SON EKLENENLER
latest

15 Ocak 2022 Cumartesi

Allah'ın mülkünde istibdada yer yok


En’âm sûresinin 3-5. âyetlerini okuduğumuz 336. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı.

Allah Teâlânın sınırsız ve ortaksız rububiyeti ile inkârcıların bu gerçek karşısındaki tutumları, 336. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.

UTESAV tarafından düzenlenen ve YouTube’un Erdemli Hayat kanalından canlı olarak yayınlanan Buluşmada okuduğumuz En’âm sûresinin 3-5. âyetlerinde şöyle buyuruluyordu:

Göklerde ve yerde Allah Odur. O sizin içinizi de bilir, dışınızı da bilir, kazandıklarınızı da bilir.

Lâkin onlara Rablerinin âyetlerinden hangi bir âyet gelecek olsa, yine bundan yüz çevirirler.

İşte, kendilerine hak geldiğinde onu da yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberi yakında onlara ulaşacaktır.

Bu âyetlerle ilgili olarak yaptığımız tesbitlerde şu noktalar ön plana çıktı:

  • Allah’ın elçileri de Allah’ın birer kuludur. Rab ile kul arasında bir mertebe yoktur. Kulların ise hiç biri, kâinatın ne yaratılmasında, ne de idaresinde hiçbir pay sahibi değildir.
  • Allah’ın her şeyden sonsuz derecede büyük oluşu, bizim küçük işlerimizle meşgul olmayacağı mânâsına gelmez. Çünkü Onun ilminin de, kudretinin de, diğer sıfatlarının da sınırı yoktur, her şeyi tek bir şey gibi kuşatır. O bir şeyi her şey gibi önem ve ihtimamla, her şeyi de bir şey gibi kolaylıkla yaratır.
  • Allah kullarını yarattıktan sonra kendi hallerine terk etmez, başkasının idaresine bırakmaz, idaresine başkasını da ortak etmez. O her bir kulunu her an görür, gözetir, ihtiyaçlarını gönderir, rızıklarını verir, dualarını dinler, yaptıklarını kaydeder.
  • Varlık âleminde her kimin gizli açık, büyük küçük, dünyaya veya âhirete ait, maddî veya manevî her neye ihtiyacı varsa hepsi Ondan istenir, dualar Ona yükselir, Ondan cevap alır. O bütün duaları tek bir dua gibi kolaylıkla, tek bir duayı da bütün dualar gibi ihtimamla cevaplandırır.
  • Varlık âleminde Allah’tan başka hiç kimse için bir tahakküm alanı bırakılmamıştır. Göklerde de, yerde de Allah Odur; ve insan sadece Onun huzurunda eğilir. Mahlûkiyet yönünden herkes birbirine eşittir; kimse kimseye üstünlük taslayamaz. Kimse kimseye tahakküm edemez. Kimse kimsenin önünde eğilemez. Hayatın bütün alanlarında her türlü istibdadın kökünü kazımak için bu hakikati dikkate almak kâfidir.
  • Kur’ân-ı Kerim, bize Allah’ı tanıtan en önemli kaynağımız olarak, pek çok âyetinde, bu arada sair âyetlerin de özellikle son kısımlarında bize Allah Teâlâyı Ona lâyık isim, sıfat ve fiillerle tanıtmış, tarif etmiş ve bu suretle İslâm itikadının içine yanlış şeylerin girmesini önlemiştir.
  • Bu bakımdan, Kur’ân’ı sürekli olarak ve tefekkür ederek okumak, imanımızı her türlü yanlış telkinlerden korumak için başvuracağımız en birinci ve etkili çaredir.

En’âm sûresinin 3-5. âyetlerini okuduğumuz 336. Kur’an Buluşmasına ait tam video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.


Sitemizde yayınlanan yazılardan ânında haberdar olmak için
bizi Twitter’da takip edebilirsiniz:

twitter.com/umit_simsek


13 Ocak 2022 Perşembe

İntihar salgınında anahtar medyanın elinde


Bilimsel çalışmalar, sorumlu davrandığı takdirde medyanın intiharları büyük ölçüde önleyebileceğini gösteriyor.

Toplumda intiharların salgın haline gelmesinde de, önlenmesinde de baş rolü medyanın oynadığı, yüzlerce bilimsel çalışma ile ispatlandı.

Lokman Hekim Üniversitesinden Dr. Ayşe Altunbay, bu konudaki bilimsel çalışmalara atıfta bulunan bir makalesinde, medyanın her iki yöndeki etkisine dikkat çekiyor ve sorumlu bir şekilde davranıldığı takdirde, toplumda intiharların büyük ölçüde önlenebileceğini, örnekler vererek bildiriyor.

Dr. Altunbay, 2019 sonlarında basına art arda yansıyan intihar haberleri üzerine kaleme aldığı makalesinde,[1] bu konuyu Werther etkisi ve Papageno etkisi adı verilen iki kavramla açıklıyor.

Werther etkisi, adını Goethe’nin intihar salgınına yol açmakla suçlanan Genç Werther’in Acıları isimli romanından alıyor. Papageno etkisi ise, Mozart’ın Sihirli Flüt adlı operasında intiharın eşiğine gelen Papageno’nun yolda karşılaştığı üç delikanlının telkinleriyle intihardan vazgeçmesine atıf yapıyor.

Ayşe Altunbay, makalesinde, intihar haberlerinin medyada sansasyonel bir şekilde yer almasının ardından intihar oranlarında artış görüldüğünü gösteren 150’den fazla bilimsel çalışma bulunduğunu bildiriyor ve şu tesbiti yapıyor:

Avusturya‘nın önde gelen psikiyatristlerinden olan ve dünya çapında Bay İntihar (Mr. Suicide) diye ünlenen Prof. Dr. Erwin Ringel’in 1953 senesinde kavramlaştırdığı intihar-öncesi sendromuna göre insanlar intihardan yada intihar girişiminden önce intiharı sadece düşünsel düzeyde bir ihtimal olarak görürler ve hayatta kalma ile ölüm dürtüleri arasında gelip giderler. İntihar öncesi evredeki bireylerin ortak özelliği iç dünyalarında yaşadıkları yüksek gerginlik, oryantasyon kaybı ve çelişkilerdir. Bu nedenle içinde bulundukları krizin gerilimiyle intihar öncesi evreye kadar sürüklenmiş olan insanlar, krize çözüm arayışı süreçlerinde çevrelerinden aldıkları mesajların etkilerine karşı çok hassas ve korunmasızdırlar. İşte çevresel faktörlerden biri olan medya da, içine düştükleri krizden bir çıkış yolu arayışında olan insanların seçecekleri çözüm yolunda hayati bir rol oynayabilmektedir. Hem geriye dönük (retrospektif) hem de ileriye yönelik (prospektif) olarak dizayn edilen pek çok bilimsel çalışma, psikolojik bunalımlı ya da hassas bireylerin intihar kararı alırken medyada okudukları sansasyonel intiharlar haberlerinden belirgin anlamda etkilendiklerini ve bu tür haberlerin toplumdaki yeni intihar vakalarını tetiklediklerini ortaya koymuştur.

Buna karşılık, medyanın sorumlu davrandığı durumlarda intiharların önemli ölçüde önlenebildiğini gösteren bir örneği de Dr. Altunbay Avusturya’dan veriyor:

1978 yılında Viyana‘da metro sisteminin devreye girmesiyle ilk başlarda tek tük gerçekleşen metroda intihar girişimleri, 1980 yılından itibaren giderek artan sıklıkta gözlenmeye başladı. Hem metronun hem de intihar metodunun yeni olması metro intiharlarının basında büyük yankı bulmasıyla ve intiharların fotoğraflar eşliğinde sansasyonel ve dramatik bir şekilde haberleştirmesiyle sonuçlandı. Giderek artan intiharlar üzerine Avusturya İntiharları Önleme, Kriz Müdahelesi ve Çatışmalarla Başetme Derneği bünyesinde bir çalışma grubu oluşturuldu. Çalışma grubu basında intihar vakalarının etraflıca yer bulmasının imitasyon etkisiyle yeni intihar vakalarını tetiklediği sonucuna vardı ve 1987 yılı ortalarında bu tür vakaların haberleştirilmesi ile ilgili ciddi hipotezler ve bu konuda medya organlarına uyarılar içeren bir basın yönergesi hazırladı. . . . 1987 yılının ortalarında Avusturya çapında bir basın kampanyası düzenlendi. . . . Bunun sonucunda metroda meydana gelen intihar ve intihar girişimleri 1987 yılının ikinci 6 ayında ilk 6 ayıyla karşılaştırıldığında % 84,2 oranında azalma gösterdi.

Altunbay’ın makalesinde, Dünya Sağlık Örgütünün İntihar Hakkında Sorumlu Habercilik: Hızlı Başvuru Kılavuzu adlı yayınında medyaya yönelik olarak yer alan “yapılacaklar” ve “yapılmayacaklar” listesi de yer alıyor:

YAPILACAKLAR

– Nerede yardım aranabileceği konusunda doğru bilgiler verin.

– Efsane ve mitlere yer vermeden, intihar ve intihar önleyici tedbirler konusunda toplumu bilinçlendirin.

– Hayatın stresleriyle ve intihar düşünceleriyle nasıl baş edebileceğine dair hikâyeleri ve nasıl yardım alınabileceğini haberleştirin.

– Ünlülerin intiharlarını haberleştirirken özel dikkat sarf edin.

– Yakınlarını kaybetmiş olan aile bireyleri ve arkadaş çevresiyle yapılan röportajlarda özel dikkat sarfedin.

– İntihar konusundaki hikayelerden medya mensuplarının kendilerinin de etkilenebileceğinin bilincinde olun.

YAPILMAYACAKLAR

– İntihar hakkındaki hikâyeye belirgin bir şekilde yer vermeyin ve bu tür hikâyeleri gereğinden fazla tekrar etmeyin.

– İntiharı sansasyonelleştiren ya da normalleştiren, ya da problemlere karşı başvurulan haklı bir çözüm yolu olarak gösteren bir dil kullanmayın.

– Kullanılan intihar metodunu tanımlayarak açıklamayın.

– İntiharın gerçekleştiği yerleşim yeri/konum hakkında detaylar sunmayın.

– Sansasyonel haber başlıkları kullanmayın.

– Fotoğraf, video görüntüsü ya da sosyal medya linki kullanmayın.

Dr. Ayşe Altunbay’ın makalesine https://kiyibulusmalari.com/ayse-altunbay-3/ adresinde erişebilirsiniz.


[1] Ayşe Altunbay, “Basına ve Psikiyatristlere Çağrı: Werther Etkisinden Papageno Etkisine Geçiş Mümkün!” https://kiyibulusmalari.com/ayse-altunbay-3/

12 Ocak 2022 Çarşamba

Hadislerle hayat bulanlar için muhteşem bir eser


M. Yaşar Kandemir hocanın 1000 hadis-i şerifi açıklamalarıyla birlikte topladığı eseri okuyucuyla buluştu.

Ünlü Hadis âlimi Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, hayatın belli başlı alanlarında bize yol gösteren 1000 hadis-i şerifi bir kitapta topladı.

Tahlil Yayınları arasında okuyucuyla buluşan eser “Hayatımıza Yön Veren Hadisler” adını taşıyor.

Yaşar hoca 982 sayfalık eserinin önsözünde şu bilgileri veriyor:

***

Biz Müslümanlar hayata Kur’ân-ı Kerim’in ve hadîs-i şerîflerin ışığında bakarız.

Ciğerlerimizin temiz havaya nasıl ihtiyacı varsa ruhumuzun da âyet ve hadislere öyle ihtiyacı olduğunu biliriz.

Çünkü biz âyet ve hadislerle nefes alır, hayat bulur, yeniden diriliriz.

Ve şu gerçeğe bütün kalbimizle inanırız:

Allah Teâlâ’nın bu ümmete en büyük lütfu, Muhammed aleyhisselâmıs peygamber, Kur’ân-ı Kerîm’i de hayat rehberi olarak göndermesidir.

Peygamberimiz Efendimiz, Kur’ân-ı Kerîm’i ümmetine hem tebliğ etmiş hem de Rabbimizin onlardan yapmalarını istediği ve uzak durmalarını emrettiği konuları bir bir açıklamış, böylece hadisler Kur’ân-ı Kerîm’de temas edilmeyen konuları vahyin ışığında ümmetine öğretmiştir.

İşte bu sebeple Müslümanlar, özellikle de gençler bu fânî âlemde nasıl yaşayacaklarını, sonsuz bir hayata nasıl hazırlanacaklarını öğrenmek için hadîs-i şerifleri çok okumak, hattâ ezberlemek durumundadır.

Bazı İslâm büyükleri, hadis öğrenmekten daha üstün bir şey olmadığını, hadis öğrenmeyenlerde hayır bulunmadığını söylemiş, hadis okumayı Peygamber Efendimizin seçkin ashâbı ile beraber olmak diye nitelendirmişlerdir.

İşte bu sebeple hadisleri öğrenmek ve ezberlemek isteyenlere kolaylık olmak üzere elinizdeki kitapta 1000 kısa hadis güvenilir kaynaklardan seçilip bir araya getirildi.

Hadis-i şeriflerin daha ilk bakışta ilgi çekmesi için onların her birine içeriğini yansıtan birer başlık konuldu.

Hadisleri açıklarken her cümleyi bir satırda ifade etmeye özen gösterildi.

Önsözün hemen ardından bir hadis kitabının nasıl okunması ve hadislerin nasıl ezberlenmesi konusunda bilgi verilmeye çalışıldı.

***

28 bölümden meydana gelen ve 1000 adet hadis-i şerifi açıklamalarıyla birlikte içine alan esere bu adreslerden erişebilirsiniz:

https://www.kitapoba.com/hayatimiza-yon-veren-hadisler

https://www.kitapyurdu.com/kitap/hayatimiza-yon-veren-hadisler/603837.html