu görebiliyoruz. Bu durumun pek çok kimse için hidayet yolunu peşin olarak kapatmış olması kuvvetle muhtemeldir.

En’âm sûresinin 35-37. âyetlerini okuduğumuz 351. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

https://youtu.be/pcv8rjIIZ6M

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat  adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü