Bir kadim dosttan açık mektup


 

Mustafa Çalışan, uzun yıllar beraber çalıştığımız ve tarihî önemi haiz atılımlarda beraberce bulunmak bahtiyarlığını paylaştığımız bir arkadaşımız. Yeni Asya Araştırma Merkezi kurulurken Ankara’daki yerleşik düzenini ve memuriyeti terk ederek İstanbul’a gelip yerleşmiş, İlim ve Teknik Serisi ile başlayan açılım ve atılımları kamuoyuna mal eden ve Yeni Asya’yı o zaman için itibarlı bir marka haline getiren faaliyetleri o başlatmış ve bu bayrağı bitmek bilmeyen bir enerjiyle burçtan burca taşımıştı. Kendisi, birkaç senedir Parkinson hastalığı ile beraber bir hayat sürüyor – tabii, yine o tükenmez enerjisiyle. Aşağıda, onun tanıdık-tanımadık bütün dostlara hitap eden ve tedbir ile tevekkülü, kadere rıza ile sa’y ve gayreti fiilî bir şekilde ders veren bir mektubu yer alıyor. 

     

MUSTAFA ÇALIŞAN

  

Ben bir Parkinson hastasıyım. 6 yıl önce teşhis konuldu. Bulaşıcı veya aileden gelen kalıtsal bir hastalık değildir. Neden olduğunu kimse bilmiyor. Bilinen o ki, beyindeki dopamin hücrelerinin giderek artan bir hızla ölmesinden kaynaklandığı bulunmuş. Herkes yaşlandıkça dopamin hücrelerinin bir kısmını kaybeder; fakat bu durum daha hızlı bir şekilde gerçekleştiğinde Parkinson hastalığı ortaya çıkıyor.

Hastalık yavaşça şiddetlenir. Çok ağır ağır ilerler. Allah ne kadar ömür verir ise bu hastalıka sizinle yaşar. Çözüm şimdilik yok; ileride ne olur bilinmez. Şu anda tıp fakültelerinin yapmaya çalıştığı şey ilaçlarla hızlı gidişatı yavaşlatmak. Fakat yararlı olan ilaçlar mevcuttur. Yıllar içerisinde daha güçlü, daha etkili ilaçlar kullandım. Şimdilerde her 4 saatte bir iki ayrı ilaç alıyorum: sabah, öğlen ve gece yatmadan önce.

İyi günlerim de oldu, sıkıntılı günlerim de. Özellikle düşme olaylarında çok sıkıntı çektim.


Parkinsonda düşme

Daha önce günlük işlerde, oyun alanında veya futbol oynarken herkes düşmüş veya dengesini kaybetmiştir, ancak Parkinson hastalarındaki “düşmeler” farklıdır ve ciddi yaralanmalara neden olabilir. Baş, kalça ve diğer bölgelerdeki bu yaralanmalar bir çürük kadar yaygın veya hastaneye yatışa neden olacak kadar şiddetli olabilir. Normal bir kişinin duyduğu düşme hissi, Parkinson hastalığı nedeniyle düşme hissinden tamamen farklıdır. Parkinson’a düşmek korku, acı, bağımlılık, yetersizlik, kendine güven eksikliği taşır. Normalliğinizi sorgulamaya başlarsınız ve vücudunuzla temasınızı yitirirsiniz. Kendinize “Bir dahaki düşüşümde ne olacak?” diye sormaya başlıyorsunuz. Bu da bağımlılığa ve korkuya geri dönüyor, sonuçta yaşam kalitenizi mahvediyor. Parkinson hastalığı olan insanlar için, donma (geçici olarak hareket edememe) ve denge kaybı gibi motor semptomları üzerindeki etkisi nedeniyle düşme riski daha yüksektir. Araştırmalar, Parkinson hastalarının Parkinson olmayan yaşıtlarına göre iki kat daha fazla düşme ihtimalinin olduğunu gösteriyor. Düşmelerden de ben de payımı aldım. İlk olarak yaklaşık üç sene öncesinde evimizin bahçesinde akrabalarla oturuyorduk, bir anda ayakta iken dengem bozuldu ve yüz üstü düştüm. Kafam yarıldı. Oluk gibi kan aktı. Gözlerimi açtığımda kendimi acil serviste buldum. Her ne ise, bu tür düşme durumları zaman zaman oldu ve olmaya devam ediyor. 2021’nin Mart başında dengemi kaybederek çok kötü bir şekilde düştüm. Sağ omzumda kırık çıkık vardı, kafamda ve belimde ağrılar vardı. Ve sonunda kendimi gene hastanede acil serviste buldum.

Acil serviste yerinden çıkan omuzumu yerine yerleştirebilmek çok da kolay olmadı. Üzerime 5 tane iri kıyım arkadaş çıktı da ondan sonra işlem yapıldı !!! 2-3 ayda eski halime ancak dönebildim.

Şimdi hamd olsun iyiyim. Sabredenlerden olurum inşaallah.

Titreme (tremor)

Benim titrememi bekliyorsunuz. Başlangıçta titremeler vardı. Bazen evet, bazen hayır. Günümüzde ilaçlar titremeyi tedavi edebiliyor. Hamd olsun Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümündeki hocalardan Prof. Dr. Güneş Kızıltan ve Doç. Dr. Ayşegül Gündüz’ün özel gayretleri ile titreme meselesi çözüldü. Eğer elimde veya ayağımda titreme görürseniz lütfen görmezden gelin. Bana daha önce nasıl davrandıysanız yine öyle davranın. Hâlâ elimi kullanıyorum, cebime de sokabiliyorum. Yürüyebiliyorum. 65 yaşında yeniden yürüyebilmek ne büyük mutluluk, onu bir de bana sorun. Gene bu çerçevede banyo–tuvalet gibi ihtiyaçlarmı kendim karşılıyabiliyorum. Yemek yeme, su içmeyi de halledebiliyorum. Yatma ve kalkma işlerinde biraz zorlansam da yoluna giriyor. Tabii olarak normal insanlar için sıradan olan bu eylemleri ifade etmem biraz garip olabilir. Ancak bir kronik Parkinson hastası için çok ama çok önemlidir. Biraz titremenin arkadaşlar arasında ve bizim aramızda ne önemi var?

Yüzüm

Gülmediğim veya boş baktığım için beni eğlendiremediğinizi düşünmeyin lütfen. Dik bakıyorsam bu Parkinson hastalığından oluyor. Sizi duyabiliyorum, kafam da sizin kadar çalışıyor. Tek problem, duygularımı mimiklerimle göstermekte zorlanmam. Bir de biraz yutma güçlüğüm olabiliyor, bazen ağzımdan su akabiliyor. Ne yapalım, ben de devamlı mendil taşıyorum yanımda.


Sesim

Biraz daha kısık sesle konuşmaya başladım. Fısıldar gibi oluyor bazen. Parkinson hastalığından bu da. Lütfen beni dinleyin. Biliyorum, benden daha yüksek sesle konuşabilir ve cümlemi tamamlayabilirsiniz. Fakat bundan hoşlanmıyorum.

Aklım yerinde. Hastalık biraz daha yavaş konuşmama neden oluyor. Ben de izin verirseniz sohbetinizin içinde olmak istiyorum. Ses ile ilgili olarak elbette sıkıtım var.

Şu anda iki temel problemim var. Birisi denge bozukluğu ve buna bağlı olarak yürüyüş zorluğu. ikinci problemim konuşmam ile ilgilidir. Vakıa bu hastalıkla tanışmadan önce ben de güzel konuşabilyordum. Hatta konuşma konusunda bir hayli ileri derecede idim. Uzun yıllar radyo programı yapmış birisi olarak her zeminde mikrofonla barışık idim. Sanıyorum burada bana Rabbimin verdiği ilahi bir mesaj var: Ey insan oğlu, sen kendine malik değilsin. Hiç bir şey sana ait değil. Emaneten sende duruyor. Sesin ve konuşman da senin mülkün değil; yani sen kazanmış değilsin.

Sertlikler

Bazen hareket etmekte zorlanıyorum. İlacın etkisinin geçtiği zamanlarda bu daha çok oluyor. Biraz bekleyin, konuşarak beni yüreklendirin, sonunda hareket edebilirim, merak etmeyin. Beni acele ettirmeye çalışmanız işe yaramaz. Sadece iki vitesim var: yavaş ve daha yavaş! Yürümeye başlamak biraz zor oluyor, ama sonra düzeliyor.

Egzersiz

Her gün 2000 adım atmam lazım. Yürümeliyim. Arkadaşlarla yürümek daha eğlenceli oluyor. Bana eşlik edin lütfen. Tamam, biraz yavaş yürürüz ama sonunda istediğimiz yere varıyoruz. Germe, çekme ve itme egzersizlerini her gün yapmalıyım. Bu konuda bana yardım eder misiniz?

Uykusuzluk

Uykusuzluktan yakınabiliyorum. Eğer gece yarısı beni dolaşırken görürseniz bunun sebebi Parkinson hastalığıdır. Erken veya geç yatmam çözmüyor. Gündüz kestiriyorsam lütfen bana izin verin, bazen yorgun hissedip dayanamadığım ve uyuduğum oluyor. Malum, Parkinson hastaları çok çabuk yorulur. Hemen enerjileri tükenir.

Duygular

Duygulanıyorum, beni kıracak bir şey yaptığınızı düşünmeyin. Parkinson hastalığından oluyor. Benim sıkıntımı boşverin, benimle konuşun, birkaç dakika sonra daha daha iyi olacağım.

Lütfen sabır arkadaşlarım, size ihtiyacım var. Ben gene aynıyım. Sadece biraz yavaşladım. Hayatınızın bir parçası olmaya devam etmek istiyorum. Sizin de benim hayatımın bir parçası olmanızı diliyorum.

Netice-i kelâm

Bu çerçevede söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var ki, had ve hesaba gelmez. Bu itibarla şimdilik kısa keselim.

Ancak bütün bunlara rağmen bizim yaklaşımımız her halükârda başımıza gelen sıkıntılara karşı sabretmek, “el-hamdülillâh alâ külli hal” demektir. Hamd olsun diyebilmektir. Çünkü, malûm, beterin beteri var.

Dünyanın bir imtihan yeri olduğu gerçeğini her daim aklımızda bulundurmaktır. Bu çekilen sıkıntılar imtihanın bir parçasıdır. Ve ne kadar sabır ve şükür etsek derecemizin o kadar yükseleceği inancı ile hareket etmeliyiz.

Hayatta her kesin sınavı farklıdır. Tabiatıyla sınav sorunları da farklıdır. Gözüken şekliyle “Benim de sınav sorum  Parkinsondan çıktı” diyebiliriz.

Ve inşaallah bu hastalıķ da vazifesini bitirır ve gider. Bu çerçevede “Derdimi seviyorum, hamd olsun hastayım" diyor ve iki sihirli kelime olan "sabır ve şükür"ü dusalarımıza baş tacı ediyoruz.

Ve şu da hayatın bir gerçeği: Kadere iman eden kederden emin olur.

***

Facebook profili:

https://www.facebook.com/profile.php?id=100002994325537

 

Yorumlar

  1. Geçmiş olsun. Cenâb-ı Rabbül Alemin şifa versin. Beterinden muhafaza etsin. Amin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Raşid Halifelerde iman-amel bütünlüğü

Kur'an mealleri din eğitiminde baş köşeyi almalı