Gaybın anahtarları, göklerin ve yerin şahitlikleri


  
En'âm sûresinin 59. âyetini okuduğumuz 361. Kur'an Buluşmasının özeti ve video kaydı
   

İmanımızı tazeleyen âyetlerden biri daha 361. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.

UTESAV’ın 24 Eylül sabahı gerçekleşen Kur’an Buluşmasında En’âm sûresinin şu mealdeki 59. âyetini okuduk:

Gaybın anahtarları Onun katındadır; başkası onu bilemez. Karada ve denizde olanı da O bilir. Onun ilmi dışında tek bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıklarında bir dane olsun, yaş veya kuru herhangi bir şey olsun, hepsi apaçık bir kitaptadır.

Âyet-i kerime bir taraftan gayb bilgisinin Allah’a mahsus olduğunu bildirirken, bir taraftan da varlık âleminde olup biten küçük-büyük, gizli-açık her şeyin bütün incelikleriyle Allah’ın ilmi ve iradesi altında cereyan ettiğini son derece veciz ve kapsamlı ifadelerle bize hatırlatıyordu.

Bu konuya dair diğer âyetlerin de ışığında yaptığımız tesbitler arasında şu hususlar da yer aldı:

·        Allah kullarından dilediğine gayb bilgisinden dilediği kadarını nasip eder. Bu hükme peygamberler de dahildir.
·         Kur’ân-ı Kerimde gayba ait haberler vardır / peygamber kıssaları ve âhiret âlemine, görünmeyen varlıklara ve olaylara, istikbalde cereyan edecek bazı hadiselere dair haberler bu nevidendir.
·         Bazı olaylara salih rüya gibi vasıtalarla insanların önceden muttali olması da Allah’ın dilediği kuluna bunları dilediği kadarıyla bildirmesi demektir. Bu, gayb âleminin o kişilerin önüne serildiği anlamına gelmez.
·         Göklerin, yerin, karaların, denizlerin gizli ve açık bütün hallerini bilen, buralarda olup bitenler hep onun ilim, hikmet, rahmet, irade ve kudretiyle cereyan eden Allah’ın ilminden hiçbir şeyimiz gizli kalmaz. Kötülüklerimiz ondan saklanmaz, iyiliklerimiz de kaybolmaz.
·         Bu âyetlerin benzeri sık sık Kur’ân-ı Kerimde karşımıza çıkar. Bunları dikkatle, tefekkürle, kendi hayatımızla karşılaştıracak şekilde okumak ve hatırlamak imanımıza kuvvet verir ve imanımızın eserini hayatımızda göstermeye vesile olur.


Âyetin dikkatimizi yönelttiği “yaprak düşmesi” ise, cüz’î ve önemsiz bir olay gibi gözüken, ancak yeryüzündeki hayatın en temel gerçeklerinden birini dile getiren bir hadise idi ve ülfet perdesi altında saklanan çok büyük bir hakikati ortaya çıkarıyordu:


·         Dünyada su gibi, hava gibi, güneş gibi hayatın tam merkezinde olan şeylerden biri de hiç şüphesiz yapraktır. Yaprak olmasa bütün bunlar hiçbir anlam taşımazdı diyebiliriz. Çünkü güneş ışığıyla beraber gelen enerjiyi canlıların kullanabileceği şekle çevirecek çeviren yapraklardır.
·         Kendisine has biçimiyle ve havayı temizlemek, ayrı ayrı hastalıklara şifa olmak gibi farklı ve hikmetli özellikleriyle beraber dikkate alındığında, her bir bitki için özel şekilde takdir edilmiş olan çeşit çeşit yaprakların yaratılışında ve çalışmasında olduğu gibi, dalından koparak yere düşmesinde ve bu düşüşle beraber yeni bir hayat devresine geçmesinde de herşeyi her haliyle kuşatan bir ilim, hikmet ve rahmetin eserlerini yansıttığını apaçık görebiliriz.
·         İlâhî emirle yere düşen yapraklar orada yavaş yavaş ufalanarak vaktiyle almış oldukları besinleri geri verir ve toprağı canlı tutarak gelecek bahara hazırlamak için çalışan böcek, solucan, bakteri ve sair canlıları, kökleri ve ağaçları emr-i İlâhî ile beslerler.


En’âm sûresinin 59. âyetini okuduğumuz 361. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

https://youtu.be/_VsEiEyrHjA

UTESAV organizasyonuyla düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmaları Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşiyor. Buluşmalar, sabah 7:00-7:30 arasında simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramından sonra 7:30-8:30 arasında sunum ve 8:30-9:00 arasında soru-cevap şeklinde cereyan ediyor ve canlı olarak https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden yayınlanıyor.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü