SON EKLENENLER
latest

7 Mayıs 2022 Cumartesi

Sade Vatandaş adalet ve asayişi özel teşebbüse devredecek


 

Son günlerde bir bakanımız ile bir parti liderimiz arasında cereyan eden muhabbet bütün keyfiyle devam ederken, ihkak-ı hak ve temin-i asayiş alanlarında faaliyet gösteren özel teşebbüsümüzün de lider kadrosuyla bu muhabbete iştirak etmesi ve sorunların çözümünde sokak kabadayılığına alternatif olarak hukuk yolunu göstermesi, Sade Vatandaşımızı heyecanlandırdı ve ülkeyi yeni ufuklara taşıyacak formüller üretmeye sevk etti. Özetle, Sade Vatandaşımız diyor ki:

“Hukuk bilincinin bu kadar kökleştiği bir toplumda özel teşebbüsümüzün gayret ve imkânlarından niçin mahrum kalalım? Ben iktidara gelince yapacağım ilk işlerden birisi, adalet ve asayiş konusunu ihale yoluyla özel teşebbüse devretmek olacak. Bu alanda nice zamandır faaliyet gösteren oluşumlar zaten mevcut olduğu ve bu oluşumların liderleri de sık sık görüşlerini kamuoyuyla oldukça etkili bir şekilde paylaştıkları için, kadro ve tecrübe sıkıntısının yaşanmayacağı ve kamuoyunun da bu yeni duruma kolaylıkla uyum sağlayacağı muhakkaktır. Ayrıca, ülkemizin halihazırdaki huzur ve güven ortamı da herkesin malûmu olduğu için, ihaleyi kazanan tarafa karşı vak’a garantisi külfetinin de söz konusu olmayacağı umulmaktadır.”

Bu arada, Sade Vatandaşımızın bu düşüncesinin çok da yeni bir fikir olmadığını hemen hatırlatalım. Bundan bir asır önce, şair Hüseyin Kâmi de böyle bir teklifle aşağıdaki mısraları kaleme almış, ancak henüz toplum bu fikirleri tartabilecek seviyeye ulaşmadığı için teklifi rağbet görmemişti. Sanki bu günleri gözüyle görmüşçesine probleme teşhis koyan ve adıyla sanıyla çözümün adresini gösteren şairimizi de bu vesile ile rahmetle anmış olalım:

Bârekâllah bu âsâyişe kim vakt-i nehâr
Hırsız artık yapışır köprüde dâmânımıza
Kalmadı kimseden ümmîdimiz artık heyhat
El-medet ey Çakıcı sen acı efganımıza
Kasa hırsızları peynir gibi âhen kesiyor
Şaştı âlem de bizim san’at ü irfanımıza
Böyle fırsat ele geçmez Çakıcı aç gözünü
İn o dağdan da yetiş garet-i sâmânımıza

Hüseyin Kâmi (Dehrî)
1330 (1914) tarihli Divançe-i Dehrî’den

***

Sade Vatandaşın diğer seçim projeleri:

https://umitsimsek.blogspot.com/search/label/Ben%20iktidara%20gelince

6 Mayıs 2022 Cuma

Sanatın başlangıcı

 

 
Bir ıssız gezegen nasıl bir muhteşem dünyaya dönüştü?
Bu sorunun cevabıyla sanatın tarihi yazılır.


ÜMİT ŞİMŞEK

Üzerinde hiçbir canlının olmadığı uzun çağlar yaşadı yeryüzü.

Dünyanın bugünkü halinden haber verecek en küçük bir ipucu yoktu o zamanlarda.

Göklerdeki ıssız gezegenlerden bir gezegendi dünyamız.

Nasıl oldu, bilinmiyor, fakat bir gün canlılar belirmeye başladı.

Dağlar, taşlar yeşerdi.

Denizlerin altı rengârenk canlılarla doldu.

Yeryüzü milyonlarca tür varlıkla şenlendi.

Bir ıssız gezegen, bir muhteşem dünyaya dönüştü esrarengiz bir şekilde.

*** 

Dünyanın üzerindekiler, dünyadan önce yoktu.

Hepsi sonradan ortaya çıktı.

Fakat ortaya çıkanlardan hiçbiri, ilk defa yapılmışa benzemiyordu.

Hepsi mükemmeldi, hepsi sanatlıydı.

Kusur yoktu yapılanlarda.

Bir küçücük yaprak, o mütevazi görünüşünün altında, erişilmez bir teknoloji sergiliyordu daha ilk günden.

Çağlar geçti, kimse o teknolojiyi yakalayamadı.

Daha ilk günden ve ilk canlıyla dünyaya adımını atmıştı mükemmellik.

Her beliren canlı, o mükemmelliği bir başka boyutta sergiledi.

Her yaratılan, bir erişilmez sanatın farklı bir örneğiydi.

Kuşların uçuşundan, balıkların yüzüşünden daha üstün bir uçuş veya yüzüşe erişemedi insanlık bütün zekâsı ve dehâsıyla.

Oysa bir uçuş veya bir yüzüş, yüz binlerce tür kuş ve balığın her birinde farklı bir mükemmellikle ortaya çıkmıştı.

Her seferinde ilk’in orijinalliği, son’un kusursuzluğuyla beraber belirdi dünyamızda.

***

Her şeyin bir ilk yaratılışı vardı dünyamızda.

Ve hepsi ayrı bir mükemmellikti onların.

Çünkü plânlıydı, düzenliydi, mânâlıydı o yaratılışlar.

Hepsinin bir hedefi vardı.

Ve en son hedef, ilk yaratılışın öncesinden belliydi.

Adımlar peş peşe atıldı o hedefe doğru.

Her canlı kendi hedefini buldu.

Dünyaya gözünü açan hiçbir varlık, kendisini yabancı bir âlemde hissetmedi.

Çünkü her şey olması gereken yerde, olması gereken zamanda ve olması gereken şekilde yapılmıştı.

İnsanlar bunu, her şeyin olup bitişinden milyonlarca yıl sonra gördüler.

Ve bir mükemmellik ve sanattan başka bir şey bulmadılar gördüklerinde.

Sonra da, yüzyıllar boyunca, binlerce bilim dalının derinliklerine daldılar:

O mükemmelliğin ve o sanatın inceliklerinden küçük bir kısmını olsun çözebilmek ümidiyle.

5 Mayıs 2022 Perşembe

Bir petek bal


 

Ne çiçek biliyordu arıya sunduğunu, ne arı biliyordu yaptıklarını. Bir küçücük böcek, teknolojiye meydan okuduğunun farkında değildi.

 

ÜMİT ŞİMŞEK

Bir gün ışığı vurdu çiçeğin yapraklarına.

Sabahın ilk ışıklarıydı.

Çiçek kucağını açıverdi.

İçeride, bitkinin ta derinliklerinde hummalı bir faaliyet başladı.

Her bir ışık parçacığının gideceği yer ve göreceği iş belliydi.

Çiçek bunlardan habersiz, misafirlerini beklemeye başladı.

♦♦♦

Aynı gün ışığı, kovanlara da vurdu aynı saatte.

Onlara çiçeklerin açılışını haber verdi ışık hızıyla.

Hava zerreleri kokular taşıdı uzaklardan.

Çiçeklerin olduğu yeri bildirdi arılara.

♦♦♦

Haberi alan, uçtu geldi.

Çiçeğin kucağına attı kendini.

Birer muhteşem sofra oldu çiçekler.

Gözlere yeryüzünün renk renk güzelliklerini, böceklere rahmet hazinelerinin çeşit çeşit lezzetlerini sundu.

Kullar doya doya nasiplendi o hazinelerden.

Bu kadarı, sadece bir başlangıçtı.

♦♦♦

Arılar, çiçeklerde bulduklarını taşıyıp durdular gün boyunca.

Yorulmadılar, usanmadılar.

Tarlalardan kovanlara lezzet ve şifa taşındı.

Ne çiçek biliyordu arıya sunduğunu, ne arı biliyordu yaptıklarını.

Bir küçücük böcek, teknolojiye meydan okuduğunun farkında değildi.

O sadece kendisine ilham olunanı yapıyordu.

Kusursuz petekler inşa etti minik elleriyle.

Ondan mükemmelini yapan olmadı.

Çiçeklerden topladıklarıyla ballar yaptı. Yediklerinin bir mucizeye dönüştüğünden habersizdi parmak kadar bir vücutta.

Kendi yaptığı petekleri onunla doldurdu ve mühürledi.

Çiçeğin eliyle arıya sunulanlar, arının eliyle başka kullara sunulmaya hazırdı artık.

♦♦♦

Bir arı, 50 gram bal yapmak için çırpındı hayatı boyunca.

Mütevazi, fakat erişilmez bir rakam.

Çünkü insanlık, bütün teknolojisiyle, onun bir gramını da yapamadı.

4 Mayıs 2022 Çarşamba

Mucizeler üzerinden zamanımıza hikmet dersleri


 

En'âm sûresinden "inkârcıların mucize isteklerini" konu alan 35-37. âyetleri okuduğumuz 351. Kur'an Buluşmasının özeti ve video kaydı


İnanmamakta ısrar eden ve Hz. Peygamberden mucize isteyen inkârcıların bu isteklerine Allah niçin cevap vermedi? Onların inkârı Peygamberimizin üzerinde nasıl bir tesir bıraktı? Allah Teâlânın ölüleri diriltmesi ile kullarına hidayet vermesi arasında nasıl bir ilişki var? Bugünün medya ve sosyal medya diliyle İslâmı savunan Müslümanlar gerçekten bu dine hizmet mi etmiş oluyorlar?

Bunlar, 351. Kur’an Buluşmasında cevap aradığımız sorular idi.

30 Nisan Cumartesi günü yayınlanan Buluşmada, En’âm sûresinin şu mealdeki 35-37. âyetlerini okuduk:

Onların yüz çevirmesi sana ağır geliyorsa, onlara bir mucize getirmek için yapabiliyorsan yerin dibine bir tünel aç veya göğe bir merdiven kur! Eğer Allah dileseydi, onların hepsini doğru yolda birleştirirdi. Onun için sakın cahillerden olma.

Ancak kulak verenler senin çağrına uyar. Ölüleri ise Allah diriltir; sonra hepsi Onun huzuruna çıkarılacaklar.

“Rabbinden ona bir âyet indirilse ya” dediler. De ki: Allah elbette âyet indirmeye kadirdir. Lâkin onların çoğu bunu bilmiyor.

Bu âyetlerin ışığında yaptığımız değerlendirmeler ise şu noktalarda toplanıyordu:

  • ·         Ölüleri diriltmek nasıl Allah’tan başkasının yapamayacağı bir iş ise, ölmüş kalpleri hidayetle canlandırmak da ancak Allah’ın yapabileceği bir iştir. 
  • ·         Ölülerin dirilmesi nasıl aklın alabileceği bir şey değilse, ölmüş kalplerin dirilmesi de o kadar akıldan uzak bir iştir. Ancak her ikisi de Allah’ın kudretinin haricinde değildir. Bakarsınız, Allah size hidayet verdiği gibi, onlardan da dilediğini hidayetiyle ihyâ eder.
  • ·         Sonunda herkes Onun huzuruna çıkacak. Herkes hesabını Ona verecek. Ödülü de, cezayı da O takdir edecek. Hiç kimse haksızlığa uğramayacak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak.
  • ·         Mü’minler açısından bunun en önemli sonuçlarından birisi, kimsenin hidayet veya dalâletinden kendilerinin sorumlu olmadıklarını bilmeleridir. Bu sayede başarılardan gurura, başarısızlıklardan da yılgınlığa veya hırçınlığa kapılmaksızın kendilerine düşen görevlere sağduyu içinde odaklanma fırsatını bulurlar.
  • ·         Buna karşılık, inkâr ehlinden de hiç değilse bir kısmının zaman içinde hakikati görüp kabul etmesi için elverişli zemin hazır halde tutulmuş olur. Asr-ı Saadet “Bugün iman etmeyen niceleri yarın iman edebilir” gerçeğinin pek çok nümunesine sahne olmuştur.
  • ·         Bu durumu, zamanımızın doğrudan doğruya kişilikleri hedef alan ve hasmını insan içine çıkamaz hale getirmeye odaklanan medya ve sosyal medya savaşlarındaki saldırgan ve seviyesiz üslûplarla karşılaştırdığımızda, güdülen gayenin inkâr ehlini hidayete çağırmaktan ziyade hıncını tatmin etmek hedefine yönelik olduğunu görebiliyoruz. Bu durumun pek çok kimse için hidayet yolunu peşin olarak kapatmış olması kuvvetle muhtemeldir.

En’âm sûresinin 35-37. âyetlerini okuduğumuz 351. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:

https://youtu.be/pcv8rjIIZ6M

UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat  adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.

3 Mayıs 2022 Salı

Bayram içinde bayram


  

ÜMİT ŞİMŞEK 

Dünya bir bayram yeridir ruhlar için.

Onda gözünü açan, bir şenlik bulur.

Kandillerle süslenmiş, çiçeklerle bezenmiş rengârenk bir âleme doğar insan.

Sayısız san’at eserleri bir bir gelip geçer önünden.

Her ânında ve her köşesinde bir ikram bulur dünyanın.

***

Nimetlerin çokluğu, nimetleri örter çoğu zaman.

İkramsız hiçbir ânı geçmeyen insan, bir bayram yerinde olduğunu unutur.

Harikulâdelikler, bir alışkanlık perdesi altında gizlenir.

Kendisini yerin ve göğün en leziz nimetleriyle besleyeni nadiren hatırlar insan.

Aldığı her nefesin ve eline geçen her nimetin Yer ve Gökler Rabbinden bir armağan olduğunu bilse de düşünmez çoğunlukla.

Ve o bilincin zevkini doya doya çıkarmaktan mahrum kalır.

Ama nimetlerin ardı arkası kesilmez.

Kul hatırlamasa da sürer gider ikramlar.

Kul isyan da etse Rabbi onu yine besler.

Kul binlerce defa tövbe edip binlerce defa tövbesini bozsa, Rabbi onu yine kapısından geri çevirmez ve yine nimetlerini onun üstünden eksik etmez.

Bazan darlıkla hatırlattığı olur.

Sonra yine bağışlar nimetlerini.

Verişiyle de, alışıyla da, övgüye kimin lâyık olduğunu gösterir.

***

Âlemlerin Rabbi, bir de bayramlarla hatırlatır nimetlerini.

Bayram içinde bayramlar sunar kullarına.

Çünkü sevindirmek ister onları.

Çünkü sevindirmeyi sever.

Onun için bir dünya yaratır.

Onun için insanı dünyaya gönderir.

Onun için bir bayram yerini bayramlarla süsler.

Bir hayat boyunca ikramlara boğduğu kullarına önce manevî bayramların sevincini yaşatır bir ay boyunca.

Sonra da onları maddî ve manevî nimetlerinin hepsiyle birden kuşatıverir bir bayram sabahı.

Bir bayramdan çıkarır kullarını, bir başkasına sokar, bir bayram yerinde.

Ve kullar, o günün sabahında hep bir ağızdan övgüler sunar kendilerini bayramlarla sevindirene.

Dünya semâsı, o gün o övgülerle çınlar saatler boyu.

Tekbirler güneşin ardınca dünyayı dolaşır.

Gökler o gün dünyanın bayramını yıldızdan gözlerle seyreder.

Kulların sevinci, o gün bir dünya dolusu övgü olur, öylece yükselir Arşa.


1 Mayıs 2022 Pazar

HAYIRLISI ALLAH'A KULLUK ETMEK VE DÜRÜST DAVRANMAKTIR

KUR'AN-I KERİM'DEN TEŞVİK VE UYARILAR - 2